Büyük pazarlık başlıyorSeçim sonuçlarından iki başkent mutlu, biri değil
ABD başkanlık seçiminde Demokrat Parti'nin adayı Barack Obama, ikinci kez ABD başkanı seçildi.
Ortadoğu'da Obama'nın seçilmesini açıkça tercih eden iki ülke vardı. Biri Türkiye, öteki de İran. Ankara'nın Obama'yı tercih etmesinin sebepleri başında, Obama'nın Erdoğan ile kurduğu sıcak ilişki geliyor. Tahran'ın Obama'yı tercih sebebi ise nükleer teknoloji konusunda Obama'nın İran ile diplomatik yollardan sorunu halletmek istemesinde yatıyor. Tam tersine, Obama'nın seçilmesini açıkça istemeyen tek ülke de İsrail'di. Obama ile Erdoğan ne kadar yakın bir ilişki kurmuş gibi gözüktüyse, Netanyahu ile Obama arası da bir o kadar açık ve soğuktu. Suriye konusunda karşı karşıya gelen bu üç başkentten ikisinin başkan tercihi gerçekleşti. Bir gün önce gerekirse İran'a tek başıma saldırırım diyen Başbakan Netanyahu ise bozuntuya vermedi, Başkan Obama'yı kutlayan ilk isimler arasında yerini aldı. Şimdi alınan sonuca göre üç başkenti ilginç bir dönem bekiyor. Geçtiğimiz ay ABD'nin önde gelen gazetelerinden New York Times, İran'ın nükleer programı konusunda ABD ve İran'ın ilk kez bire bir müzakereler yapma yönünde prensipte anlaştığını yazmıştı. Şimdi müzakere dönemi başlayacak. Ankara'yı ilgilendiren soru şu: Tahran-Washington görüşmelerinde Suriye konusu muhakkak masaya nasıl gelecek? Büyük ihtimalle İran, nükleer programında vereceği tavizlere karşılık Suriye için bir şeyler isteyecek. Bu durumda o masada yapılacak pazarlık, Ankara'nın istemeyeceği sonuçlar doğurabilir mi? Arkasından gelen soru ise Tel-Aviv'in bu müzakereye karşı alacağı tavır. Şurası kesin ki o masadan her üç başkenti de aynı anda mutlu edecek bir çözüm çıkması zor. Washington, Tahran'a nükleer programı karşılığında Suriye konusunda taviz vermeyi kabul ederse, bu gelişme Türkiye'nin aleyhine gibi gözükür ama gene de Ankara için "onurlu bir çıkış" kapısı aralanabilir. İran'ı vurmaya kararlı olduğunu her durumda belli eden İsrail içinse diplomatik çözüm tercih edilir bir durum değil. Olur da İran konusuda diplomatik bir çözüm şansı masadan kalkarsa, bu durumda çözümsüzlük Tel-Aviv'in işine gelecek. Ortadoğu'da tüm bölgeyi yakacak yeni bir savaş ihtimali belirecek. Ne Türkiye ne de İran böyle bir sonucu ister. Dolayısıyla ya Türkiye ya İran, Suriye konusunda taviz vermek zorunda kalabilir. Gelecek günlerde, nükleer müzakereler ile Suriye krizinin aynı masada konuşulduğu bir pazarlığa şahit olacağız. Dış politikada seçimlerden sonra daha fazla esnekliğe sahip olacağını açık kalan mikrofon sayesinde öğrendiğimiz Obama'nın, Türkiye'yi meşgul eden Suriye meselesinde nasıl davranacağını çok yakında göreceğiz. https://www.trakya22.com adresinden 23 Kasım 2024, 07:58 tarihinde yazdırılmıştır. |