Erdoğan'dan F.Gülen'e Sert Çıkış: O Zat Sokakları Karıştırma Çağrısı Yapıyor!

Başbakan Erdoğan, Fethullah Gülen için "O zat sokakları karıştırma çağrısı yapıyor" dedi.
Erdoğan'dan F.Gülen'e Sert Çıkış: O Zat Sokakları Karıştırma Çağrısı Yapıyor! AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin, Mersin'deki mitinginde halka hitap etti.

Başbakan Erdoğan, Mersin ve ilçelerinin isimlerini tek tek sayarak halkı selamladı. "Birliğin, kardeşliğin, hoşgörünün şehri Mersin, sizleri yürekten selamlıyorum" diyen Erdoğan, Mersin'in Türkiye'nin aynası ve özeti olduğunu söyledi.

Mersin'in, limanlarda, fabrikalarda, atölyelerde, emeğin şehri olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:

"Mersin bereketli tarlalarında çiftçinin alın terinin şehridir. Mersin, Türkiye'nin gururudur, Türkiye'nin iftiharıdır, Türkiye'nin göz bebeğidir. Biz mitinglerle ilgili programlarımızda düzenleme yapınca, bazı değişiklikler yapınca, burada birileri çıkmış, 'Başbakan Mersin'e gelmekten vazgeçti' diye dedikodular yaymış. Duydunuz mu? Şimdi bu dedikoduları yapanlara soruyorum, son 12 yıl içinde CHP Genel Başkanı, Mersin'e kaç kez geldi? MHP Genel Başkanı kaç kez geldi? BDP Genel Başkanı kaç kez geldi? Ben sadece başbakanlık dönemimde, Mersin'e 12 kez geldim. Bu benim 13. ziyaretim. Son yıllarda, 2009 yılının Mart ayında geldim, Eylül 2010'da geldim, Mart 2012, Haziran 2011'de, 20 Haziran'da geldim ve bir de Akdeniz Oyunları'nın açılışını yaptım. Kendim gelemediğim zamanlarda Bakanlarımızla burada olduk. En önemlisi eserlerimizle, hizmetlerimizle, yatırımlarımızla her zaman zaten Mersin'de olduk. 81 vilayete defalarca gittim ve gittik. Dünyanın 150'ye yakın ülkesine ulaştık, bütün bu yoğunluğun içinde Mersin'i asla ihmal etmedik. Biz böyle çalışıyoruz. Biz yan gelip yatan siyasetçilerden değiliz. Biz bir hafta yatabiliyorsak öp başına koy. Biz hizmeti takip ediyoruz. Çalışarak takip ediyoruz. Gücümüz buradan geliyor."

"Mersin'in haritadaki yerini bilmiyor"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun ABD'de yaptığı bir açıklamayı hatırlatan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"CHP Genel Başkanı, ABD'ye gitmiş orada, açıklama yapıyor, çok enteresan, ilginç şeyler söyleyeceğim. '7 büyük şehiri AK Parti'den alacağız' diyor ancak AK Parti'den alacağı 7 büyük şehir arasında Mersin'i de sayıyor. Bunu duydunuz mu? 'Mersin'i, AK Parti'nin elinden alacağız' diyor. Hatta Tarsus'ta, 'Mersin, Güneydoğu'nun incisi haline geliyor' diyor. Daha enteresanı bir şey daha söyleyeyim; gidip sahilleri gezin bakalım Güneydoğu'da nerede böyle bir sahil bulabilir misiniz? Daha Mersin'in haritadaki yerini bilmiyor. İşte bu Kılıçdaroğlu, Mersin ile bu kadar ilgili. Mersin'de belediye başkanı olduğunu bilmeyecek kadar, Mersin'e Fıransız kalmış."

"77 milyon bizim nazarımızda birdir, beraberdir, kardeştir"

"Seçim günü sandıklar kapandığı anda bizim için şehirlerin, ilçelerin, köylerin ne kadar oy verdiği konusu da kapanır. Biz hiçbir yerleşim birimine verdiği oya göre, muamele etmiyoruz, etmeyiz" ifadelerini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"77 milyon bizim nazarımızda birdir, beraberdir, kardeştir. Kardeşlerim yola çıkarken bir şey söyledik, burası çok önemli, ne dedik, 'Tek millet, Türküyle, Kürdüyle, Zazasıyla, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Çerkeziyle, Abazasıyla Boşnağıyla, Arnavutuyla aklınıza ne gelirse, Arabıyla biriz, iriyiz, diriyiz, beraberiz, kardeşiz hep birlikte Türkiye'yiz' dedik. 'Tek millet, tek bayrak' dedik.

