Güler: “Yardıma gitmek ne kadar önemliyse, onu şova dönüştürmek de bir o kadar yakışıksız bir yöntemdirGenel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Prof.Dr. Birgül Ayman Güler yazılı bir açıklama yaptı ve Can Yücel’in mezarına saldırı, şova dönüşen yardımlar ile, İP, Ulusal Kanal ve Aydınlık Gazetesi’ne yapılan baskınlara dikkat çekti
Prof. Dr. Güler’in yazılı açıklaması şöyle ; “Somali’de yaşananlara sessiz ve duyarsız kalınamaz. Somali’ye yardım insani bir görevdir. Bu konuda ulusal ve uluslar arası her yardım alkışlanacak yardımdır. Ancak, bu yardımlar şova ve Deniz Feneri soygununda olduğu gibi istismara, haksız zenginleşmeye ve yardıma muhtaç olanların hakkını yemeye, yedirmeye dönüşmemelidir. Biz bu nedenle ülkemizdeki yardımların Kızılay eliyle Somali’ye ulaştırılmasını istiyor, vatandaşlarımızı da Kızılay aracılığıyla yardıma çağırıyoruz. Yardıma gitmek ne kadar önemliyse, o yardımı şova dönüştürmek de o kadar yakışıksız ve ucuz bir yöntemdir.Siyasal iktidar, insana ve vicdanlara ait her şeyde yaptığı gibi, Somali’ye yardımı da şova dönüştürmüştür. Sayın Başbakanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin vakarına gölge düşüren bu tutuma son vermeye çağırıyoruz. Yine vicdana, insanlığa sığmayan bir başka olayda Can Yücel usta’nın mezarının balta ile parçalanmasıdır. Bu alçakça saldırı, “kendini bilmez üç-beş kişinin işidir” denerek kapatılamaz. Ozan mezarını talan etmek, heykelin içine tükürme anlayışıyla başlayan ve İnsanlık Anıtı’na ucube demekle devam eden saldırganlık anlayışının cesaretlendirdiği bir iştir. Ölmüşlerimiz bizim büyük emanetlerimizdir; susmuşlarımızın aklı ve dili de bizleriz. Hükümet, hiçbir durumda kabul edilemez olan bu saldırıyı bir daha yinelenmesine izin vermeyecek biçimde mahkum etmek ve soruşturmakla yükümlüdür. Siyasal iktidarı ahlak ve siyaset ilkeleri gereğince görevini yapmaya çağırıyoruz. CHP olarak dikkat çekmek istediğimiz üçüncü konu, İşçi Partisi, Ulusal Kanal ve Aydınlık Gazetesi’ne yapılan baskınlar ile gözaltılardır. Hükümetin “ileri demokrasi”dediği demokrasi dışı uygulaması gereğince, Başbakan’ın, “kızıma para gönder” diye bir işadamına verdiği talimatı ortaya çıkaran televizyon kanalı ile, gazetenin çalışanları sorguya çekilmekte, cezaevine gönderilmektedir. Siyasal iktidar, basılmamış kitabı suç saydığı gibi, şimdi de “belki vardır” diye yayınlanmamış konuşma bantlarının peşine düşmüştür. Hükümet bu baskınlarla, yürüttüğü politikalara ve hükümetin başına muhalefet eden her kişi ve kurumdan sonra, parlamenter demokratik sistemin vazgeçilmez kurumu olan siyasal partilerin varlığına da kastetme aşamasına gelmiştir. “İleri demokrasi”, bu baskınlarla diktatörlüklerin kaos düzenini bir kulaç daha derinleştirmiştir. Sayın Başbakan’a ve hükümetine, hukukun üstünlüğünü bir yana koyarak, hergün biraz daha fazla diktatörlük mahkemeleri gibi davranan Özel Yetkili Mahkeme savcılarıyla yargıçlarına; Türkiye’nin hukuk devleti ilkesi temelinde kurulduğunu, basın özgürlüğü gereğince basının iş göremez kılınıp sansür edilemeyeceğini bir kez daha hatırlatıyoruz.” https://www.trakya22.com adresinden 22 Kasım 2024, 20:03 tarihinde yazdırılmıştır. |