Yaşamımızdaki Yeri" Sempozyumu

Kırklareli Atatürk Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü Su Yönetimi Bölümü Başkanı Dr.
Yaşamımızdaki Yeri Kırklareli Atatürk Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü Su Yönetimi Bölümü Başkanı Dr. Ulviye Çebi, "Ülkemiz Göller ve nehirlerinden oluşan tatlı su kaynaklarına sahip olmasına rağmen, sanıldığı gibi su zengini bir ülke değildir" dedi.

Ziraat Mühendisleri Kırklareli İl Temsilciliği, Tarım Müdürlüğü ve Kent Konseyi işbirliğiyle, "Kırklareli ve Trakya'da suyun kullanımı ve yaşamımızdaki yeri" sempozyumu Halk Eğitim Merkezi Salonunda gerçekleştirildi.

Çebi, sempozyumda yaptığı konuşmada en küçük canlı organizmadan en büyük canlı varlığa kadar bütün biyolojik yaşamı ve bütün insan faaliyetlerini suyun ayakta tuttuğunu söyledi.

Yaşamın kaynağı suyun, bitkilerde, hayvanlarda, insanlarda yani tüm canlı organizmalardaki temel unsur olduğunu belirten Çebi, bilimden sanata, teknolojiden ekonomiye kadar her alanda su, insan yaşamının vazgeçilmezi olduğunu vurguladı.

Gerekli önlemler alınmadığı taktirde yakın gelecekte su sorunları yaşamaya aday bir ülke konumunda olduğumuzu ifade eden Çebi, şöyle devam etti:

"Ülkemiz topraklarının 25,8 milyon hektarlık kısmı sulanabilir arazilerden oluşmaktadır. Ekonomik olarak sulanabilir arazi miktarı ise 8,5 milyon hektardır. Halihazırda ekonomik olarak sulanabilen alanların ancak 4,9 milyon hektarlık kısmı sulamaya açılabilmiştir. Diğer bir deyişle, ülkemizde toplam tarım alanlarımızın sadece yüzde 17'lik kısmı sulanabilmekte ve sadece bu kadar sınırlı bir tarım alanımızda kullandığımız su ise toplam tüketimimizin yüzde 74'ünü oluşturmaktadır. Sulama uygulamalarında alınacak bazı önlemler ile önemli miktarda su tasarrufu sağlanabilir. Halen sulanan alanların yüzde 94'ünde, suyu israf eden yüzey sulama metotları kullanılmaktadır. Sulanabilir alanların sadece yüzde 6'lık bölümünde yağmurlama ve damlama metodu kullanılıyor. Ülkemiz her yıl, ortalama 501 milyar metreküp yağış almakta ancak bunun 274 milyar metreküplük kısmı buharlaşma ile kaybedilmektedir.

Ülkemiz Göller ve nehirlerinden oluşan tatlı su kaynaklarına sahip olmasına rağmen, sanıldığı gibi su zengini bir ülke değildir. Alınacak önlemlerin en başında özellikle açık su yüzeylerinden göllerden, nehirlerden, sulama amaçlı iletim kanalları ve salma sulama yüzeylerinden buharlaşmayı en aza indirmek geliyor. Tarımsal üretimde kullanılan suyun bu kapsamda özellikle kapalı veya basınçlı sulama sistemleri ile iletimi ve kullanımı büyük önem kazanmaktadır. Toplam su tüketimimizin dörtte üçünü tarımsal sulama oluşturuyor ve tarımda yapabileceğimiz yüzde 30 düzeyinde bir tasarruf, tarım dışı içme ve kullanma suyu gereksinimimizin tamamını karşılayabilecek düzeyde."

Kırklareli Atatürk Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü Müdürü Fatih Bakanoğulları da "İklim değişikliği ve Tarım" konusunda sunum gerçekleştirdi.

Bakanoğulları sunumunda, sera gazı emisyonlarındaki artışın özellikle 1750'li yıllardan itibaren, yani sanayi devriminden günümüze net bir şekilde gözlemlenmekte olduğunu ifade ederek, "İklim, tarımsal üretimin gerçekleşmesini etkileyen birinci faktördür. Bu nedenle sıcaklık, yağış ve atmosferdeki karbondioksit içeriğindeki değişmeler, ekstrem olayların tekrarı ve deniz seviyesindeki yükselmeler tarımı etkilemektedir" dedi.

Devlet Su İşleri Edirne 11. Bölge Müdürlüğü İşletme ve Bakım Şube Müdürü İsmail Ülkü ise "Tarımda su yönetimi ve sulama işletmeciliği" konusunda sunum yaptı.

-DİĞER KONUŞMACILAR-

Sempozyumda konuşan Kırklareli Tarım İl Müdür Hasan Çebi ise, canlı varlıkların hayati faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için en önemli unsurun su olduğunu söyledi.

Çebi, "Dünyamızın yüzde 70'ini kaplayan su, bedenimizin önemli bir kısmını ve bitkilerin türüne bağlı olarak yüzde 90, 95'e varan oranlarda Sudan oluşmaktadırlar. Su ile bu kadar iç içe olmamıza rağmen sanılanın aksine oldukça sınırlı bir kaynaktır. Yani suya o kadar bağımlıyız ki, sınırlı olduğunu bazen unutabiliyoruz. Dünyadaki toplam su miktarının yüzde 97,5'i tuzlu su, geriye kalan yüzde 2,5'i tatlı su kaynaklarından oluşmaktadır. Dünyadaki toplam su tüketiminin yüzde 73'e yakını ise sulamada geri kalan yüzde 27'lik kısım ise içme suyu olarak kullanılmaktadır. Bu nedenle hem ekolojik dengeyi bozmadan, hem de insanlarımızın sürdürülebilir gelişiminin sağlanması için su ve toprak kaynaklarının bugünkü ve gelecekteki ihtiyaçları karşılayabilecek en akılcı bir şekilde kullanılması gerekmektedir" diye konuştu.

Ziraat Mühendisleri İl Temsilcisi Dr. Erol Özkan da bilimden sanata, teknolojiden ekonomiye kadar her alanda su, insan yaşamının vazgeçilmezi olduğu belirtti.

Özkan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu kaynağa o kadar bağımlıyız ki sınırlı olduğunu bazen unutabiliyoruz. Nitekim tehlike çanları çalmaya başladı. Ancak çözüm için geç değil. Su kaynaklarımızı ulusal olarak korumanın yanı sıra bireysel su tasarrufu yöntemleriyle de yaşam standardımızı belirleyen ve dolayısıyla kültürümüze de hayat veren su kaynaklarımızı gelecek nesillere bırakabiliriz. Dünya yüzeyindeki suların sadece yüzde 1.76'sı insan kullanımı için elverişlidir ve dünya yüzeyindeki suların yüzde 96,5'i denizlerde, yüzde 3,5'i ise karalardadır. Türkiye'de suyun yaklaşık olarak yüzde 75'inin tarımda kullanıldığı da düşünülürse, Kırklareli ve Trakya gibi geniş tarım alanlarına sahip ve ekonomisi önemli oranda tarıma dayalı bir bölgede yapılan bu panelin önemi daha iyi anlaşılmaktadır."

Sempozyuma Kırklareli Vali Yardımcısı İsmail Gültekin, Belediye Başkanı Cavit Çağlayan, kurum müdürleri, siyasi parti temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.

 

 (Anadolu Ajansı)

https://www.trakya22.com adresinden 23 Kasım 2024, 01:45 tarihinde yazdırılmıştır.