Başbakan Papandreu Demircik'te önemli açıklamalarda bulunduBaşbakan Yorgo Papandreou, Doğu Makedonya Trakya Eyaleti ziyareti kapsamında 18 Şubat Cuma günü İskeçe (Xanthi) iline bağlı Demircik (Dimario) azınlık köyünü ziyaret etti
Köyü ziyaret eden ilk başbakan olan Yorgo Papandreou azınlık çocukları tarafından çiçeklerle karşılandı. Demircik halkı ve civar köylerden gelen çok sayıda azınlık insanı tarafından sıcak bir şekilde ağırlanan Başbakan köy camisini ziyaret etti. Papandreou'ya daha sonra köy kahvehanesinde kahve ve tatlı ikram edildi. Başbakan Papandreou, burada köylünün taleplerini dinledi, azınlık sorunlarına ilişkin mesajlar verdi.
Başbakanlık Basın Bürosu 19 Şubat Cumartesi günü Başbakan Yorgo Papandreou'nun Demircik'te yaptığı açıklamaların resmi dökümünü yayınladı. Başbakanlık basın bürosu tarafından açıklanan resmi konuşma metninin Azınlıkça Online ekibi tarafından yapılan Türkçe çevirisi şu şekildedir: PAPANDREOU: Her şeyden önce bana hazırladığınız sıcak karşılama, birlikte yaptığımız sohbet, bana aktardığınız fikir ve önerileriniz ve sorunlarınızı anlatışınızdaki samimiyetten ötürü sizlere teşekkür ederim. Ben sorunlarınızı dinlemek için buradayım. Ancak ülkemiz için bizim istediğimiz, her bir sorunu Başbakanın çözmesinin gerekmemesidir. Bunun için erki ve yetkileri merkezden uzaklaştırmak istiyoruz, ki günlük sorunlar, o sorunları yaşayan ve iyi bilen yerel yönetimler tarafından çözülebilsin. Zaten “Kallikratis” ile getirmiş olduğumuz en büyük değişiklik de budur. Yeni eyalet başkanlığı ve büyük belediye yapısı şimdi şekillenmeye başlıyor. Kallikratis sadece bazı belediye veya valiliklerin birleşmesinden ibaret değildir. Kallikratis erkin, yetkilerin, kararların ve kaynakların eyalet başkanlıklarına devredilmesidir. Ancak bugün buraya sorunları dinlemek için geldim. Çünkü ancak sadece bu şekilde işlerin nasıl ilerlediğini, nerede takıldığını, hangi konulara öncelik verilmesi gerektiğini, hangi politikalara ağırlık vermememiz gerektiğini görebilirim. Ancak bizim hedefimiz, sizin bahsettiğiniz bir çok sorunun doğru bir şekilde Eyalet Başkanlığı nezdinde çözülmesidir. Bürokrasi konusunda da birkaç şey söylemek istiyorum. Maalesef, sayın Ksinidis ve diğer yetkililerin de belirttiği gibi, bu bürokrasi, bu müşteri-satıcı ilişkisini andıran bürokrasi, ülkemizde gerek Hıristiyanlar gerekse de Müslümanlara zor anlar yaşatmaktadır. Kime sorarsanız sorun, hatta yatırımcılara bile sorsanız, ülkemizde bu bahse konu bürokrasinin olduğunu söyleyecektir. Birçok kez ülkemizde neden kalkınma yok, neden yatırımlar yapılmıyor, neden yatırımcıları çekemiyoruz diyoruz. İşte bunların olmamasının sebeplerinden bir tanesi de bürokrasidir. Çünkü yatırımcılar buraya geldiklerinde, yapmaları gereken işlemleri gördüklerinde veya bir işlem için bir kamu hizmetinden diğerine gitmek zorunda kaldıklarını gördüklerinde hayal kırıklığına uğruyorlar ve “Neden işlemlerin daha basit olduğu ve yatırımımı yaparak