Elletmeyin!
Türkiye'nin prestij değil, aynı zamanda manevi kalkanı tehdit altında
Hürriyet gazetesi genel yayın eski yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün Ramazan öncesi Topkapı Sarayı'ndaki Kutsal Emanetler üzerine kaleme aldığı yazı dizisi ile ilgili bir uyarıda bulunmuştuk. Emanetlerin hakiki olup olmadığını günlerdir tartışan Özkök, oradaki eşyalara karbon veya DNA testi yapılması konusunda açıktan bir kampanya başlatmış durumda. Bugünkü yazısı ise kampanyasında ne kadar ciddi olduğunu gösteriyor:
"Acaba, Topkapı’daki kutsal emanetlere hiç karbon testi uygulandı mı? Mesela Hazreti İsa’ya ait olduğu iddia edilen Torino kefeniyle ilgili tartışmalar ayyuka çıktığı zaman kefenin keten kumaşına karbon testi uygulandı ve bunun ancak 700 yıllık bir geçmişi olduğu tesbit edildi.Geçtiğimiz yıllarda bu tartışma açıldığı zaman, bakın kimler neler demiş."
Torino kefenini ortaya atması boşuna değil.
Dikkat edilirse Özkök'ün bu konuda topladığı görüşlerin hemen hemen hepsi, DNA ve karbon testi konusunda onay veren isimler. Murat Bardakçı açıkça test yapılmasını savunurken, Mehmet Nuri Yılmaz teste engel olacak herhangi bir durumun olmadığını söylüyor, Zekeriya Beyaz ise üstü kapalı şekilde yapılmasını çok da gerekli bulmuyor.
Yalnızca bir isim, buna açıkça karşı çıkıyor. O da geçtiğimiz haftalarda koltuğunu bırakan, Topkapı Müzesi’nin eski Başkanı İlber Ortaylı. Ortaylı, "Gerçek mi değil mi tartışmalarını ben yersiz buluyorum." diyerek konu hakkında açıkça olumsuz fikir beyan ediyor. Ancak esas önemli kısım, Özkök'ün Ortaylı'nın fikrini aktarmadan hemen önce satır arasında sölyediği bir söz:
"Peki Topkapı Müzesi’nin eski Başkanı İlber Ortaylı karbon testine neden izin vermedi? Onu da kendi ağzından dinliyoruz..."
Buradan çıkan şey şu: Birileri Ortaylı'nın yöneticiliği sırasında karbon testi yapılması konusunda başvuruda bulunmuş. Ortaylı buna müsaade etmemiş. (Yöneticiliği bırakması konusunda bir etken olabilir mi?) Ve Özkök bu başvuruyu daha önce belirtmediği halde, bir şekilde biliyor. Dün sormuştuk, tekrar edelim: Karbon testini kimler ister? Sadece para peşindeymiş gibi gözüken "İkon mafyası" dışında, Türkiye'nin Kutsal Emanetleri muhafaza ederek elde ettiği prestiji yerle bir etmek isteyecek odaklar...Oradaki eşyaların doğasıyla oynamak isteyecek eller... Yani çok masumane bir istek, bu topraklarda yüzyıllardır muhafaza edilen, Türkiye'nin en önemli "yumuşak güç"lerinden birini tamamen ortadan kaldırma yönünde kullanılabilir. Gerçek olan sahtesiyle değiştirilir, ruhunuz duymaz. Mimar Sinan'ın kafatasının başına gelenler, Kutsal Emanetler için çok farklı şekilde uygulanabilir. Teknoloji konusunda ne yazık ki çağın hala çok gerisinde olduğumuzu görüyoruz. Ruhumuz bile duymadan Emanetler üzerinde hayati değişiklikler yapılabilir. Hükümetin ve yöneticilerin çok dikkatli olmaları gerekiyor. Aman açılan bu kampanyaya boyun eğmeyin. Kutsal Emanetleri elletmeyin! https://www.trakya22.com adresinden 26 Kasım 2024, 16:17 tarihinde yazdırılmıştır. |