Eurovision u reddetmiş

MTV Türkiye'nin konuğu olan Şebnem Ferah müzik hayatını anlattı..
Eurovision u reddetmiş Kısa bir süre önce 'Benim Adım Orman' adlı yeni albümünü çıkaran Şebnem Ferah, MTV Exclusive'e konuk oldu. MTV Türkiye sunucusu Alper Etiş'in sorularını cevaplayan sanatçı, Eurovision'a bakış açısı ve müzikal hayatı ile ilgili açıklamalar yaptı.

Kendi şarkılarını yapıyorsun ve senin hikayen, senden çıkıyor bizlerin hayatına giriyor. Kendine sakladığın ve bize söylemediğin şarkıların hikayelerin var mı?
Ohooo... Şöyle; bunlar zaman zaman kendimden yola çıkarak, zaman zaman başkalarından etkilenerek ama kendi eleğimden geçirerek yaptığım parçalar... Benim öncesinde uzun uzun düşünerek, planlayarak, tasarlayarak, projelendirerek yaptığım şeyler değil yani. Bir hissiyat tarafı, sözel tarafı ve bir de melodik tarafı var. Bunları planlamak benim gibi bir müzisyen için hiç kolay değil. Daha doğrusu çok mümkün değil.

Peki nasıl eliyorsunuz onları?
Ben şöyle bir eleme yapıyorum; parçaları belirlerken, albüme girecek mi, girmeyecek mi diye ikiye ayırıyorum. Kendi evimde kaydettiğim sistemde bir gün uyuyup ertesi gün dinlerken bana bir gün önceki kadar heyecanlı, etkileyici geliyorsa, o parçanın üstünde çok fazla düşünmeden, albüme alıyorum. Ama eğer etkilenmiyorsam, o zaman girmiyor, hatta parça gibi bile görmüyorum!

YENİYLE ESKİYİ KIYASLAMAM
Bir karalama, bir eskiz gibi kalıyor...

Geçmişte kalıyor. Belki ileride, geri döndüğüm de oluyor vs... Belki içinde geçen cümle hâlâ benim için değerli oluyor da gerisi değersiz oluyor. Değersiz demeyeyim yakın zamanda kullanmayı düşünmediğim bir materyal haline dönüşebiliyor ama çok içsel bir eleme sistemi var, onu anlatmaya çalışıyorum.
Bu albümdeki şarkılara bakıp diğer eserlerinle kıyaslıyor musun?
Ne yeni albümleri eskileriyle kıyaslarım, ne de yeni şarkıları eskileriyle kıyaslarım. Çünkü sizin kontrolünüz dışında bir şeyler yapmakla ilgili yeteneğiniz olabilir. Fakat büyüyorsunuz, gelişiyorsunuz, değişiyorsunuz etrafınızdaki koşullar değişiyor. İnsan faktörü diye çok değişken kocaman bir faktör oluyor elinizde. Her parçayı kendi koşullarında, her albümü de kendi döneminin koşullarında değerlendirmeyi tercih ediyorum.

Yurtdışı planların var mı? Sen de, "İngilizce albümler yapacağım" diyor musun?
Kim sadece ulusal sınırlar içerisinde kalmak ister ya da kim bu sınırları genişletmek istemez. Ama özelikle benim yaptığım müzik türünde bazı projeler; büyük prodüktörler, şarkı sözü yazarları, müzisyenlerin, bu köşelerin biraraya gelmesiyle proje olarak yapılanabilinir. Ama kendiniz üretiyorsanız, kendiniz söz yazıyorsanız, kendiniz o müziğin arkasında durmakla yükümlü olacaksanız, altında tamamen sizin imzanız olacaksa, sizin de o ülkedeki kültürü, komiklikleri, üzüntüleri, gelenekleri, genel insan hayatını, sosyal hayatı ve ekonomik hayatı birazcık algılamış olmanız gerekiyor. Yani kısacası, orada yaşamak gerekiyor... Yaşımız ilerledikçe birtakım sorumluluklarımız ve kendimize dair birtakım bağlılıklarımız olabiliyor. Ben bu ülkede müzik yapmayı çok seviyorum bunu üstüne basa basa söylüyorum.

Eurovision için yıllardır ismin geçiyor ama senin isteğin ne yönde, bilmiyorum?
İsminiz geçince garip bir şekilde, "Acaba yapmalı mıyım?" diye düşünürken buluyorsunuz kendinizi. Bu konuyla ilgili benim geçmiş yıllarda aldığım bir teklif oldu zaten. Henüz müzikal yolculuğuna profesyonel olarak adım atmamış genç müzisyen arkadaşlarımız da var ve aslında genel olarak o arkadaşlarımızın arasında yapılan bir yarışma bu... Belki de onların yapmasının biraz daha doğru olduğunu düşünüyorum.

