ABD’den yanlış sinyal almak tehlikeli mi?

Türkiye-ABD ilişkileri genel olarak Başbakan ile Başkan arasındaki konuşma sıklığı üzerinden değerlendirildiğinden-ki bu da veridir-fasılalı temaslar Ankara’nın iç ve dış(arıdan) muhalefeti tarafından ‘seçim ittifakı’ olarak algılanıyor.

Oysa teferruatlı analizlere ve derinlemesine stratejik çözümlemelere ihtiyaç olmayacak denli basit bir durum var: ABD tüm bu bölgede ‘eskisi denli’ aktif değil. Hepsi bu kadar.

ABD kendi küresel beklenti ve girişimleri nedeniyle Ortadoğu coğrafyasında “eskisi kadar” oyunda bulunmuyor. Bu yüzden de bölgedeki dostları ile etkin olduğu bir önceki dönem kadar temas kurmuyor. Ama bu bölgede Amerikan ilgisinin bittiği anlamına da hiç gelmiyor!

Haliyle ABD’nin “reel-politik”ası ittifaklık ilişkisi arayanlar açısından yanıltıcı sinyaller algılanmasına yol açıyor. Yine de bir “sağlaması” var: AKP’nin önümüzdeki seçimlerden iktidarı koruyarak çıkması durumunda yanlış sinyaller alanlar ABD’nin ‘şefkatli’ kucağında teselli mi bulur, yoksa bir buzdağına doğru mu ilerler?