para çıkaracağım başla bir ülkeye gitmeyeyim” diyorlar. Yunanistan’a yatırım yapmak istemediklerinden değil, biz onları yatırım yapmaktan caydırıyoruz. Caydırıyoruz çünkü bu sistem yıllarca bir “denetim” mekanizması olarak işlemiş, “Sana yardım mı etmemi istiyorsun? Oyunu bana vereceksin, seni oyalayacağım, sana hizmet edebilmem için bana oyunu vermek zorunda kalacaksın” mantığıyla hareket edilmiş. Biz bu tür işlem ve işlerden vatandaşlarımızı kurtarmak istiyoruz. Çünkü, sizin de dediğiniz gibi, gerekli dinamizm de var, iyi fikirler de var ve imkânlar da mevcut. Bunları benim söylememe gerek yok, siz zaten kendiniz peynir imalathanesi, su, ormancılık, hayvan besiciliği ve bir çok konuda imkânların olduğunu biliyorsunuz. Tabii ki de imkânlar var. Tabii, bürokrasi ve bu tür anlayış olduğu müddetçe, her bir azınlığın, ki bu azınlık hangi ülkede olursa olsun, sırtına daha büyük yük binmektedir ve azınlık ayrıma maruz kalmaktadır. Bu yüzden burada biz devlet olarak – ki ben de bu yüzden burada bulunuyorum – bu anlayış ve bu yapıları kırdığımızdan emin olmak istiyoruz. Ülkemizde kimsenin, hangi bölgede olursa olsun, hangi dine mensup olursa olsun, neye inanırsa inansın, ayrıma maruz kaldığını hissetmemesi için buradayız. Hak ve hukuk önünde eşitlik istiyoruz. Biliyoruz ki bu bürokrasi, gerek anlayış gerekse de önyargılar yüzünden azınlıktan birini değişik ve en kötü bir şekilde karşılayabilir. Bunu kırmanın ve değiştirmenin yollarını bulmalıyız. Bununla mücadele vermek için burada bulunuyoruz. Siz de benim şahsen bu konuyla yıllardır mücadele verdiğimi biliyorsunuz. Yani bizim ana hedefimiz ülkemizin her vatandaşının, ister Müslüman ister Hıristiyan olsun, herkesin kanunlar önünde eşit olduğunu, eşit haklara sahip olduğunu hissetmesini ve vatandaşlarımıza kolaylık sağlamayı istiyoruz. Ülkemiz için zor bir dönemdeyiz ve bu yüzden ben buraya çok şey vaat etmeye gelmedim. Ben buraya, birlikte sizin için ne yapabiliriz diye görmeye geldim, çünkü ülkemiz büyük imkânlara sahip. Bir diğer konu da eğitim konusu. Her şeyden önce yeni jenerasyon için internet konusu çok önemli bir konu. Örnek vermek gerekirse, biz şu anda Eğitim Bakanlığı’nda “Dijital Okul” projesini hayata geçiriyoruz. Dijital Okul ne mi? Dijital Okul, öğrenciye internete kolay ulaşım sağlayan ve bütün derslerinin, bütün kitaplarının bilgisayarda bulunduğu ve öğretmenlerin bilgisayardan öğrencilere ders yapabildiği bir okuldur. Bu da erişimi zor olan bölgelerin ve desteğe ihtiyacı olan bölgelerin eğitime ulaşmasını sağlamak demektir. Dijital Okul dışında, internet bilgi kaynağı ve dış dünya ile iletişim aracıdır. Bu da erişimi zor ve uzak bölgeler için önemli bir konudur. Yani bu dijital programımızda – bunu yanımızda olan Genel Müdürünüze de söylüyorum – önceliğimizi bu bölgelere vermemiz gerekir. İnternet bir haktır ve hiç bir bölge bu haktan mahrum kalmamalıdır. Finlandiya gibi bazı ülkeler internetin lüks olmadığını aksine her vatandaşın