Kardeşlerim, bayrağımızın rengi, şehidimizin kanıdır. Hilalimiz, bağımsızlığımızın ifadesidir. Yıldız, şehitlerimizin sembolüdür, simgesidir. Çıkmış bu konuda bizimle yarışıyor, geçenlerde diyor ki 'Edirne Kırkpınar güreşlerinde, bayrak geçerken AK Partili bakanlar ayağa kalkmadı' diyor. Ya Kılıçdaroğlu, dürüst ol dürüst. Sen ne zaman dürüst olacaksın. Takiyyeyi, yalanı ne zaman bırakacaksın? Geçen seçimlerde Hakkari'de bir tane Türk Bayrağı dalgalandıramadın ya. Bir tane Türk bayrağı dalgalandıramadın, CHP'nin bayraklarıyla orada miting yaptın. Utanmıyor musun, niye orada bir tane Türk bayrağı yoktu? Bak bak, AK Parti'nin bayrakları ve Türk bayrakları nasıl bir arada."

Başbakan Erdoğan, kızının ilkokulu okuduğu dönemde katılacağı şiir yarışması için kendisine hangi şiiri okumasını sorduğunu belirterek, "Ben de o zaman, kızıma, 'Arif Nihat Asya'nın Bayrak şiiri var, sen onu oku' dedim. Kızım ilkokulda, o bayrak şiirini okuyarak o zaman birinci oldu. Ya bizim bayrak sevgisini, aşkını yavrularımıza ta kendilerini anladıklarında öğrettik, Kılıçdaroğlu. Sen kiminle yola çıktığının farkında mısın? Sen bu konuda bizimle yarış edemezsin" şeklinde konuştu.

"Kılıçdaroğlu'nun da Bayrak şiirini okumaya başladığını ve Rabia işaretini öğrendiğini" söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Rabia'yı öğrendi ama içini ayrı dolduruyor, farklı mesele. Bunu dahi öğrenmesi çok önemli. Şu işaret çok farklı işaret. Tek millet, tek bayrak, arkadan ne geliyor, tek vatan geliyor. 780 bin kilometre kareyle tek vatan, yani Batı'da ne varsa Doğu'da da o olacak, Kuzey'de ne varsa Güney'de de o olacak, Orta Anadolu'da o olacak, Marmarasında o olacak, Akdeniz'de o olacak, her yerde o olacak. Türkiye'yi 780 bin kilometrekare olarak ayağa kaldıracağız. Eğitimiyle, sağlığıyla, emniyetiyle, ulaşımıyla, enerjisiyle, tarımıyla, hayvancılığıyla, her şeyiyle işte bunun yolculuğunu yapıyoruz."

"Paralel yapı, paralel devlete asla"

Dördüncü ilkelerinin de tek devlet olduğunu ifade eden Erdoğan, "Tek devlet, içeride ayrı devlet asla kabul etmiyoruz. Paralel yapı, paralel devlete asla. Onun için bunlara gereken dersi, gereken cevabı veriyoruz, vereceğiz. Bunlar, şu anda tutuştular, gereken cevabı alacaklar" ifadelerini kullandı.

"Mersin, CHP'ye 30 Mart'ta en büyük dersi verecek"

Mersin'de geçmiş dönemde demokrasi adına önemli bir adım atıldığını, tehdit ve dayatmalara karşı halkın oyuna nasıl sahip çıktığını anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunu gündeme getirdik, Arslan köyde. O zamanın CHP'si, istediği oyu alamıyor, dayatma yaptılar, tehditler yaptılar, fakat bu tehditler karşısında Arslanköy kadınları ne dedi, 'asla' dedi. 'Biz size sandığımızı kaptırmayacağız' dedi. 'Oylarımıza sahip çıkacağız' dedi ve onlar nasıl direndiler, biliyor musunuz? Hamile kadınları çektiler, savurdular ama onlar öyle bir direnç ortaya koydular ki, işte demokrasiyi burada taçlandırdılar. 'Sokaklar kalabalık, bu cadde çıkmaz sokak' dediler ve durdurdular. Onun için Mersin çok önemli. Onun için Mersin, CHP'ye 30 Mart'ta en büyük dersi verecek."

