Yunan adaleti: Hristo olunca beraat, Mehmet olunca ceza

İskeçe Milletvekili Hüseyin Zeybek’in İskeçe’de yayın yapan Mahitis gazetesi sahibi Panos Papadopulos aleyhine açtığı dava Savcının; "yalan haber" suçlaması nedeniyle cezalandırılması talebine rağmen beraatla sonuçlandı. Yalan habere beraat kararı verilmesi herkesi şoke etti. Azınlık basınına en ufak bir iddiada astronomik cezaları reva gören yargı sisteminin söz konusu duruşmada yalan habere beraat kararı vermesi pes dedirtti.
Yunan adaleti: Hristo olunca beraat, Mehmet olunca ceza

milletgazetesi.gr

Askerlik görevini yaptığı sırada hayatını kaybeden Gökçepınarlı Ahmet Katunlu’nun köyündeki cenaze töreninde yaşandığı iddia edilen olaylarda milletvekili Zeybek ve beraberindekilerin “tabut üzerindeki Yunanistan bayrağını alıp attığı ve orduyu cenazeden uzaklaştırdığı”nı iddia eden haberler üzerine, Zeybek’in Papadopulos aleyhine açtığı dava üç duruşma sonucunda tamamlandı.

Savcının, Mahitis gazetesi sahibi Panos Papadopulos’un bayrakla ilgili haberlerinin yalan olduğunun anlaşıldığını söyleyip “iftira” suçlamasından ceza almamasını ancak “yalan haber” suçlamasından ceza almasını talep etmesine rağmen, mahkeme Panos Papadopulos’un beraatine karar verdi. Azınlık basını söz konusu olduğunda hapis cezalarını vermekte oldukça cömert davranan Yunanistan mahkemeleri, davalı Yunanlı bir gazeteci olunca, savcının "yalan haber" suçlamasını kabul etmesine rağmen hakimin beraat kararı vermesi duruşmayı izleyenleri şoke ettiği gibi akıllarda soru işretlerine neden oldu.

SAVCI PAPADOPULOSUN YALAN HABER SUÇLAMASINDAN CEZA ALMALISINI TALEP ETTİ

Davanın son duruşması 27 Kasım Çarşamba günü İskeçe adliyesinde yapıldı. Sabah saatlerinde başlayan duruşmada savcı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin “yalan haber” suçlamasının “ifade özgürlüğü”nü kısıtlayan bir özelliğinin olduğunu öngören tavsiye kararını hatırlattı. Savcı mütalaasında, şahitlerin ifadeleri ve mahkemeye sunulan belgelerden Mahitis gazetesi sahibi Panos Papadopulos’un haberinde iddia ettiği gibi bayrakla ilgili olayların yaşanmadığının anlaşıldığını vurguladı. Savcı, Papadopulos’a “iftira” suçlamasının isnat edilmemesini, ancak “yalan haber” suçlamasından ceza almasını istedi. Savcı ayrıca Papadopulos’un çok kısa bir sürede haberi yayınladığını ve çok ciddi iddialara yer vermesine rağmen, milletvekili Zeybek’in görüşünü almadığına vurgu yaptı.

AVUKAT GUNARİS: “HABER TAMAMEN YALANLARLA DOLUDUR"

Hüseyin Zeybek’in avukatı Kostas Gunaris, Mahitis gazetesi sahibi Papadopulos’un haberinin tamamen yalan ve kışkırtıcı olduğunu belirterek, bunun açıkça ispatlandığını söyledi. Gunaris, Yunan bayrağına en ufak bir saygısızlık yapılmadığının cenazeye katılan askeri yetkililer tarafından da net bir şekilde yazılı olarak beyan edildiğini hatırlatarak, Papadopulos’un “iftira” ve “yalan haber” suçlamalarından ceza almasını talep etti.

Son olarak konuşan Panos Papadopulos’un avukatı Liça Mihailidu ise gazete haberinde dile getirilen olayların yaşandığını iddia ederek, “Mahkemenin bu olayların yaşandığına dair şüphesi olmamalıdır” diye konuştu. Papadopos’un çeşitli kaynaklardan elde ettiği bilgiler ışığında haberi yazdığını ile süren Mihailidu, Mahitis gazetesi sahibinin beraatini istedi.

Mahkeme başkanı mütalaaları dinledikten sonra duruşmaya bir süre ara verdi. Aradan sonra mahkeme kararı açıklandı. Mahkeme başkanı, İskeçe milletvekili Hüseyin Zeybek ve beraberindekilerin cenaze töreninde Yunanistan bayrağını tabutun üzerinden alıp attığını, ordu mensuplarını törenden kovduklarını yazan Panos Papadopulos’un beraatine karar verdi.

Karar, başta davayı açan milletvekili Hüseyin Zeybek, avukatı Kostas Gunaris ve davayı takip eden Türk azınlık mensuplarında büyük şaşkınlık yarattı.

Taraflar daha sonra mahkemeden olaysız bir şekilde ayrıldı.

