TÜRK ŞİİR’İNİN YAŞAYAN ÇINARI

TÜRK ŞİİR’İNİN YAŞAYAN ÇINARI: YAVUZ BULENT BAKİLER’ İ DİNLERKEN!..
TÜRK ŞİİR’İNİN YAŞAYAN ÇINARI  

Trakya Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Düşünce Edebiyat ve Tiyatro Topluluğu Türkan Saylan Sabancı Kültür Merkezi’nde düzenlediği “ Türkçe’ ye Tuzak” isimli konferans, 14.12.2011 saat 14’te Türk şiirinin yaşayan çınarı Yavuz Bülent Bakiler tarafından sunuldu.

Tamamen dolu ve ayakta dinleyicilerinin de olduğu konferans, şiir tadında bir hitabet tarzıyla yaklaşık 3 saat kadar sürdü.

Yavuz Bülent Bakiler, Atatürk’ün şu cümlesi ile sözlerini başladı: “ Milli değerlerimizi nesillerimize kazandırmalıyız.” Ve diğer bir sözü: “ Bir milletin iki ordusu vardır: Asker ordu, kültür ordusu.” Askeriniz, ordunuz ne kadar kahraman, güçlü olursa olsun, ki bizim ordumuz öyledir, kültür ordunuz zayıf olursa savaş meydanlarında kazandığınız zaferlerin tadına varamadan barış masasında kaybedebilirsiniz. Nitekim tarihte hep öyle olmamış mıdır? Savaş meydanlarında kazandığımızı, barış masalarında kaybetmedik mi?

1595 3.üncü Murat dönemi Osmanlı Devlet-i Âliye’ sinin 23 milyon küsur km2’ye hükmettiğini biliyoruz. Bu gün kala kala elimizde 780 bin km2 toprağımız kalmıştır. Yani 30misli toprak kaybımız vardır.

Balkanlardaki tarihimiz 552 yıllıktır.

Doğu ve Batı dünyası bizi bu topraklardan atmak için 1071’den beri uğraşıyor. Biz tarih boyunca Cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 devleti temsil eden yıldızlar kadar değil, tam 117 devlet kurduk. 850 yılında Türklerin Müslüman olmasından sonra…

Dedik ki Doğu ve Batı dünyasında düşmanlarımız vardır. En büyük düşmanlarımızdan biri de Rusya’dır. Rusya kendi teb’asındaki Türk vatandaşlarının alfebesini değiştirmeden önce Türkiye Cumhuriyetine - adı lazım değil – bir profesörünü gönderiyor ve şunu teklif ettiriyor: “ 1000 yıldır kullandığınız Arap Alfabesini terk edip okumak ve yazması daha kolay (!) olan Lâtin Alfabesine geçilmesini öneriyor. Maksadı ise okuma yazma oranımızın çoğalması değil, kendi vatandaşı olan Türklerle Türkiye’mizdeki Türklerin DİL BİRLİĞİNİ ortadan kaldırmak ve dolayısıyla rahatça anlaşabilmelerini, ortak düşüne bilmelerini ve kaynaşa bilmelerini yok etmek yani dil birliğini imha etmek…

Bu tekliften 2 yıl sonra Mustafa Kemal Paşa Dolma Bahçe Sarayında Lâtin Alfabesine bâ’yı terk ediyorduk. Böylece benim oğlumun ve sizlerin oğlunun ecdadı ile bağı kopuyordu. Bir gecede bütün bir millet okuma yazması olmayan bir topluluk haline geliyordu.

İngilizlerin ünlü tiyatro yazarı Şeks pir (okunduğu gibi yazıldı)’in Romeo ve Juliyet isimli eserini bu gün İngiliz vatandaşı olan herkes anlayabilir. 1615 yılında yazılmış olduğu halde. Biz ise atalarımızın mezar taşlarını bile okuyamıyoruz, dedi.

Türkçe’ye Tuzak ‘lardan biri de Öz Türkçecilik akımıdır.

Bunu söyleyince hemen Atatürk’ü önümüze koyuyorlar. Oysa ben Atatürk kadar milliyetçi, milletini, dilini, dinini seven başka bir lider tanımıyorum.

Evet, Atatürk 1932-1934 yılları arasında böyle düşünüyordu ama bu düşüncesi 2 yıl kadar sürdü ve hata yapıldığı anlaşıldı ve terk edildi. Falih Rıfkı Atay’ın “ÇANKAYA” adlı eserinde bunu görürsünüz. Mutlaka okunması gereken bir eserdir ”Çankaya”.

1934’ten sonra şöyle demiştir:

“ Türkçeleşmiş her kelime Türkçedir.”

Atatürk’ün son ve kesin sözü budur.

Sahte Atatürkçüler de bunu böyle bilsin.

Kendisine Prof. Dr. Recep Duymaz tarafından teşekkür plaketi verildi. Yoğun ve devamlı ve ayakta alkışlandı.

1936 Sivas doğumlu olduğunu, 2011’den 1936’ yı çıkarırsanız 18 kalır değil mi? Diye sordu.

Trakya22.com Genel Yayın Koordinatörlerimizden Ali SÜZEN: “ Hayır Efendim! 17 kalır.” Deyince;

“ – Seni kucaklamak istiyorum.” Dedi.

Genel Yayın Koordinatörümüz Ali SÜZEN kendisine “Hasan Sezayi-i Gülşeni” kitapçığını hediye etti.

 

trakya22.com haber merkezi

https://www.trakya22.com adresinden 23 Ekim 2024, 16:26 tarihinde yazdırılmıştır.