Koşa Koşa Geliriz ...Baş ÜstüneAvrupa Parlamentosu, AB'nin Aralık zirvesine Erdoğan'ın davet edilmesini istedi.. Son gelişmeler düşünüldüğünde akıl emaresi görüldü sanabilirsiniz.. Sakın!. Sanmayın...
Daha yeni Almanya eski Başbakanı Gerhard Schröder, Angela Merkel’i uyararak, “Türkiye’nin AB üyeliğini destekleyin" dedi.Tabii kaşımız-gözümüz için değil ama kendileri için de makul nedenler göstererek; “… özellikle derin bir kriz içinde bulunan AB'nin partnerlere ihtiyaç duyduğu dönemde, yakın bir müttefik olan Türkiye'nin yüzünü çevirme tehlikesi var. Büyüyen bir ekonominin AB'ye tam entegre olma fırsatını kullanmamız lazım."
Türkiye’nin ekonomik ve politik yükselişi ile AB’nin aynı konulardaki günümüz “başarısı”nı kıyaslamaya gerek yok. Türkiye siyasi liderleri Ankara’nın AB ile ilişkileri sürdürme noktasındaki isteğini de belirtiyorlar zaman zaman.
Ama herkes biliyor ki, ne Türk kamuoyunda ve ne de siyasi elit ve bürokraside heves yok. Hele hele AB sürecinde uğranılan haksızlıklar konuşulmaya başlandığında, artık kimse konuşmak bile istemiyor.
Peki bu durumda AB’den ne beklenir? “Avrupa Parlamentosu, AB’nin Aralık zirvesine Erdoğan’ın davet edilmesini istedi” türünden bir başlıkla karşılaştığınızda, “akıllanıyorlar ve vicdanlanıyorlar” demek geliyor insanın içinden ama...
Beraber okuyalım; “Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliği'nin aralık zirvesine Başbakan Tayyip Erdoğan'ın davet edilmesini istedi. AP Dış İlişkiler Komitesi'nde Türkiye Raportörü Ria Oomen-Ruijten tarafından kaleme alınan Türkiye raporu görüşüldü. Oturumda Liberal Grup adına konuşan İngiliz parlamenter Andrew Duff, Başbakan Erdoğan'ın güvenlik ve savunma politikalarının tartışılacağı AB'nin Aralık zirvesine davet edilmesi gerektiğini vurguladı.”
Anladık değil mi? Müzakereler, işbirliği, ekonomi, terörle mücadele vs. değil. "Savunma ve güvenlik!"
Peki bu davet olursa icap edilmeli mi? Elbette. Ama yüzlerine karşı da gereken söylenmeli.
https://www.trakya22.com adresinden 23 Kasım 2024, 01:21 tarihinde yazdırılmıştır. |