Erdem Yavuz yazdı! Top sakallara İsrail’den gelen son paket!
İşine gücüne bakıp, yorgun argın eve gelen, akşam yemeği sonrası uzandığı koltuktan haberleri seyreden Türkiye’nin gerçek sahiplerinin kafası ne karışmıştır şimdi.
Her TV kanalında farklı bir ses. Ne oluyor yahu diyordur. Sonra da yorgunluktan sızıp, rüyalar alemine dalıyordur.
Lakin, bizim HOMO Sapiens TOP Sakallar dün gece uyumayıp, İsrail’den gelen paketin yayımında kendilerine düşen rolü oynadılar yine twitterdan.
Bugün bizim medya da hemen sarılmış bu mühendislik haberine. Terör yeniden başlarsa başlasın. Bize dokunmayan yılan bin yaşasın diyorlar.
Amaç seçimler öncesinde PKK’nın, süreçten vazgeçerek, silahlı eylemlerini yeniden başlamasını sağlamak.
O yüzden Paris Suikastleri hakkında Dijital Ses Mühendisliği’nin son örneği Ömer Güney’in ses kaydını yayınladılar.
Ancak hayvan terli, yemiyor artık. Sadece kendileri çalıp, kendileri oynuyorlar. Zira Cemaat savcılarının operasyon yetkileri alındı ellerinden. Bu tür sızdırmalar sonrasında hemen bir iddianame hazırlayamıyorlarartık.
Ne kadar acı. Şimdi tek umutları olayı soruşturan Paris Başsavcılığı. Belki onlar MİT hakkında soruşturma açarlar!
Gezi’de tezgaha gelmeyen Kürt siyaseti, bu oyuna da gelmeyeceği beyanatları veriyor. Onlar da olgunlaştılar bu süreçte, barış herkese lazım.
Ancak bu toprakların Hain’i çok. Napalım kaderimiz bu. Tam birini ehlileştiriyoruz derken başka bir Hain çıkartıyorlar.
Gazi Mustafa Kemal’den bu yana Millileştirme süreci yaşamadı bu ülke. Ancak son 10 yıldır yeniden hem de güçlü bir şekilde kurumların başına, Batı ve İsrail yanlısı masonların yerine Milli kimlikler atandı.
Sonra da, bu kurumlarda uyutulmuş durumdaki Cemaat’in Altın Nesil’i uyandırıldı, Millileşme çabalarına sekte vuruldu.
Biraz gecikebilir, ama engellenemez. Merak etmeyin. Kolay değil tabiiki. Soğuk Savaş denilen süreçte tüm kurumlarımız NATO, ABD ve İsrail çıkarlarına hizmet eder hale getirildi. Bir on yılda bunların tamamen temizlenmesini beklemek saflık olur.
Neyse, Cemaatin son; “tavşana kaç, tazıya tut” planını da ben deşifre edeyim.
Faizsiz Kâr payı ve Kâr oranı sloganıyla yıllardır katılım bankacılığı adıyla piyasadan düşük faizle para toplayanBank Asya, Maliye Bakanlığındaki Cemaat kadrosunun tasfiyesinden sonra başına gelecek Mali Soruşturmadan korunmak amacıyla temizlik harekatına başlamış. Ön almak için Taraf’ta haber bile yaptırmış.
Ancak Bank Asya’nın Faizsiz Kâr adı altında topladığı paraları, İsviçre ve off shore kıyı bankaları üzerinden ABD borç kağıtlarına yatırdığını, oradan gelen faizle de müşterilerine Kâr dağıtımını yaptığını Maliye Teftiş Kurulu’ndaki tüm üstatlar biliyor, ancak ispatlayamıyorlardı.
Lakin Cemaatçi kadro tasfiye edildiğinden, bugün yarın Bank Asya’nın nasıl Bank Teksas’a dönüştüğü ortaya çıkar.
Neyse, çok meşhur bir hikaye bilirsiniz “Parayı Veren Düdüğü Çalar”. Şimdilerde 30’lı yaşlarda olan 3 çocuğuma da daha ilkokul sıralarında öğretmiştim Nasrettin Hoca’nın bu hikayesini.
Cemaat parayı kim verirse onun, yani bir ABD’nin, bir İngiltere’nin, bir İsrail’in düdüğünü çalıyor. Zira Altın Nesil’i üretmek pahalı.
https://www.trakya22.com adresinden 23 Kasım 2024, 00:48 tarihinde yazdırılmıştır. |