İsrail'in kırmızı çizgisi...
Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Cenevre'de yaptıkları görüşmenin ardından ABD ve Rusya'nın Suriye'nin elindeki kimyasal silahların alınması ve yok edilmesi hakkında anlaşmaya varmalarının üzerinden 24 saat geçmişti ki, Kerry vakit kaybetmeden İsrail'e gitti. İsrail ordu radyosunun haberine göre, bir günlük ziyaret çerçevesinde sabah saatlerinde Tel Aviv'e gelen John Kerry, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüştü. Peki Netanyahu ve Kerry ne konuştu? Ajanslar Kerry'nin görüşmede, Suriye'deki kimyasal silahların denetimi ve imhasıyla ilgili olarak ABD ile Rusya arasında varılan anlaşma hakkında Netanyahu'ya kapsamlı bilgi verdiği bilgisini geçti. Ancak bu bilgi, ABD Dışişleri Bakanı'nın Netanyahu'nun ayağına kadar gidip bizzat anlatmasını gerektirecek kadar önemli mi, gerçekten? Perde arkasında başka "pazarlıklar" dönmüş olabilir mi?
Mesele Esad'ın gidip gitmemesi değil. Bu yeni durumun Obama'nın kırmızı çizgisini silmesi! Yani: "bugün kimyasalın izlerini silen yarın İran'ın nükleerini silebilir" korkusu.
Görülen o ki, işin İran dosyası dışında bir de 'kimyasal' boyutu var.İsrail'in sahip olduğu 'tahmin edilen' kimyasal silahları ile ilgili bir durum dersek, daha kolay anlaşılacaktır.
, Tel Aviv'in nükleer silah programına benzer bir şekilde 1960'lardan itibaren kimyasal silahlar konusunda araştırma ve geliştirme yaptığını, Amerikan istihbaratının İsrail'in kimyasal silahlara sahip olabileceğine dair güçlü bir kanıya sahip olduğunu yazmıştık. Dün Times of İsrael haber sitesinde yayınlanan bir makale, bu iddianın doğru olabileceğini gösterdi. Toİ'deki habere göre Suriye konusunda ABD ve Rusya'nın çizdiği yol haritası Netanyahu yönetimini hayli endişelendirmiş çünkü Suriye'yi kimyasal silahlarından arındırması planlanan anlaşmanın ucu İsrail'e de dokunabilirmiş! Yani İsrail'in elinde bulunan kimyasal silahlar Suriye'deki muadillerinin akıbetine uğrayabilir! 189 ülkenin imzaladığı, 1997 yılında Paris'te kabul edilen 'Kimyasal Silahların Yasaklanması Antlaşması'na imza atmış ancak parlamentosunda oylamadığı için henüz yürürlüğe sokmamış ülkelerden birinin İsrail olduğunu hatırladığımızda, parçalar yerine oturmaya başlıyor. Zaten İsrailli uzmanlar da bu konuda açık sözlüler.
Tel Aviv Üniversitesi Güvenlik Araştırmaları bölümü başkanı emekli general İshak Bin-İsrail Kanal 10'a yaptığı açıklamada gayet net bir şekilde yukarıdaki senaryoyu kabul etmiş. "İsrail kendisinin kimyasal silahlara sahip olmadığı fikrini herkese vermemeli" Yani caydırıcı unsur olarak kimyasal silahın varlığı gerekli görülmüş.
Kerry'nin Netanyahu'ya bilgi yanında teminat verdiğini de düşünebiliriz böylece. Yani İsrail'in "muhtemelen" sahip olduğu kimyasal silahlara dokunulmayacak... Esas soru şu: İsrail'in kimyasal silahlara sahip olabileceği bilgisini veren bir Amerikan kaynağı idi. (Foreign Policy dergisi) O gün ABD bu bilgiyi neden şimdi ifşa etti diye sormuştuk. Suriye (ve muhtemelen İran) konusunda zıt gitmemesi için İsrail'in bileğini bükmek için olabilir mi?