"Modern bir şehir inşa edeceğiz"

Erdoğan, partisince Tevfik Sırrı Gür Stadyumu yanında düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, Mersin'in 30 Mart'ta büyükşehri AK Parti'ye vermesiyle, ilçeleriyle birlikte modern bir şehir inşa edeceklerini söyledi.

Türkiye için 30 Mart seçimlerinin hayati bir dönüm noktası olduğunu ifade eden Erdoğan, "Ben bu Mersin'e bu kadar geldim gittim, yerel yönetimde burada en ufak bir değişim görmedim. Şu Mersin'in bir meydanı bile yok, bu nasıl belediye, bu nasıl bir belediyecilik? Biz böyle bir caddede, böyle bir dar yerde mi bu mitingi yapmalıydık" diye konuştu.

Erdoğan, seçimi aldıklarında, inşa ettikleri 25 bin kişilik stadı meydanla bütünleştirmek suretiyle büyük, modern bir kent meydanı yapacaklarını dile getirerek, "Yani Mersinli hem bu meydanda mitingini yapabilecek, bizler yapabileceğiz ama aynı zamanda da gelip bu meydanda gezebilme imkanı bulacak" dedi.

Seçime 17 gün kaldığını hatırlatan Erdoğan, "Bu 17 günde ben hanım kardeşlerime diyorum ki kapı kapı dolaşmaya, gece gündüz dolaşmaya var mıyız? Beyler, gece gündüz dolaşmaya var mıyız? Yoğun çalışacağız, unutmayın uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece, gideceğiz gündüz gece" diye konuştu.

Erdoğan, "Onların ablaları varmış. Pensilvanya'nın ablaları varmış. Sizin kapılarınıza da geldiler mi, çaldılar mı? Gelemezler, çalamazlar. Ama gelirlerse vereceğiniz cevap bellidir zaten, 'Biz iktidarımızdan memnunuz.' Bizim ablalarımız da burada. 30 Mart'ta onlara gereken cevabı sandıklarda vereceğiz" değerlendirmesinde bulundu.

"Bunların bedduaları bana tutacak? Tutmaz, tutmaz, hiç merak etmeyin"

"Onların ağabeyleri varmış. Edepsizce, terbiyesizce Başbakan için olmadık yalanları uyduruyorlar. Zafer kardeşim için uydurdukları gibi, diğer kardeşlerim için uydurdukları gibi bizim için de aynı şeyleri uyduruyorlar" ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Güya bizler milyarları götürmüşüz. Öyle diyor ya Kılıçdaroğlu. İsviçre'de benim 13 tane hesabım varmış. Dün Siirt'te söyledim, Mersin'de daha da yakışır bu iş. Ey Kılıçdaroğlu, sende zerre kadar şahsiyet varsa, karakter varsa, cibiliyetin düzgünse o zaman diyorum ki o hesaplar nerede? O hesapları bul çıkar, getir. O parayı beraber tahsil edelim. Tahsil ettikten sonra da diyorsun ya 'ben Nazımiye fakiriyim', sana bu paraları ben vereceğim, tamamını vereceğim, tamamını. Ama hangi bankada, nerede, gidelim bunları alalım, ben bunları sana teslim edeceğim. Bu kadar yalan olmaz. Biraz bir insan dürüst olacak. Aynen Pensilvanya'daki gibi. Bunlarda takiyye var, bunlarda yalan var, bunlarda iftira var, bunlarda fitne var, fesat var. Aynı karakter, aynı.

Bu Kılıçdaroğlu akşam bir yalan, sabah bir yalan söylüyor. Pensilvanya'daki zat 5 ay önce başka, 5 ay sonra başka. Bunun da böyle bir özelliği var. İşte beddua diye bir olay çıktı ya. Şimdi evlerde, yurtlarda gece seansları yapıyorlar. Ne seansı biliyor musunuz? Beddua seansları. Bunların bedduaları bana tutacak? Tutmaz, tutmaz, hiç merak etmeyin. Allah'ın izniyle, sizin hayır dualarınız bunların dualarını bumerang gibi kendilerine döndürecek, hiç endişeniz olmasın. Abdestimizden şüphemiz yok, namazımızdan da şüphemiz yok." 