hakkı olduğunu savunuyorlar. Bu böyledir zaten, çünkü internet artık rekabet, bilgi, eğitim, kültür ve daha birçok şeyin yer aldığı bir ortamdır. Eğitim konusunda bir diğer önemli husus da, sizin bahsettiğiniz SÖPA konusu ve okulların seviyesinin yükseltilmesidir. Buradaki okulun seviyesinin yükseltilmesi ve daha verimli bir okul hale gelmesi yönünde bize şikâyette bulunan veliler oldu. Atina ve burada köyünde tecrübeleri olan Selim örneğini de gördük, ki bu ufaklık, köyünü daha çok sevdiğini belirtti, KONUŞMACI: Burası daha “gevşek” sayın Başkan? PAPANDREOU: Der misin burası daha mı “gevşektir”? Bilmiyorum, belki burada daha çok oynama imkanına sahiptir, daha güzel bir çevreye çıkıyordur, Atina’da ise çevre aynı olmayabilir. Ancak, biz okulları çocuklar için daha kolay hale getirmeliyiz, çünkü onlara birçok şey yüklüyoruz ve hepsi de gerekli değil. Özellikle bu yaşlarda zamana ihtiyaçları var ki oyun oynayabilsinler, çünkü oyun da eğitimin bir parçasıdır. Tabiî bu ayrı bir konu. SÖPA’ya dönecek olursak, SÖPA konusunda olması gereken ve Eylül ayına kadar hayata geçirmeye çalışacağımız proje, SÖPA’nın Selanik Aristotelio Üniversitesi bünyesine dahil edilmesidir. Derslerin orada yapılmasını sağlamak istiyoruz, yani eğitim seviyesinin yükseltilmesini, diğer eğitimci ve öğretmenler gibi SÖPA mezunların da üniversiteden mezun olmalarını ve azınlık bölgelerinde hizmet edebilmelerini sağlamak istiyoruz. Bu şekilde gerek eğitim seviyesini yükselteceğimizi gerekse de öğretmenlerin ülkedeki diğer eğitimcilerle eşit olduklarını hissetmelerini sağlayacağız. Bu konuyu ilerleteceğiz ve bu konuyu Eğitim Bakanlığı ile görüştüm. Tabiî mesela, dilde destek, hem Yunanca hem anadil, Türkçe dili ve derslerde destek gibi başka konuları da gündeme getirdiler. Bazı destek programlarının olduğunu biliyorum, çocukların okulu bittirdiklerinde gerekli eğitimi almış olarak çıkmalarını istediğimiz için bu çabayı nasıl destekleyebileceğimize Eğitim Bakanlığı ile birlikte bakacağız. SÖPA’ya, tabii ki de sizin çocuklarınız, azınlıktan çocuklar girecekler ki mezun olduklarında tekrar köylerine geri dönebilsinler. Burada bu konuyla ilgilenen ve bu konuları takip eden, Çetin Mandacı ve Sokratis Ksinidis gibi, hatta komşu ilden dostum Ahmet Hacıosman gibi insanlar var. Bir diğer konu da sürücü ehliyet sınavlarında, sınavların başka dillerde olduğu gibi Türkçe dilinde de sözlü sınav olması konusuydu. Bunu sayın Reppas’dan talep edeceğim, bunu not edelim, sınavlar böyle olsun ki kolaylık sağlamış olalım. KONUŞMACI: Böyle bir uygulamaya bir önceki hükümet karar vermişti PAPANDREOU: Karar verilmişti ancak uygulanmamıştı. Şu halde uygulanmalıdır. Ayrıca, İçişleri Bakanlığı’ndan Vatandaşa Hizmet Merkezi KEP’lere – bölgenizde var mı bilmiyorum – Türkçe konuşan elemanların alınmasını talep etmiştim, ki bu sayede vatandaşlara hizmet sunulabilsin azinlikça net https://www.trakya22.com adresinden 23 Kasım 2024, 07:49 tarihinde yazdırılmıştır. |