Onca kanaldan necaset akarken ağzını açmayan Diyanet’e Kertenkele dersleri!Yeni Şafak gazetesi yazarı Diyanet İşleri Başkanlı’ğının onca kanaldan necaset akarken sessiz kalıp, izlemediği ve paralel örgütün gazıyla savaş açtığı Kertenkele dizisine tavrı yüzünden sert bir yazı kaleme aldı, Diyanet’e “Kertenkele” dersleri verdi. İşte yazısı: “SÜMÜKLÜ BÖCEK KAFALI” Sosyal medyada müstear isimlerle fink atan şebelekleri de anlarım, sadece adı gazete kalmış çöplüklerde ‘çemkiren’ kifayetsiz muhterisleri de! Doğrusunu isterseniz… Bu cahil, idraksiz, insafsız ve iz’ansız madrabazların, bu cehalet sarhoşlarının üzerinde durmaya değmez. Üstad olsaydı ‘sümüklü böcek kafalı’ der geçerdi. Hayır, geçmezdi. Bu kafaya nispeten ‘Derin ve gerçek Müslüman’ın ne olduğunu ‘İdeolocya Örgüsü’nde olduğu gibi heykelleştirirdi: ‘Frenklerin (sajes) dediği nihai vecd, zerafet, huzur ve sükuna varmış; kısaca, insan başını sümüklüböcek kafasından ayıran tek haysiyetle varlık sırrının bütün şubelerini kahramanca kucaklamış, planlaştırmış ve bunun insan cemiyetini teşkilatlandırmış, kamil insan örneğidir…’ Ah, sümüklü böcek kafalı mahluk, anlamazsın, anlamadığını da anlamazsın, ne desek sana, faydasız. Cemil Meriç’in ifadesiyle, felaketin bile en azından bir ikaz kıymeti vardır, senin yok. Bir de malum ‘mübarekler’ var… ABİLERİ BİR ŞEYİ BEĞENİRSE BEĞENEN MALUM “MÜBAREKLER” Bunların kendilerine dair beğenilerinden bile bahsetmek mümkün değil. Abileri bir şeyi beğenirse beğenirler, beğenmezse beğenmezler. Karşı çıktıkları, sağda solda şavulladıkları ne varsa ‘abilerinin’ kanaatinin yansımasından ibarettir, başka bir şey değil. Mehmet Tanrısever’in büyük bir fedakarlıkla çektiği ‘Hür Adam’a da nihayetinde aynı muameleyi çekmişlerdir. Said-i Nursi’nin hayatını anlatan eli ayağı düzgün bu filme dönüp bakmadılar ama, yine Said-i Nursi’nin animasyon filmine ‘twitleri ikiye katlayın’ görev ve vazifesiyle koştular. Neden? Neden olacak, öyle istenildi diye. Malum nedenlerle, atv’nin ‘Kertenkele’ dizisine karşı çıkmaları orda burda tezvirat yapmaları gayet normal. İzlemeleri bile gerekmiyor bunu yapmak için. Şakirtlerin zıpçıktı tecessüsleri de apayrı alem. ‘The Lizard (2004)dan girip ‘We’re No Angels’(1989)tan çıkma Google gevezelikleri. Ona bakarsanız ben size söz konusu trüğün tiyatro versiyonlarından da bahsedebilirim, marifet mi bu?! Bu bağlamda ‘Kertenkele’ adlı dizideki ‘sahte imamla’ Cevat Fehmi Başkut’un ‘Buzlar Çözülmeden’ (1965) adlı oyunundaki ‘sahte kaymakam’ arasında (Bu oyun malumunuz sinemaya da ‘Deli Deli Küpeli’ adıyla aktarılmış, Kemal Sunal kaymakamı canlandırmıştı) benzerlik kurabilirim. Başkut’un oyununun da Gogol’un 1836′da yazdığı ‘Müfettiş’le ‘alakasını’ kurmak