Bu ülkede neler yaptıklarının ortada olduğunu belirten Erdoğan, eski Türkiye'deki faiz lobisi, gerilim, kaos, kan ve gözyaşının tamamına "dur" dediklerini söyledi.

"Faiz lobisi değil millet kazanacak, dedik. 'Gerilim değil, kaos değil kardeşlik kazanacak' dedik. 'Kan değil, gözyaşı değil, barış, huzur, refah olacak" dedik" ifadesini kullanan Erdoğan, bir yıldır terör nedeniyle yeni acılar yaşanmadığına dikkati çekti. 

"Öldürmenin değil yaşatmanın mücadelesi içindeyiz"

Dün akşam Mardin'de olduğunu hatırlatan Erdoğan, vatandaşların yağmura rağmen alandan dağılmadıklarını, 1,5, 2 saat gecikmeyle gitmesine karşın beklediklerini söyledi. Erdoğan, "Mardin bir başkaydı. Ondan önce Siirt'teydim. Siirt de öyleydi, orada da bir başka coşku vardı. Milletimin bu ilgisi, bu alakası, bu seçimi farklı kılıyor. Ben inanıyorum ki Mersin, artık 'bir değişim' diyor, değişim istiyor" dedi.

Herkeste umut, heyecan, huzur olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Batıda huzur var, doğuda huzur var. Kuzeyde, güneyde huzur var. Biz öldürmenin değil yaşatmanın mücadelesi içindeyiz. Biz kan dursun diye çırpınıyoruz. '30 yılda 40 binden fazla maalesef ölüme neden olan terör artık bitsin' diyoruz. İşte birileri bunu sabote etmek için çalışıyor. İnşallah bunlara fırsat vermeyeceğiz. Terör örgütüne akıl verenler, 'Yeniden silahı elinize alın' diyenler, bu kadar alçalanlar var. Doğuda terör biterken büyükşehirlerde terörü, sokak eylemlerini azdırmaya çalışanlar var. Ben Mersin'den, siz değerli kardeşlerimden, bu kirli oyunu, bu kirli ittifakları görmenizi istiyorum. Bu kirli tuzağın asıl hedefinin Türkiye olduğunu görmenizi istiyorum. Türkiye'de huzuru bozmak için, ekonomiyi yıpratmak için, demokrasiyi bozmak için oynanan oyunu görmenizi istiyorum.

"30 Mart'ta bu şer cephesine sandıkta ders vereceksiniz"

Vatandaşlardan 30 Mart'ta 'Biz buradayız' demelerini, Türkiye'ye yönelik saldırılara geçit vermemelerini isteyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"30 Mart'ta bu şer cephesine sandıkta ders vereceksiniz ders. Asla ümitsiz olmayacağız, asla boynumuzu yere eğmeyeceğiz. Bizi tedirgin etmeye çalışanlara pirim vermeyeceğiz. Aramıza nifak sokmaya, fitne sokmaya çalışanlara aldanmayacağız. Sabırlı olacağız, soğukkanlı olacağız. Biz birileri gibi sokaktan medet ummayacak, sandıkta hesap soracağız. Biz istismar siyasetiyle, esersizlik siyasetiyle değil hizmet ve eser siyasetiyle yürümeye devam edeceğiz. Her meselemizi hukuk ve demokrasi içinde çözeceğiz. Tahriklere asla aldanmayın, 30 Mart'ta sandığa gidin, tepkinizi sandıkta gösterin."

Mersin'e 12 yılda yaptıkları yatırımlara değinen Erdoğan, "10 katrilyon 200 trilyon liralık yatırım yaptık. Cumhuriyet tarihinde Mersin'e böyle bir yatırım gelmedi. Ulaştırma ve haberleşmede 1 katrilyon 100 trilyon, eğitimde 771 trilyon, sağlıkta 367 trilyon, orman ve su işlerinde 618 trilyon, toplu konutta 633 trilyon, aile ve sosyal politikalarda 991 trilyon, tarım ve hayvancılıkta 662 trilyon yatırım yaptık" diye konuştu.

