Türkiye'siz olmaz

Neredeyse dünyanın tamamı MİT'in IŞİD'in elindeki 46 Türk rehineyi nasıl kurtardığını anlamaya çalışıyor! 
Pekçok soru peşpeşe soruluyor! Ama içlerinde kötü niyetli olan çok! Anlamaktan öte "Neden Ankara'yı sarsacak şekilde bu iş sonuçlanmadı" diye üzülüyorlar!

Hem içeride hem dışarıda kahrolan çoktu!

Peki aslında bölgede ne oluyordu?

Galiba önce bu sorunun cevabını bulmak şarttı!
Yoksa her şey yarım kalır, bütünü göremezdik!

IŞİD denilen örgüt, büyük operasyonel güç olarak karşımıza Irak'ta çıktı! 
Amerika iki kez girdiği halde işleri bir türlü yoluna koyamadı! Birileri onların planını engelledi! 
Bu işin başını da İngiltere ve Avrupalı güçler çekiyordu! Petrol trafiği ve gaz hatlarının üzerinde kontrol savaşı yaşanıyordu!

Hatta Kırım sorunu bile bu işin içindeydi! 
Amerika inanılmaz miktarda kaynağa sahip olduğu kaya gazını sıvılaştırıp sancı içinde kıvranan Avrupa'ya satacaktı! 
Ama Rusya'nın AB ile sorun yaşaması gerekiyordu!

Kırım ve Ukrayna meselesi tam üstüne geldi! Avrupa ABD'ye mahkum kalırken Moskova da yaptığı anlaşmalarla Çin'i kontrol altına aldı!
 
Durum böyle olunca Türkiye'nin etrafı eskisinden de önemli bir hale geldi!

Savaş çok büyük, çok büyüktü! Ama herkes görüp anlayamıyordu! Putin'in oligarklar ve İngiltere ile olan savaşı bütün hızıyla ilerliyordu! 
Amerika da iki kez askerle daldığı Irak'ta sonuç almak istiyor, ancak beceremiyordu!

İşler böyle akarken Ankara petrol konusunda Barzani ile çok ileri adımlar attı! Avrupa'yı zora sokacak, hatta orta vadede onları bitirecek derecede önemli hamleler yaptı! Avrupa'nın tek çıkış noktası da kapanmak üzereydi!

17 Aralık aslında bunun sonucuydu! Amaç büyük savaşın sonucunu belirleyecek olan Türkiye'yi ele geçirmekti!
Olmadı!
Yapamadılar!
Ama pes etmediler! Hiç kimse görmeden bir anda IŞİD'i ortaya çıkardılar!

IŞİD, Irak'taki rafinerilerin neredeyse tamamını ele geçirdi!

Hedefini belli etmişti! Koca koca silahlarla Kürtler'in üzerine yürüyüp onları da köşeye sıkıştırmıştı! 
Olaylar peşpeşe gelirken Irak'ta Kürtler'e ateş püsküren MALİKİ gitti!

Peki, yerine gelen kimdi? 

Neden ülkesindeki karışıklığı susarak izliyordu!
Mezhep savaşını isteyen Maliki'nin yerine Britanya pasaportu taşıyan Haydar el Abadi'nin gelmesinin açılımı neydi?

Üstelik göreve gelir gelmez "Artık ülkem için çalışacağım!" dedi!
Olması gerekeni niçin söylerdi insan!

Ancak bu sözler pek inandırıcı bulunmadı. 

1967'de 15 yaşındayken Dava Partisi'ne katılan Haydar el Abadi, 1977'de Dava Partisi'nin Londra temsilciliğini yaptı. 
1979'da partinin liderlik kuruluna seçilen Abadi 1980'de partinin, merkezi Beyrut'ta bulunan Ortadoğu bürosunun başkanlığına atandı! 
Ancak Manchester Üniversitesi'nde okuduğu için bu görevi başkasına devretti. 
23 yıl boyunca İngiltere'de yasayan Abadi'nin, bazıları özel davetler olmak üzere Kraliçe II. Elizabeth'le 40 kez bir araya geldiği ortaya çıktı.

Bu kadar da değildi.

