AB, Taksim'deki 'Gazı' fazla buldu, Ankara, al bir 'Kaya' dedi...

Kırmızıları "alt-üst" edin...
AB, Taksim'deki 'Gazı' fazla buldu, Ankara, al bir 'Kaya' dedi...

Avrupa Birliği demek Almanya demek. Almanya ne derse "genellikle" o olur demek. Ve bu sefer Berlin, Taksim eylemlerine basarak  Ankara'ya "demokrasi" dersleri verirken, elindeki "en büyük" kozu, yani Türkiye'nin AB müzakerelerini bloke etme kartını da masaya koydu. Üstelik sadece bir ay önce bu süreci şevkle teşvik ederken!

Türkiye, bunların Almanya Genel Seçimleri'nin bir parçası olduğunu da bildiği halde kızgın ve kendini haksızlığa uğramış hissediyor.  Öfkesinin ölçüsünü, AB Baş-müzakerecisi Egemen Bağış'ın, "Merkel de, Sarkozy'nin yanına-balık tutmaya-gidebilir" cümlesinden hareketle "siyasi ölüm"ü göstermesinden de anlamak mümkün.

Ankara'nın elinden ne gelir ki?

Türkiye ne zaman AB veya Almanya ile bir kriz yaşasa, akla ilk gelen koz burada yaşayan vatandaşlarımız oluyor. (Esasen, Bağış'ın kastettiği de o.) Üstelik kısa süre önce bu vatandaşlarımıza yönelik tatsız yaşanmışlıklar hatırlandığında, seçimlerde bu kitleleri sandığa kanalize etmek hayli kolay.

Peki başka? Türkiye'nin elindeki kozlar bu kadar mı? Değil! AB ve Almanya'nın küresel çapta ve can damarını bağlayan yumuşak karnı enerji. Tüm kıta enerji için Rusya'ya bağımlı. Ve alterntifleri ya yok ya pahalı ya da zor koşullar taşıyor. (Türkiye de öyle ama en azından birden çok kanalı, İran da dahil kullanabiliyor. Üstelik Rusya, Ankara'ya bu konuda esnek davrandığı gibi Hazar enerjisi de bir alternatif olarak Türkiye'nin elinin altında büyüyor.)

ABD de bu meseleden hayli rahatsız. Global rekabetteki geleneksel partnerlerinin Rusya'ya bağımlı olması onu da hayli rahatsız ediyor.

Peki çözüm? Akdeniz'de keşfedilen büyük enerji rezervleri bu stratejik sorunu herkes için "kazan-kazan" yoluyla çözebilir. Biraz zaman biraz emek ve bolca para, Avrupa'nın ihtiyaçlarını karşılayabilir. Fakat bir hatta iki sorun var!

Bunlardan biri Türkiye. Tüm tartışmalara rağmen bu yol ancak Türkiye'den geçtiğinde optimal oluyor. Evet, Ankara'nın da işine geliyor ama Avrupa gırtlağını Türkiye'nin eline vermek istemediğinden bir seri problem masaya sürülüyor. Bir tanesi de Kıbrıs!

"Kesik"!..

Akdeniz ve Ortadoğu'daki dengeler Türkiye'yi çok zorlarsa, bu hatların oyalanması mümkün! Üstelik Türkiye kendi ihtiyacını da karşılayabilir. Ve bu durum, Almanya ve AB'yi "köle" hale getirebilir, daha doğrusu kölelik halini devam ettirebilir.

Avrupa ya Rusya'nın önünde eğilmeye devam eder ve her zaman dilini tutmak zorunda kalır.. Veya ABD'nin yapmak istemediği, kendisini bile yeni kurtaran bir tali yol açılır! Amerikan Kaya Gazı Avrupa'ya akmaya başlar!

Ancak bu durumda da AB'nin boynundaki zincirler çıkmaz. Sadece tutan el değişir! Angela da sahibi ne derse onu yapmaya devam eder.

https://www.trakya22.com adresinden 23 Kasım 2024, 10:54 tarihinde yazdırılmıştır.