hiç de zor değildir. Nihayetinde Gogol da (konusunu Puşkin’in önerdiği ) ‘sahte müfettiş’ üzerinden Çarlık Rusya’sının kokuşmuş bürokrasisinin trajikomik hallerini oyuna dökmüştü. Bu bağlamda, herkesin ezbere bildiği başka örnekler de vermek mümkün. Mesela, Charles Chaplin’in 1931 yapımı Şehir Işıkları (City Lights) adlı filminde Chaplin’in sarhoşken iyi ayıkken felaket hale dönüşen o insan evladı karşısındaki trajikomik hali, Bertolt Brecht’in elinde, ‘Bay Puntila ile Uşağı Matti’ (Herr Puntila und sein Knecht Matti) adlı oyuna dönüşmüştür. Bunları bilmek gerçekten de marifet değil. Dolaysıyla, ilk kez bu köşede yıllar önce fakirin dillendirdiği Tebrizi’nin malum filmdeki kahramanın adını yazmak (üstelik jenerikte esinlendiği yazıldığı halde) hiç marifet değil. Neyse… CHP’NİN MÜFTÜSÜNÜN DİZİ YASAKLATMASINA SESSİZLİK BAŞLI BAŞINA FECAAT CHP’nin müftüsü İhsan Özkes malumunuz ‘Kertenkele’ adlı dizinin yasaklanmasını istemişti. Normal bir ülkede kıyamet kopması gerekirken (sanatçı camiası dahil) bunca sessizlikle karşılanması başlı başına fecaattir, bunu da gecelim. ‘CHP’nin mezkur müftüsü’ bir imamın suçlu olmasıyla, bir suçlunun imam rolüne bürünmesi arasındaki farkı anlamayabilir. Yani, ‘sahtekar imam’ ile ‘sahte imam’ı tefrik edemeyebilir. Hatta, ‘sahtekar imam’la özdeşlik kurup ‘sahte imam’a karşı çıkabilir, nihayetinde arzular şelale. (Söz konusu dizide idealize edilen, hakkı ve sabrı tavsiye eden gerçek bir imam var. Zaten o imamın defteri üzerinden Kertenkele’nin dönüşümünün hikayesi anlatılıyor.) Lakin… DİYANET CHP’NİN MÜFTÜSÜ GİBİ OLAMAZ, OLMAMALIDIR Diyanet, CHP’nin müftüsü gibi böyle olamaz, olmamalıdır. İzlemediği diziye ‘lagaluga’ edemez. Abilerin kararıyla hüküm veren ‘mübarekler’ gibi de davranamaz. Bu dizi üzerinden siyasi hesap görmek isteyenlerin kara propagandasına kanamaz. Geçen yazımda ‘Kertenkele’ dizisindeki gerçek imamın replikleri üzerinden okumalar yapmaya çalışmıştım. Diyanet hiç değilse, 1. Bölümünde final sahnesi öncesinde yer alan sahneye baksın, öyle konuşsun. Mehmet Akif’in, ‘İnmemiştir hele Kuran, bunu hakkıyla bilin / Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için’ dizesini çağrıştıran bu sahne aynı zamanda alinasyona uğratılan kuşakların Kur’an’a yabancılaştırılmasının ifadesi mesabesindeydi. ONCA KANALDAN BU KADAR NECASET AKARKEN AĞZINI AÇMAYAN DİYANET Onca yıldır onca kanaldan onca necaset akarken ağzını açmayan Diyanet, peşine düşmesi gereken mananın ‘drama’ yoluyla anlatılmasına mı karşı? Diyanet, melbusat peşine düşeceğine, azıcık mana peşine düşseydi, bu nesiller Kuran’a bu kadar yabancılaşırlar mıydı?
medyagündme https://www.trakya22.com adresinden 25 Kasım 2024, 23:48 tarihinde yazdırılmıştır. |