HÜSEYİN ZEYBEK: “BU KARAR APAÇIK BİR ÇİFTE STANDART”

Mahkeme kararını değerlendiren İskeçe Milletvekili Hüseyin Zeybek, söz konusu kararın kendisi, davayı takip edenler ve çalışma arkadaşları üzerinde şok etkisi yaptığını söyledi. İfade özgürlüğü söz konusu olduğunda Mahitis gazetesine gösterilen aşırı hoşgörünün azınlık gazetelerimizden Gündem ile Millet gazetelerine gösterilmediğini vurgulayan milletvekili Zeybek, "Bunun ne yazık ki çifte standart olduğunu apaçık görüyoruz" dedi.

“Mahkemenin kararı çok büyük bir hayal kırıklığı yarattı” diye konuşan milletvekili Zeybek şunları söyledi:

“Gökçepınar köyünde bir gencimizi kaybetmiştik. Tabii ki vatani hizmetini yapan bu gencimizi ebediyete uğurlamak adına köye gittik ve cenazeye katıldık. Ancak birileri bu cenaze töreninde adeta olay yaratmak istedi. Cenazenin nasıl olacağına, nasıl bir tören yapılacağına dair ayrıntılar aile ile askeri yetkililer arasında anlaşılmış. Sonuçta cenaze töreni askeri tören birliğinin katılımıyla, bayrağın en önde yer almasıyla, tören subayının yer almasıyla, gönderilen çelenklerin askerler tarafından taşınmasıyla, mezarlıkta kaybettiğimiz gencimiz için askerler tarafından havaya ateş edilmesiyle ve törende yer alan bayrağın gencin babasına teslim edilmesiyle normal bir şekilde tamamlandı. Bu anlamda bir sorun yaşanmadı. Ve cenaze töreninden çok az bir süre sonra Mahitis gazetesi öyle bir haber yayınladı ki en başta beni ve tüm azınlığımızı ve önde gelenleri itham altında bıraktı. Bizim bayrağı tabutun üzerinden alıp attığımızı, orduyu cenazeden kovduğumuzu ve olay yarattığımızı iddia etti. Haber ‘Gökçepınar’da Türk darbesi’ başlığıyla duyuruldu. İnsanın okuduğu zaman tepki göstermemesi imkansız bir haberdi. Bizi, yani azınlık toplumunu bayrak düşmanı, bu ülkeye düşman bir topluluk olarak göstermeye dönük provokatif ve yalanlarla dolu bir haber. Bu haber kısa bir sürede yayıldı ve Yunanistan genelinde bir çok gazete ve web sitesinde yayınlandı. Ben de bu gazete sahibine dava açtım. İki kez davayı ertelediler. Dava bu kez görüşüldü. Tam üç duruşma yapıldı. Çarşamba günü de sonuç açıklandı. Savcı mütalaasında Papadopulos tarafından yayınlanan haberin yalan olduğunun anlaşıldığını dile getirdi. Ve Papadopulos’un ‘yalan haber’den suçlu bulunmasını istedi. Buna rağmen hakim Papadopulos’a beraat kararı verdi. Gerçekten çok şaşkınız. Adaletin zarar gördüğüne inanıyorum. Kışkırtıcı, iftira ve yalanlarla dolu, üstelik bizleri ülke genelinde hedef haline getiren bir haber – yorum cezasız bırakıldı.”

Hukuktan doğan haklarını sonuna kadar kullanmakta kararlı olduğunu vurgulayan milletvekili Hüseyin Zeybek, “Bizler adaletin verdiği kararlara saygılıyız. Ancak bu kararların da inandırıcı olması gerekiyor. Sonuna kadar da hukuktan doğan haklarımızı kullanacağız. Biz haklı olduğumuza inanıyoruz, çünkü yaşanan olayları biliyoruz. Haklı olduğumuzu biliyoruz. Buna inanıyoruz. Cenazede 2 binin üzerinde insan vardı. Herkes yaşananları gördü. Zaten mahkemede şahitlik yapanlar da her şeyi anlattı. Ordu mensupları vardı cenazede. En ufak bir şey olsaydı, en ufak bir yanlış durum olsaydı ordu mensupları bunu hem görecekti, hem de dile getireceklerdi. Şu anda mahkeme kararından dolayı biz gerçek anlamda şoktayız. Büyük bir hayal kırıklığı yaşıyoruz. Yalan habere karşı çok farklı bir muamele olmalıydı. Dediğim gibi hukuktan doğan haklarımızı kullanacağız. İstinaf savcısına itiraz etme hakkımız olduğunu öğrendim. Biz bu hakkımızı da kullanacağız. Son olarak şunu söylemek isterim ki; ifade özgürlüğü söz konusu ise bugün Mahitis gazetesine gösterilen aşırı hoşgörü neden azınlık gazetelerimizden Gündem ile Millet gazetelerine gösterilmedi? Bunun ne yazık ki çifte standart olduğunu apaçık görüyoruz. Maalesef, bizleri olmayan ve yaşanmayan olaylarla itham eden bir habere karşı açtığımız davada büyük bir hayal kırıklığı yaşadık.” diye konuştu.

