Gazeteciler Faaliyetinden Dolayı Cezaevinde Değiller

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ceza Evinde Bulunan 27 Gazeteciden Hiç Birisinin Gazetecilik Faaliyetinden Dolayı Cezaevinde Bulunmadığını Söyledi
Gazeteciler Faaliyetinden Dolayı Cezaevinde Değiller Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ceza evinde bulunan 27 gazeteciden hiç birisinin gazetecilik faaliyetinden dolayı cezaevinde bulunmadığını söyledi.

Erdoğan, AK Parti grubunda, Ergenekon davası kapsamında gazetecilerin tutuklanması sonrasında başlatılan basın özgürlüğü tartışmasını değerlendirdi. "Tutuklanan, gözaltına alınan gazeteciler üzerinden, kampanya başlatanlara da açık açık sesleniyorum" diyen Erdoğan, "Hangi gazeteci hükümeti eleştirdiği için bugün tutukludur? Hangi gazeteci, basın faaliyetinden, gazetecilik faaliyetinden dolayı tutukludur? Tutuklu ve hükümlü olarak, cezaevinde mesleği gazeteci olarak kayda geçen 27 kişi var. Bunların arasından bir tanesi bile gazetecilik faaliyetinden dolayı cezaevinde değildir. Anayasal düzeni zorla değiştirmeye kalkışmak, silahlı terör örgütüne üye olmak, cinsel istismar, nitekli yağma, ateşli silah bulundurmak, resmi belgede tahribat. Mesleği gazeteci olarak yazan 27 kişinin cezaevlerinde bulunma gerekçeleri bu.. Yani AK Parti'ye hakaretten dolayı değil." dedi.

"28 ŞUBAT DÖNEMİ HATIRLATMASI"

28 Şubat sürecinde 'nasıl bunlara destek veririm' diyenlerin konu AK Parti olunca verip veriştirdiğini belirten Erdoğan, "28 Şubat'ta hissettikleri baskıdan, yönledirmeden, manipülasyondan yola çıkarak, son yıllarda ortaya çıkan çetelerle mücadeleyi en heyecanlı izlemesi gereken kesim basın olmalıdır. Eğer basın özgürlüğüne, ifade özgürlüğüne yönelik en küçük baskı görürsek, haklarda en küçük bir gerileme görürsek bunun karşısında duracak olan biz oluruz, AK Parti olur. Şu anda terör örgütü kendisi gibi düşünmediği için, gerçekleri yazdıkları, söyledikleri için, yüreklerinin sesine kulak verdikleri için gazetecileri, sanatçıları tehdit edecek kadar ileri gidiyor. Bu gazetecilere de, bu sanatçılara da biz sahip çıkıyoruz, onların hakkını biz savunuyoruz." şeklinde konuştu.

Erdoğan, gazetecilerin 2002 yılı öncesi çalışma şartlarıyla bugünü kıyaslamalarını isteyerek, "Satırlarda, zihinlerde mayınlar vardı. Bunların nasıl temizlendiğini, yasakların nasıl tarihte kaldığını lütfen herkes iyi görsün.Yasak kelimelerin, yasak konuların nasıl tarihte kaldığını lütfen herkes iyi görsün. 8 yıl boyunca manşetine karıştığımız, dobra konuşuyorum. Bir gazete var mı? Rahatsız olduğumuz dönemler oldu, yalan yazıldığı dönemler oldu. Hakaretler edildi. Ama hakkımızı yargıda aradık. Bazıları niçin yargıya götürüyorsun dedi. Ne yapacaktık. Aynı dille mi konuşacaktık. Bu ülkede yargı niye var? Eğer hukuk devletiysek ben hakkımı gider yargıda ararım. Siyasetçiyim diye hedef tahtası mı olacağım? Dillerine ne geliyorsa bunu söyleyecekler. Kalemlerinden ne akıtacaklarsa bunu akıtacaklar. Eee? Biz de buna ya sabır çekeceğiz, yok böyle bir şey." değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, yargının kendileriyle ilgili ilginç kararlar verdiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Siz siyasetçisiniz' dedi. Bu hakaretlere ilginç bir kılıf buldular. 'Bu eleştiri değil, ağır eleştiriye girer' dediler. Hükümeti sistematik olarak eleştiren bir çok gazete ve köşe yazarı var. Hükümeti amansız topa tutan yayınların, gazetecilik faaliyetinin ötesine geçerek siyasi bir kampanyaya dönüştüğünü de zaman zaman görüyoruz. Bize yönelik iyi niyetli eleştirileri özellikle değerlendiriyoruz. Ondan nasibimizi alıyoruz, düzeltiyoruz, adımımızı atıyoruz. Özeleştiri yapıyoruz. Eleştiri hakarete dönüşüyor ise ya cevap hakkımızı kullanıyoruz veya yargıya gidiyoruz. Bizim kendisini muhalefet partisi gibi konumlandıran medya ile mücadele edecek, kendimizi savunabilecek gücümüz var, irademiz var. Bizim gelecek saldırılara karşı korkumuz yok. 'Biz muhtar bile olamaz' diyen medyayla çarpışa çarpışa iktidara geldik. Siyasi gücümüzü de medyadan değil sadece milletimizden aldık, sizden aldık. Onun için ne kimseye minnet ederiz, kimsenin vesayeti altına gireriz, ne de bu tür yollara tenezzül eder muhalifleri susturmaya çalışırız. AK Parti'nin muhalif yazarları susturduğu iddiasını kendimize asla hakaret olarak kabul etmeyiz. Çünkü yarası olan gocunur, bizim böyle bir yaramız yok."

"TUTUKLAMALAR YARGINI TASARRUFU"

Son tutuklamaların tamamen yargının tasarrufuyla olduğunu kaydeden Erdoğan, hükümetin bu meselede hiçbir dahlinin olamayacağını, olursa da buna izin vermeyeceğini ifade etti.

Herkesin aksi ispat edilinceye kadar herkesin masum olduğunu söyleyen Erdoğan, "Yargılamada asıl olan adaletin gecikmeden tecelli etmesidir. Bizim dertli olduğumuz burasıdır. Bir an önce dosyalar masaya getirilsin, ne yapılacaksa yapılsın, karar verilsin. Bu sürecin uzamasını biz doğru bulmuyoruz. Buna biz de iktidar olarak karşı olduğumuzu söylüyoruz. Gerilimden, kutuplaşmadan en çok biz şikayet ediyoruz ama kusura bakmayın, kimse bizden yürütme olarak taraf tutmamızı, sürece müdahale etmemizi beklemesin. Ana muhalefet liderlerinin söylediği gibi, bu işlerinin avukatlığını gidip de Silivri Cezaevi'nin önünde yapanlardan değiliz. Biz o samimi milletimizin avukatı olarak buradayız. Ha geçen bir şey daha söylüyor. Savcılıktan bahsediyor. O size yakışır. Bizim görevimiz yargının işini kolaylaştırmaktır. Devam eden davalarla, operasyonlarla ilgili toplumda farklı görüşlerin olması doğaldır. Toplum adalet ister, adalet çağrısı yapar. Toplumdaki duyarlılığı göz ardı etmek mümkün değildir. Yasama ve yürütme nasıl toplumsal duyarlılıktan etkileniyorsa, yargı da toplumun bu çağrısına kayıtsız kalamaz. Biz yargının hızlı çalışması için elimizden geleni yapıyoruz." dedi. - 

 

(Cihan Haber Ajansı)

https://www.trakya22.com adresinden 23 Kasım 2024, 02:22 tarihinde yazdırılmıştır.