The Times'tan Yine Skandal Erdoğan-Gülen-Türkiye Yazısı!
The Times'ta, Rosemary Righter imzasıyla yayımlanan bir köşe yazısında Türkiye ile ilgili kaleme alınan yanlı ve karalayıcı ifadeler gazetenin yayın politikasını gözler önüne serdi.
The Times'ta yayımlanan Fuad Kavur ve Fazıl Say'ın başını çektiği malum Gezi Parkı ilanından sonra skandal bir yazı daha kaleme alındı.
Rosemary Righter tarafından The Times'ta Türkiye üzerine yazılmış olan köşe yazısı tarafsız bir değerlendirme olmaktan çok Türkiye'yi ve AK Parti hükümetini karalama ve itibarsızlaştırma amacıyla kaleme alınmış çalışmadan başka bir şey değil. Yazının tek amacı ülkemizin uluslarararası alandaki itibarını sarsmak ve Batı kamuoyunun Türkiye ile ilgili yalan yanlış fikirlere sahip olmasını sağlamak.
Türkiye ile ilgili fikirlerinin Türkiye'yi çok yakından takip eden bir dış politika uzmanı gözüyle değil tamamen amatörce bir çalışma olduğunu Righter istemeden de olsa kendi ağzıyla itiraf ediyor yazısında. Kaleme aldığı yorum yazısı için Türk arkadaşlarını referans gösteren Righter bu sistematik karalama kampanyasının farkında olmadan kimler tarafından yapılmaya çalışıldığını da gözler önüne seriyor.
Birileri tarafında yönlendirilen Rosemary Righter'ın kullandığı jargon da hiç yabancı değil. Türkiye'de değişimden rahatsız olan askeri vesayet yanlısı bazı çevrelerin borozanlığına soyunan Righter'ın son derece sığ ve seviyesiz fikir dünyasının o çevreler dışında başka bir yerde ses getirmeyeceği muhakkak.
Haddini aşarak büyük bir çoğunluğun oylarıyla seçilen Türkiye Başbakanı ve Hükümeti ile ilgili kullandığı yakışıksız tabirler Righter ve arkadaşlarının Türkiye'de fazla destek bulamayan hükümet karşıtı vesayetçi cepheye uluslararası alanda destek sağlamak Hükümet ve Başbakan'ı zor durumda bırakmak.
İşte The Times son zamanlarda Gezi Parkı olaylarıyla birlilkte ayyuka çıkan AK Parti düşmanlığının mecrası haline geldi.
Şüphesiz bu dış basında yer alan ne ilk ne de son metin olacak bize düşen ülkemizin birlik ve beraberliğini hedef alan bu tür kirli tezgahları bozmak, ülkemiz üzerinde oynanan kirli senaryoları ortaya çıkarmaktır.
İşte Rosemary Righter'ın The Times'te yer alan o ısmarlama yazısı:
"Ergenekon davasının işleyişi ve geçen yılki Balyoz davası, Türkiye'nin geçmişinden gelen kötülüklerle demokrasinin savaşmasından çok 1930'larda Stalin'in gövde gösterisi yaptığı duruşmaları hatırlatıyor. Mahkemenin, bu davalarda kanıt olarak gösterilen CD'lerin, elektronik yazışmaların bağımsız kaynaklarca doğrulanmasına izin vermemesi ya da sunulan kanıtlardaki tutarsızlıkları sorgulamaması bir adlî skandal.
AKP, pek çok açıdan Türkiye için iyi bir şans oldu. Yaşam standardı gelişti, sağlık sisteminde reform yapıldı, altyapı çalışmaları hızlandı. Ancak kaybolmaya başlayan özgürlükler, sadece içki ya da sigara içmek de değil, devlet kurumlarının İslamlaşmasını tartışma özgürlüğünün de kaybolması AKP'nin İslam'la demokrasiyi birleştirdiği iddiasını çürütmeye başlıyor.
Hepsinden öte, Fethullah Gülen hareketinin Başbakan Erdoğan üzerindeki etkisini sorgulamak bir tabu haline geldi. Okullara, üniversitelere, devlet kurumlarına, bürokrasiye, polise, yargıya sızan Gülen hareketi, derin devletin İslamî modeli oldu.
Erdoğan'ın gündemi, yaptığı hesaplar giderek şüpheli bir hale dönüşüyor ve korku en güçlü silahı. Türkiye için tehlike artık bir askerî darbe değil. Asıl tehlike, Erdoğan'ın her türlü muhalefete ve çoğulculuğa karşı olan paranoyak hoşgörüsüzlüğü. Türk arkadaşlarım, Erdoğan'ın bu İslamî faşizmine Batılı hükümetlerin sessiz kalmasından rahatsız. Türkiye, parçalanan ülkelerle dolu bir bölgede önemli bir müttefik. AKP hükümeti, bu işbirliğinin bozulması için bir tehdit değil ancak Erdoğan'ın diktatörlüğü bu ilişkiyi yerle bir edecektir. Bu haftaki yargı rezaleti, bu olasılığın rahatsız edici şekilde gerçeğe dönüşebileceğini gösterdi." https://www.trakya22.com adresinden 23 Kasım 2024, 02:40 tarihinde yazdırılmıştır. |