Ertuğrul Özkök neden 'kan' yazıyor?
Hürriyet Gazetesi'nin eski genel yayın yönetmeni görevinden ayrıldıktan sonra hem politik hem 'yaratıcı' yazılarını daha rahat kaleme alıyor.. Sorun ikisi bir araya gelince çıkıyor; 'Kanlı politik' sakil duruyor…
Her iki konu için de, uzağa gitmeye gerek yok: "Kanayan Mamut gecesi" başlıklı bugünkü yazılarında (iki ayrı metin var) Ertuğrul Özkök iki ayrı konudan bahsediyor. İlk yazı, gerçekten de ilginç bir konunun üzerine basıyor; Sibirya'da bulunan bir Mamut fosilinin "kanaması" ile ilgili... "Bu ısı derecesinde, memeli bir canlı türünün kan örneğinin kalması mümkün değildi. Acaba 1950'li yıllarda keşfedilen buz balıkları gibi, mamutlar da bir tür tabii "Antifriz proteini" geliştirmiş olabilirler miydi? Büyük tartışmalardan sonra bu bulguları bilimsel bir makalede yayınlamaya karar verdiler. Tabii ertesi gün bütün dünyada kıyamet koptu." Buraya kadar bir şey yok, İlginç taraf bundan sonrası... "Bu bilgilerin açıklanmasından 24 saat sonra İstanbul'da, Türkiye tarihinin en ilginç eylemlerinden biri başlıyordu. Ama 'kanayan fosil' bize, bilim tarihinin henüz sonunun gelmediğini gösteriyor. Gezi olayları da bize, 'tarihin sonu' tezinin, hiç olmazsa bu bölgede 'tarihin başlangıcına' dönüşebileceğini göstermedi mi.. Orada kanayan bir fosil, paradigmaları paramparça ediyor. Burada da, genç bedenler önünde kanayan duygular, 10 yılda eskimiş bir paradigmayı fena halde sarsıyor."
Bu bağı kurmaya tam ne demek lazım bilinmez. Ancak hakkını yemeyelim Özkök şu satırı da yazmış: "Bunların ikisi arasında bir ilişki arayacak kadar komplo teorisi manyağı değilim Allah'a şükür." Ama üzerinde durulması gereken bu da değil; bu bağ sakil bir bağ! Yani denenmiş ama kurulmuyor. Yaratıcılık politika kanca atma kaygısı, belki hırsı yüzünden çuvallıyor. İkinci yazının kanı… Ertuğrul Özkök köşesinde, yukarıdaki yazıyı bir diğer "kan"lı yazıyla paylaştırıyor. Üstelik "yarasalı" bir yazı.. Doğrusunu söylemek gerekir, iyi ve gerçek bir öykü. Çok özeti şu; ABD'de bir kız çocuğu hastaneye getiriliyor. Yarasa ısırığından kuduz olduğu ve kurtulmasının imkânsız göründüğü anlaşılıyor. Doktorlar çocuğu geçici olarak öldürmeye karar veriyor! Çocuk kontrollü komaya sokuluyor, virüsün beyni tamamen etkisi altına alması durduruluyor. Bedene de kuduza karşı antikor üretme imkânı sağlanıyor ve çocuk kurtuluyor... Bu vaka medikal bir prosedür de yaratır ve sonraki vakalarda kullanılır. Bize kalsa öykü zaten iyi ve okurla paylaşılmalı ama Özkök'ün farklı gerekçesi var. Buyrun; "Sadece kendi dünyamızda değil, yaşadığımız toplumda da bazen her şeyin bittiğine, artık hiçbir şeyin geri gelmeyeceğine inanıyoruz. Umudunuzu kaybetmeyin. Sadece hastalıklar değil, en ağır sosyal ve siyasi olaylar bile, bazen bir fiskelik paradigmalardır. Yeter ki, teorik de olsa, onlara karşı cesaretle durabilmeyi, tabuları, paradigmaları kurcalamayı bilelim." Özkök okurun anlamasını bekliyor. Peki siz, "kanlı örneklerle paradigmalar kurcalatan" Özkök'ü anladınız mı? https://www.trakya22.com adresinden 23 Kasım 2024, 07:57 tarihinde yazdırılmıştır. |