ZOR KISMINI GERİDE BIRAKTIK
Bu albümde de aynı ekiple çalışmanın avantajlı olabileceğini tahmin ediyorum ama bizim tahmin etmediğimiz durumlar da ortaya çıkıyor mu stüdyoda? Çünkü yıllardır aynı kişiler, yıllardır aynı ekip...
Birbirinden yetenekli, birbirinden artistik becerileri kuvvetli olan müzisyenlerin birarada olması size çok büyük lüksler sağlar. Artık birbirinizi çok hızlı anlıyorsunuzdur, müzikal olarak da, insan olarak da, birbirinizi çok iyi anlıyorsunuzdur ki, bu ikisi zaten birbiriyle çok bağlantılı. Hızlı çalışabiliyorsunuzdur, hiçbir şeyi kişisel algılamak gibi bir sorun olmaz artık çünkü artık çok iyi dost olmuşsunuzdur ya da çok profesyonelce davranabilir olmuşsunuzdur. Bu işin zor olan kısmını, biz çok uzun yıllar önce geride bıraktık. Elbette bu bir seçimdir, her seçimin birtakım getirileri olur ve birtakım adapte olunması gereken sonuçları olabilir. Karşılıklı saygı, sevgi, nezaket, zaman zaman özveri... Bu, tüm tarafların arzusuyla ve iyi niyetiyle olabilecek bir şey. Ben yıllardır onlarla beraber çalışmaktan çok mutluyum. Çünkü onlar, zaten benim çok sevdiğim bir şeyi çok daha fazla zevk alarak yapmama sebep oluyorlar.

YALNIZ'IN KLİBİ ÖNCEDEN BELLİYDİ
Klibi kim çekti?

'Yalnız' şarkımın klibini Ömer Faruk Sorak yönetmenliğinde yaptık. Bir gün içerisinde çektik. Benim ve grup arkadaşlarımın performanslarının yanı sıra oyuncu ve büyüklerimiz de eşlik etti. Albüm çıkmadan önce Ömer Faruk Sorak'la birkaç kez görüştük. Hangi parçaya video klip yapacağımız çok önceden belliydi.

'Yalnız'ı çıkış şarkısı olarak seçmenizdeki etken neydi?
Stüdyoda parçaları kaydettikten ve miksledikten sonra benim için aralarında aslında herhangi bir fark olmuyor. Önemli olan, albümün geneli hakkında bir fikir vermesi... Benim en önemli kriterim bu. Ekibimin ve benim ortak beğenimiz 'Yalnız'dan yana olunca ona klip yapmaya karar verdik.

BENİMLE ALBÜM ARASINDA ÇOK DERİN BİR BAĞ VAR!
'Benim Adım Orman' çok şey vaat eden bir isim... Yani kelime anlamıyla orman deyince, sakin olabilir, dingin olabilir, fırtınalar olabilir, kargaşa, karmaşa olabilir içinde. Ama genel yargı, bu albümün daha sakin olduğu yönünde. Bir dinginlik söz konusu mu hakikaten?

Ben, uzun beklentiler sonucu bir materyal dinlendiği zaman ilk yargıların zaman zaman eksik kalabileceğine inananlardanım. Bu albümün içinde çok dingin bir-iki tane parça var. Ama buna ek olarak 'Mahalle' gibi, 'Merhaba' gibi dinleyicinin benden duymaya alışkın oldukları tansiyonda parçalar da var. Aslında biraz her türlü şarkıya ev sahipliği yapan bir albüm oldu.

SAĞLAM BASARIM
Bu soruyu sormak için biraz erken ama sen albümü eline aldığında ne hissediyorsun?

Son yaptığım çalışma olduğu için ben ve o albüm arasında hâlâ çok çok derin bir bağ var; uzaktan bakmama engel olacak kadar... Stüdyoda uzun vakitler geçirildiği zaman o parçaların neredeyse organlarına kadar hakim olursunuz. Yani normal kulakla dinleyebilmeniz için azıcık zamana ihtiyaç olur. Ben daha yeni yeni o zamana yetişiyorum. Ama şunu söyleyebilirim ki, benim yıllardır aslında ne yapmaya ve yapmamaya çalıştığım bellidir. Her seferinde de bu yapma gayretinde olduğum şeyin iyisini, güzelini, teknik olarak en sağlıklı koşullarda kaydedilmiş ve en sağlıklı koşullarda işlenmiş halini müzikseverlere ulaştırmaya çalışıyorum. E tabii işin içine yıllarla birlikte giren bir tecrübe ile ayağı yere sağlam basan bir oluşum da giriyor.

https://www.trakya22.com adresinden 23 Kasım 2024, 05:23 tarihinde yazdırılmıştır.