Erdoğan, 2011 seçimlerinden hemen önce projelerini açıkladıklarını, bir söz verip sonra onu unutanlardan olmadıklarını ifade ederek, Mersin 2023 projelerini adım adım hayata geçirdiklerini bildirdi.

Önceki gün bin 250 yataklı şehir hastanesinin temelinin atıldığını anlatan Erdoğan, "Böyle bir şey var mıydı? Toplamda 6 hastane olacak burada. Şehir hastanemiz modern, her türlü ihtiyaca cevap verecek. Sağlık kampüsü olacak bu. Kamu, özel ortaklığıyla yapılıyor. Yapacaklar, biz kiralayacağız" dedi.

"Hani bu adam halkçıydı, neresi halkçı bu adamın" 

Mersin'de yapılacak hastaneler hakkında bilgi veren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Şu anda istediğin hastaneye gidiyor musun? İstediğin eczaneden ilaçlarını alabiliyor musun? Şimdi Allah aşkına, tüm Mersin'e sesleniyorum. Bu Kılıçdaroğlu denilen zat bir zamanlar SSK'nın Genel Müdürüydü. Bu Genel Müdür olduğu zaman hastanelere gidip kuyruklarda bekliyor muyduk? Az mı çile çektik? Ben bunu yaşadım. Sabahtan giderdik, şafakla birlikte girerdik kuyruğa, numara alırdık, ondan sonra da rahmetli anacığım gelir, onu tedavi ettirirdik. Biz bunları yaşadık. O zaman biliyorsunuz, dışarıdaki eczanelerden ilaç alamazsın. Ne yapıyorduk? Hastanenin eczanesine iniyorduk. Doktor verdiği reçeteyle beraber, gidiyorsun eczaneye, ilaçların yarısı yok. Ne diyordu bize 'Gideceksin, dışarıdan alacaksın.' Bunları yaşadık mı? Hani bu adam halkçıydı, neresi halkçı bu adamın. Bu adam SSK'yı yönetemedi. İnanın buna 3 tane koyun verin kaybedip gelir.

Daha enteresanını söyleyeceğim. Bu geçen seçimde biliyorsunuz, İstanbul'da büyükşehir belediye başkan adayı oldu. İkametgah olarak, İstanbul'un Kağıthane ilçesi var, orayı gösterdi. Sordular 'Eviniz nerede' 'Kağıttepe'de' dedi. İlçeyi bilmiyor. Sonra ne oldu, daha enteresan. Seçimde oyunu kullanamadı. Meğerse seçmen kartını da herhalde almamış, oyunu kullanamadı. Hanım da kullanamadı. Şimdi bu, düşünün, bunu kaybedip kendine oy atamayan , şimdi bunu kaybedip kendine oy atamayan adam bu ülkeyi yönetebilir mi, soruyorum sizlere. Her şeyden önce kendini idare edemeyenden millete idareci olmaz."

"Yerel seçimlerden birinci parti olarak çıkacağız"

3 Kasım 2002'de milletin AK Parti'ye yetki verdiğini ve o andan itibaren Türkiye ve millet için yollara düştüklerini, şehirler ve insanlar için hizmet ürettiklerini belirten Erdoğan, AK Parti'nin oylarının her seçimde daha da arttığını anlattı. Anketlerin, 30 Mart seçimlerinde de milletin "AK Parti" dediğini ifade eden Erdoğan, yerel seçimlerden birinci parti olarak çıkacaklarını söyledi. Başbakan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Siyaseti bir lider niçin yapar? Birinci parti olmak için yapar değil mi? Fakat ben bakıyorum ki ne Kılıçdaroğlu'nun ne diğerlerinin hiçbirinin birinci parti olmak gibi bir derdi yok. Biz, partimizi kurduk, daha 16. ayda girdiğimiz ilk seçimde biz birinci parti olduk. Yüzde 34,5 oyla birinci parti olduk. Hedefimiz bu, bizim bir derdimiz var, aşkımız var ve birinci parti olduk. Yüzde 63 parlamentoda temsil yetkisi aldık. 3 genel, 3 yerel, 2 de referandum geçirdik, 8 seçim. Hepsinden birinci çıktık. Şimdi, bu sekizincisinde 'Eğer partim birinci olmazsa ben genel başkanlığı bırakmaya hazırım' diyorum. Şimdi soruyorum, Ey Kılıçdaroğlu, sana o tatlı gelen koltuğu bırakmaya var mısın? Birinci olamazsan o koltuğu bırakmaya var mısın? Bırakamaz, tadı var tadı. Ey Bahçeli, sana da sesleniyorum. Bildim bileli o koltukta oturuyorsun, hiçbir işe yaramadın ya. Hep üçüncü oldun. Hele hele ilk seçimde zaten parlamentoya da giremedin. Şimdi, sen, yine üçüncü parti olacaksan, bu koltuğu artık bırak da doğru düzgün bir muhalefet oluşsun. Sokakları tahrik etmekten vazgeç ve kalkıp Tayyip Erdoğan'a 'Gençleri tahrik etme' gibi bir iftira atma. Dürüst ol. Eğer böyle bir iftira varsa bunun başında siz varsınız.