Katıldığı konferanslarda Kraliçe II. Elizabeth'e övgüler yağdıran Abadi, İngiltere'yi anavatanı olarak gördüğünü çekinmeden söylüyordu!
Abadi, 'gönüllü sürgün' olarak Londra'da yaşadığını kabul ederken, ABD'nin Irak işgali sonrasında planlarını değiştirip Bağdat'a döndü!

Abadi'nin İngiltere'de en yakın arkadaşlarından biri de Beşar Esad'dı.

Özellikle Londra'da sürekli bir arada olan Abadi ve Esad, Londra'nın himayesinde birçok oluşuma destek verdi! 
Abadi'nin başbakan olarak göreve başlamasından sonra kendisini tebrik için arayan ilk iki kişi, İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth ve İngiltere Başbakanı Cameron'du!

23 YIL boyunca İngiltere'de yaşayan ve çok önemli bir projenin içinde yer alan Irak Başbakanı Abadi, "İngiltere ile çok önemli çalışmalar yapacağız. 
İki ülke için de büyük önem taşıyan anlaşmalar olacak" demeyi de unutmayacaktı! Şifreyi verecekti!

Eee, ülkeye hizmet böyle bir şeydi!

Bu nedenle Irak devleti IŞİD'e karşı hiçbir şey yapmıyor! 
IŞİD de ele geçirdiği İngiliz, Amerikalı ve Yahudi gazetecilerin kafasını keserek hedef saptırıyordu! "İşin içinde biz yokuz!" diyorlardı!

Durum böyle değildi oysa!
Hem de hiç!

MİT'in rehineleri almasından sonra İngiliz basını köpürdü! "Bizim vatandaşlarımız ölürken nasıl oluyor da Türkler rehinelerini kurtarabiliyor!" diye manşetler atıyorlardı!
Düne kadar içeride çok adamları olduğu için devlet adım atamıyordu!

Adamları azaldıkça bu kez de DİNLEMELER devreye girdi!

Ankara onların yörüngesinden çıktıkça Erdoğan DİKTATÖR, Türkiye ise teröre destek veren ülke oluyordu!

Yıllarca PKK'ya ABİLİK yapanlar garip bir şekilde Ankara'yı suçluyordu!

Zaten MİT'in son operasyonu dünyada kimsenin duyamayacağı ve hissedemeyeceği şekilde yapması bunları iyice dağıttı!

Kişiliksiz ve kimliksiz Türkiye'ye bayılıyorlardı!

Ama çökertmek için çok uğraştıkları bu devlet şimdi onları çökertecek!
Bölgede kim olursa olsun TRAFİĞİ Ankara yönetecek!
Dertleri bu!

Onlar da boş durmayacak elbette!

Kürtler'i kışkırtmak için ellerinden ne geliyorsa yapacaklar! 
Bir yandan IŞİD, bir yandan göç dalgası, bir yandan da Güneydoğu'da çatışma ihtimalini zorlayacaklar! 
Askeri kışkırtacaklar ve tahrik edecekler!

Ellerindeki tek koz, Türk-Kürt kavgası!

Ama bu olmayacak!

Zaten MİT'in operasyonunu anlayanlar bunun olmayacağını görür!
Ama eski alışkanlık!

IŞİD'e karşı Peşmerge'ye silah vermek için yarışıyorlar! 
Akıllarınca bu silahları bize karşı kullandıracaklar! 

Şunu unutuyorlar!

Dinleseler de teknolojik olarak üstün görünseler de bölgedeki insan kaynağı "Anadolu" diyor!
Bu nedenle içinde insan olmayan hava araçları MİT'in görev verdiği İNSANLARI göremedi!

Operasyonun ana mesajı buydu!

Araçlar MİT'i göremedi, kendileri ise Büyük Türkiye'nin geldiğini ıskaladı!
Hindistan'da bile operasyon yapan bir devletin içinden çıkarak geldiğimizi unuttular!
Tarih onlara Türk Devleti'ni hiç unutmayacakları şekilde hatırlatacak!

NOT: MİT, bircok yabancı gazeteciyi bunlar alamazken gidip getirince güzeldi de... Türk rehineler
sağ salim gelince mi kötü oldu!

Ergün Diler