Rasim Ozan: HSYK derhal lağvedilmeliSabah gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı bugün köşesinde açık açık “Mevcut HSYK derhal lağvedilmelidir” diye yazıp, 12 Eylül 2010 halk oylamasından sonraki süreçte HSYK seçiminde yaşanan tezgâhı görememiş olmaktan ötürü pişmanlığını yineledi. Kütahyalı, “Sadece ben değil demokrat aydınların nerdeyse tamamı o süreçte gafil avlandı. Çoğulcu ve şeffaf yapılanması gereken yeni HSYK başka bir vesayetin eline teslim edilmişti. AK Parti hükümeti korkunç ötesi bir yanlışa yol vermişti. Şimdi bu büyük yanlışın sıkıntılarını tüm Türkiye çekiyor…” diye yazdı. HSYK’nın çoğunluğunda “mafyavari bir cunta” olduğunu yazan Kütahyalı, kararlarda hukuk değil “İMAM”ın dediğinin yapıldığını deşifre etti. İşte Rasim Ozan’ın yazısından önemli bölümler: PARALEL YAPI DOKUNULMAZLIK KAZANDI 12 Eylül 2010 sonrası askeri vesayetin iki kalesinin yıkılmasıyla rehavete kapılan demokrasi cephesi bu çok tehlikeli gelişmeyi fark edemedi. Oysa TSK vesayetinin yıkıldığı HSYK Emniyet- Yargı vesayetinin eline geçiyordu. Başbakan Erdoğan’ın etrafındaki üç kişi yeni oluşacak HSYK konusunda uyarılarda bulundular ama o hengâmede ne Erdoğan ne de başka kimse o üç kişiyi dinlemedi. Vakti gelince o üç kişiyi de açıklayacağım… Yeni oluşan HSYK sonrası Emniyet ve Yargı’daki paralel yapı tam bir dokunulmazlık kazandı. Artık ne hukuksuzluk yaparlarsa yapsınlar arkalarında kapı gibi HSYK vardı. Nasıl ki eski rejimde Atatürk adına bazı savcılar ve hâkimler korkunç işler yaptığı zaman bile HSYK onlara dokunmuyordu ya da göstermelik dokunuyordu. Şimdi de yeni rejimde Gülen adına bazı savcılar ve hâkimler n’aparlarsa yapsınlar HSYK onlara dokunmayacaktı ya da göstermelik dokunacaktı… KİMLERİN TUTUKLANACAĞINA YETKİLİ “İMAM” KARAR VERDİ Bu paralel devlet yapılanmasında savcıların ve hâkimlerin hukuka uygun karar almak diye bir görevi yoktu. Kimlerin tutuklanacağına Vatan Emniyet’te ya da yetkili İmam’ın karargâhında karar veriliyordu. Herhangi bir kanıta da ihtiyaç yoktu. HSYK’NIN ÇOĞUNLUĞU DA ÇETE DÜZENİNİ KORUMAK VE KOLLAMAKLA MÜKELLEFTİ Savcılar ve hâkimler de onay makamıydı. HSYK’nın çoğunluğu da bu çete düzenini korumak ve kollamakla mükellefti. Öte yandan ilk günlerden beri HSYK’nın azımsanmayacak sayıda üyesi de bu durumdan memnun değildi. Gerçek hukukçu olan o üyeler hâlâ da bu düzene direnmeye çalışıyor. Bir de ikilemde kalan eyyamcı üyeler var. Şu tarihi günlerden geçtiğimiz dönemde demokrasiden mi yoksa vesayetten yana mı olduklarını herkes görecek. Böylece kendi geleceklerini de belirleyecekler… MAFYAVARİ BİR CUNTA Elbette bu bahsettiğim vesayet-dışı HSYK üyeleri bir yandan da hayatlarının karartılması ihtimalinden çok korkuyor. Belki bundan önce de bazı kararları bir şantaj ve tehdit baskısı altında aldılar. Sonuçta istihbari manipülasyon ve operasyon gücü olan mafyavari bir cunta söz konusu… HSYK LAĞVEDİLMELİ İşte tüm bu sebeplerden, mevcut HSYK anayasal bir kararla behemehal lağvedilmeli ve yerine büyük bir toplumsal ittifakla çoğulcu bir HSYK kurulmalıdır. Gerçek demokrat hukukçu olan mevcut kimi üyeler de yeni yapıda yer alabilir. Şu an hükümet geçici ve palyatif bir önlem alıyor. Bu yeni kanun meseleyi çözmez. Anayasayı değiştirecek çok partili bir formül şart. Sağlam bir Anayasa değişikliği ve İspanya modeline uygun yeni bir yüksek yargı yapılanması şart. Yoksa dün yazdığım gibi bir tabloyla karşı karşıya kalırız.. https://www.trakya22.com adresinden 23 Kasım 2024, 05:12 tarihinde yazdırılmıştır. |