AK Parti gençliği sokaklarda değil, bugüne kadar olmadı, bundan sonra da olmayacak. AK Parti gençliğinin elinde molotof yok, taş yok, sopa yok. AK Parti gençliğinin elinde tablet bilgisayar var, kalem var, kitap var, farkımız bu. Ama Kılıçdaroğlu'nun böyle bir derdi yok. Aynı şekilde Bahçeli'nin böyle bir derdi yok. BDP'nin zaten hiç böyle bir derdi yok çünkü o, bölücü terör örgütünün riyasetinde, onun verdiği destek ile siyaset yapıyor. Yoksa kendi gayretleri ile değil, tehdide dayalı, gerilime dayalı bir siyaset..."

"Ey MHP, senin bu gezicilerle ne işin var"

"30 Mart'ta sandıktan AK Parti'nin çıkacağını gören muhalefet, medya, bazı iş adamları, huzuru bozmak için sandığı gölgelemek için çok çirkin girişimler başlattılar" diyen Erdoğan, şunları söyledi:

"Önce Gezi, dediler, başarılı olamadılar. Ardından 17 Aralık darbe girişimini başlattılar, başarılı olamadılar. Şimdi de sokakları tahrik ederek, sokakları terörize ederek sonuç almaya çalışıyorlar. Medya, günlerdir sokakları ateşe vermek için sorumsuzca yayın yapıyor. İş adamları çıkıyor, sokakları karıştırmak için ahlaksızca tahrikler yapıyor. Siyasetçiler çıkıyor, seçime sadece 17 gün kala sokakları karıştırmaya çalışıyor. Filistinli bir tek çocuk için gözyaşı dökmeyen, Mavi Marmara şehitlerine terörist gözüyle bakan, Mısır için Suriye için yüreği yanmayan Pensilvanya'daki zat, taa oradan sokakları karıştırma çağrısı yapıyor.

Ey Mersin, ey Türkiye, kimin kiminle iş tuttuğuna çok dikkat edin. Kimlerin kimlere sahip çıktığına çok dikkat edin. Allah aşkına soruyorum, ey MHP, senin bu gezicilerle ne işin var. Sen bu gezicilerle nasıl yan yana durabiliyorsun. O illegal örgütlerle, marjinal örgütlerle polise, askere kurşun sıkan o terör örgütleri ile sen nasıl ittifak yapabiliyorsun? Ankara'da bayrağımızı yakanlarla, İstanbul'da başörtüsüne saldıranlarla sen nasıl işbirliği yapabiliyorsun? MHP'ye gönül vermiş kardeşlerime sesleniyorum, yılların MHP'sinin DHKP-C gibi terörist bir örgütle, polise, askere, devlete kurşun sıkan bir örgütle aynı safta yer alması, senin kanına dokunmuyor mu? Ey MHP yönetimi, marjinal sol örgütlerle aynı hizada durmak, sizin kanınıza dokunmuyor mu? Türkiye düşmanları ile işbirliği yapmak, kol kola girmek, onlara avukatlık yapmak, sana mı düştü ey MHP?"

"Sizi susturan ne?"

