Küre nereye işaret ediyor ?Her iki liderin görüşmesine eşlik eden güneyden esen rüzgar, Türkiye'nin lehine. Ancak sezon finalinden herkes memnun kalmayabilir
Beklenen görüşme sona erdi. Başbakan Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun özel görüşmesi sonrası yapılan açıklamalarda geçen en somut madde, Uludere teklifi gibi gözüküyor. Loğoğlu'nun açıklamasına göre olumlu bir atmosferde geçmiş görüşme. Ancak Uludere ile ilgili teklif siyasi açıdan sorunlu bir hamle. Şöyle ki, "son zamanlarda artan gerginliği yumuşatmak ve daha sağlıklı bir ortam oluşturmak" için CHP Genel Başkanı'nın, Başbakan'la birlikte Uludere'ye gidebileceklerini teklif etmiş olması, Başbakan ve AKP açısından kabul edilmesi çok zor. Keza kamuoyunun gözünde, Erdoğan'ı Uludere'ye tek başına gidemiyormuş gibi algılatabilir. Ancak Erdoğan'ın bu konuda olumsuz bir yorumda bulunmaması da iyiye işaret.
Gelelim bu görüşmenin zamanlamasına. İki liderin görüşmesi, Kuzey Irak ve Suriye ile ilgili önemli gelişmelerin olduğu bir döneme denk geldi. 1- Türkiye ile Kuzey Irak arasında önemli bir enerji hattı kurulmak üzere. Hatırlayacak olursanız iki gün önce Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Kuzey Irak ile yapılan petrol ve doğalgaz anlaşmalarından kimsenin rahatsız olmaması gerektiğine işaret etmişti. Davutoğlu, bir yerde arz bekleyen petrol varsa bir takım küçük anlaşmazlıkların görmezden gelinerek petrol alınabileceğini dile getirmişti. Dışarıya karşı verilen bu mesajın, içe yansıması da Kılıçdaroğlu - Erdoğan görüşmesi üzerinden okunabilir. Kuzey Irak'ta Türkiye için açılacak yeni sahaların ön uzlaşısı yapılıyor diyebiliriz. Bu resme MHP ve BDP'yi de dahil ederseniz, hükümetin enerji politikaları üzerinden açılacak yeni yatırım alanlarını ekonomik bir uzlaşı aracı olarak kullanması son derece mümkün. 2- Suriye'de Esad'a karşı Rusya'nın tutumunun değişmesi, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'un Suriye'de çözüm için İstanbul'u işaret etmesi, aylardır Türkiye'nin önünü kapatan krizde önemli bir noktaya gelindiğini gösteriyor. Kısa bir zaman içersinde Esad'ın iktidarı bırakması, Türkiye'ye karşı desteklediği PKK için kötü haber demektir. Arkasındaki Şam desteğini yitirmiş PKK, BDP üzerindeki kontrolünü önemli ölçüde kaybeder ve bu da siyasetin ön plana çıkması açısından gayet önemli bir gelişme olur. Bu, en iyi ihtimal senaryosu. Bölgede sükünet ve barış, iç ve dış dinamiklerin aynı anda devreye girmesi ile birlikte çok hızlı bir şekilde sağlanabilir. Davutoğlu'nun, Kuzey Irak ile yapılan petrol ve doğalgaz anlaşmalarından kimsenin rahatsız olmaması gerektiğine işaret etmesinden yola çıkarsak, yukarıda saydığımız süreçten kimler nem kapar, kimler rahatsız olur? Eski dinamikleri kim en rahat şekilde kontrol ediyor ve ondan yarar sağlıyorsa, onlar... Ümidimiz o yöndeki , iktidar ve muhalefet, kısa vadeli siyası kazanımları bir kenara bırakarak, son zamanlarda belli odaklar tarafından rahatça dile getirilen Türkiye'nin aşil topuğunu örtmek için harekete geçme kararı almış olabilir https://www.trakya22.com adresinden 23 Kasım 2024, 05:24 tarihinde yazdırılmıştır. |