Milli Gazete Yazarı Fatma Tuncer, son günlerde popüler olan Atakan Kayalar’a ilişkin ‘Medya popüler kültüre uygun haller sergileyen çocuklara yer verir ve onları yere göğe sığdıramaz sonra da bir kâğıt parçası gibi buruşturup atar. Şahsen Atakan’ın durumunun da bundan farklı olacağını zannetmiyorum’ görüşünü dile getirdi.
Atakan’ın Rüyası
Son günlerde hepimiz on yaşında bir çocuğun okuduğu kitaplara ve sergilediği şımarık tavırlara kilitlendik. Çocuk büyük adam taklidi yapıyor, felsefeden bahsediyor, ateizmden söz ediyor, filozofların düşüncelerine değiniyor ve bilmiş bir tavırla dudaklarını büküp babası yaşındaki adamlara, “Okuyun, mutlaka okuyun” diye tavsiyede bulunuyor. Çocuk kendisine sorular soran kişi ile konuşurken ukala bir yaklaşım sergiliyor, annesini, “Sen şuraya geç” deyip ittiriyor, ülkesinde kendisinin kıymetinin bilinmediğini söylüyor. Çocuk eğitimini özel bir ortamda özel eğitimciler nazarında sürdürmek istediğini belirtiyor.
Medyanın yerlere göklere sığdıramadığı çocuk, bir şeyler ezberlemiş ezberlemesine ama işin içinde ahlak ve maneviyat olmayınca narsist sinyaller ortaya çıkmaya başlamış. Fakat kimse işin bu tarafıyla ilgili değil, herkes çocuğun deha olabileceğinden, nerede hangi eğitime tabi tutulacağından bahsediyor.
Kabul etmeliyiz ki, ferdi ve toplumsal değerlendirmelerimizi, doğru-yanlış ayırtına göre değil, medyanın işaret ettiği şekle göre yapıyoruz. Mesela medya hiçbir zaman altı yaşında hafız olan ve ilmi eserleri okuyup içselleştiren çocukları gündeme getirmez, medya matematik olimpiyatlarında dereceye giren, bilimsel sahada kayda değer keşifler yapan gençlere hiç yer vermez, sergiledikleri erdemli davranışları ile akranlarına örnek olan yavrularımıza hiç değinmez. O yüzden bu çocuklar hak ettikleri ilgi ve desteğe hiçbir şekilde ulaşamazlar. Medya popüler kültüre uygun haller sergileyen çocuklara yer verir ve onları yere göğe sığdıramaz sonra da bir kâğıt parçası gibi buruşturup atar. Şahsen Atakan’ın durumunun da bundan farklı olacağını zannetmiyorum.
Medya üzerinden aktarılan şişirilmiş ilginin Atakan’a zarar getireceği aşikârdır. Nitekim görmekteyiz ki, oyunların engin dünyasında yer alacak bir çocuk basın toplantısı yapıyor, röportajlar veriyor, tavsiyelerde bulunuyor ve adeta bir erişkinin rolünü oynuyor. Bir çocuğa bu kadar ağır bir yükün yüklenmesi ve onun bu kadar göz önünde tutulması ne kadar doğru?
Ruh hekimleri çocukla ilgili değerlendirmeler yapıyorlar. Kanımca ailenin de bu değerlendirmenin içinde yer alması gerekiyor. Zira Atakan’ın ailesi farkında olmadan kendi yapamadıklarını çocuğun üzerine yükleyerek onu erişkin rolüne zorlamaktalar. Çocuğun şımarık tavırları ise ayrıca ele alınması gerekir. Görmekteyiz ki Atakan’a nerede nasıl davranması gerektiği noktasında hiçbir eğitim verilmemiş, çocuk sosyalize olamamış, çocuk narsizme aday bir birey olarak yetiştirilmiş. Çocuk kendini uç bir noktada görüyor, herkesten daha farklı ve özel olduğuna inanıyor. Ailenin çocukla ilgili tavrı ise bunu destekler mahiyettedir. Narsist yapılanmaya doğru giden bu durum, gelecekte büyük sorunlara neden olacaktır. O nedenle medya çocuğun üzerinden elini çekmeli ve çocuk çocukluğunu yaşamalıdır