Erdoğan, Mersin'de çok büyük bir skandal yaşandığını ve vali, vali yardımcıları, korumaları, hakimler, savcılar, emniyet müdürleri, bürokratların yanı sıra AK Parti, CHP, MHP ve BDP'nin il başkanlıklarının dinlendiğine işaret ederek, bu dinlemelerin hukuksuz ve keyfi yapıldığını vurguladı. Bu dinlemelerin ileride şantaj yapmak ve tehdit etmek için kaydedildiğini dile getiren Başbakan Erdoğan, "Ey MHP, buna ne kadar susacaksın. EY CHP, ey BDP, buna daha ne kadar susacaksın? Sizi susturan ne? Devlete, millete, ulusal güvenliğimize ve hatta MHP il başkanlığına dinlemeler yoluyla saldırı yapılıyor ama MHP buna ses çıkarmıyor" dedi.

"Bunlar, çok çok yanlış yola girmiş vaziyetteler"

Fethullah Gülen'in yanında yıllarca kalmış bir kişinin yaptığı açıklamada, "15 yıl beni dinletmişler" dediğini ve "Hocam, beni niye dinlettiniz?" diye sorduğunu aktaran Erdoğan, 'Napıyorsun, nereye gidiyorsun, ne yapacaksın, bunu öğrenmek için dinlettim' demiş. Düşünebiliyor musunuz? Böyle bir hocaefendi olabilir mi? Böyle bir Müslüman olabilir mi? Nasıl dinletirsin? Böyle bir şey var mı? İnsanların mahremine nasıl girersin, böyle bir şey var mı? Benim dinimde böyle birşey yok. Benim inancımda böyle bir şey yok. İnsanlıkta da böyle bir şey olamaz. Hiçbir inanç sisteminde böyle bir şey olamaz. Bunlar, inanın, çok çok yanlış yola girmiş vaziyetteler" diye konuştu. 

"Peygamberimizi Miraç'tan indirip kamyonete bindiren zihniyetten ne olur?" diye soran Erdoğan, Fethullah Gülen'in "Hazreti Cebrail inse, parti kursa ben, ona da oy vermem" ve "Ben, bugüne kadar oy kullanmadım, kullanmayacağım ama siz, şu anda AK Parti'ye oy vermeyin, kime oy verirseniz verin, bunun SMS'lerini yayın" dediğini aktardı. Erdoğan, şunları kaydetti:

"Rüyada da Peygamber efendimizi görmüşler, Peygamber efendimiz de ne demiş, 'Twitleri bir kat daha artırın.' Soruyor, Pensilvanya'daki zat da diyor ki, 'Öyle mi dedi, artırın, el Hak doğrudur.' Böyle bir mantık olabilir mi? İşte 30 Mart, çok farklı bir seçim. Alışılmışın dışında bir seçim. Bu CHP, daha düne kadar bu Pensilvanya'daki zata düşmanlık yapıyordu. Meclis'te onunla ilgili Kılıçdaroğlu'nun verdiği soru önergesi var, 'Araştırma Komisyonu kurulsun' diyordu, en ağır hakaretleri yapıyordu, şimdi yol arkadaşı oldular. O MHP'nin milletvekillerine işte ses kayıtları, görüntü kayıtları yoluyla alçakça saldırı yapıldı. Bunun üzerine biz gittik, bunları ortadan kaldırdık.

Aynı şekilde CHP'nin eski genel başkanına yaptılar, biz müdahale ettik, yarım saat içinde, bunları kaldırttık. Şimdi yol arkadaşı oldular, maşallah. BDP de bunların yanında. Şimdi bunlar, 3 kafadar çünkü iktidarı milletten alıp, eskiden olduğu gibi seçkinlere teslim etmek istiyorlar. Eskiden olduğu gibi Türkiye'yi holdingler yönetsin, bir kısım medya yönetsin, faiz lobisi, vaiz lobisi, kan lobisi, rant lobisi yönetsin diye mücadele ediyorlar. Türkiye, eskisi gibi küçük olsun, iddiasız olsun, sessiz olsun, tepkisiz olsun diye uğraşıyorlar ama biz, buna boyun eğmeyeceğiz. Bu ülkeyi artık millet yönetiyor, millet. Siz yönetiyorsunuz. Yetki milletindir, karar milletindir, söz milletindir, mühür milletindir, millettedir. Ne yaparlarsa yapsınlar, milletin iradesini çalamayacaklar."


*


 

 

 

 

 

 

 

 

 

analizmerkezi

https://www.trakya22.com adresinden 23 Kasım 2024, 02:41 tarihinde yazdırılmıştır.