MAHKEME SÜRECİ

Aslen Gökçepınar köyünden olan ve 2016 yılında askerlik görevini yaptığı sırada hayatını kaybeden Ahmet Katunlu’nun cenaze töreninde yaşandığı iddia edilen olaylarla ilgili olarak yaptığı haber üzerine milletvekili Hüseyin Zeybek, Mahitis Gazetesi sahibi Panos Papadopulos hakkında dava açmıştı. Papadopulos, davayı iki kez erteletti. Zeybek tarafından açılan davanın ilk duruşması 15 Kasım 2019 Cuma günü görüşülmüş ve davacı Hüseyin Zeybek, sanık Panos Papadopulos ve bazı tanıkların dinlendiği dava, 25 Kasım Pazartesi gününe ertelenmişti.

Davanın ikinci duruşması ise 25 Kasım Pazartesi sabahı İskeçe adliyesinde görüşüldü. Davanın ikinci duruşmasında başta hayatını kaybeden Ahmet Katunlu’nun anne ve babası olmak üzere, dönemin İskeçe Siriza milletvekili Grigoris Stoyannidis, Mustafçova Belediye Başkanı Cemil Kabza ile bazı köy sakinleri tanık olarak dinlendi. Panos Papadopulos’un lehine ise Yunanistan Pomaklar Federasyonu Başkanı Ahmet İmam tanıklık yaptı.

Sabah başlayan duruşma öğleden sonra 16:00’da sona erdi. Uzun süren duruşmanın ardından kararın açıklanması için dava, 27 Kasım Çarşamba sabah 10:00’a ertelendi. İskeçe adliyesindeki duruşmayı eski Atina Eyalet Başkanı Rena Duru ve SİRİZA Partisi İskeçe İl Örgütü yöneticilerinin yanı sıra İskeçeli bazı soydaşlar, din adamları, İskeçe Türk Birliği Başkanı Ozan Ahmetoğlu, İskeçe Müftülüğü’nü temsilen Mustafa Trampa ile Secdat Küçük ve İskeçeli Türk avukatlar izledi.

OLAYLAR NASIL GELİŞMİŞTİ

Hatırlanacağı üzere Gökçepınar köyünden Ahmet Katunlu, askerlik görevini yaptığı sırada 12 Temmuz 2016 tarihinde asker arkadaşlarıyla birlikte gittiği Kavala - Keramoti plajında girdiği denizde boğularak hayatını kaybetmişti. Talihsiz gencin cenaze töreni ise 14 Temmuz Perşembe günü köyü Gökçepınar’da gerçekleşmişti. Ahmet Katunlu’nun cenaze törenine 4. Kolordu Komutanı Korgeneral İosif Mavrakis başta olmak üzere çok sayıda askeri yetkili katılmıştı. Ahmet Katunlu’nun evinde yapılan dini törenin ardından cenazede hazır bulunan üst düzey askeri bir yetkili bir konuşma yaparak ailesine başsağlığı dileklerinde bulunmuştu. Dini tören sonrası Ahmet Katunlu’nun cenazesi askerler ve halk tarafından taşınmıştı. Cenazenin önünde ise askeri tören kıtası ve Yunanistan bayrağını taşıyan diğer askerler yer almıştı. Kılınan cenaze namazının ardından cenaze yine asker arkadaşlarının omuzlarında kabristana götürülmüştü. Kabristanda, Ahmet Katunlu için askeri birlik tarafından havaya üç el ateş edilmiş, üst düzey askeri yetkililer de Gökçepınar mezarlığına girerek dini töreni yakından takip etmişlerdi. Törende yer alan bayrak ise bir subay tarafından Ahmet Katunlu’nun babasına takdim edilmişti.

Mahitis gazetesi sahibi Panos Papadopulos cenaze töreninden bir kaç saat sonra yayımladığı haberde, İskeçe Milletvekili Hüseyin Zeybek, İskeçe Müftüsü Ahmet Mete, dönemin Mustafçova Belediye Başkanı Cemil Kabza, yine dönemin İskeçe Türk Birliği Başkanı Ahmet Kurt ile DEB Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ozan Ahmetoğlu’nun organize bir şekilde Ahmet Katunlu’nun evine giderek tabut üzerindeki Yunanistan bayrağını zorla çıkardıklarını ve ordu mensuplarının cenaze törenini terk etmesini istediklerini iddia eden bir haber yayınlamıştı.

Bu haber üzerine Papadopulos’a dava açan milletvekili Hüseyin Zeybek söz konusu gazetecinin yalan haber yaparak hakaret ve karalama politikası yürüttüğünü belirtmişti.

ADALETTE ÇİFTE STANDART OLUR MU? 

Söz konusu Türk Azınlık karşıtı Yunan basını olunca oldukça hoşgörülü davranan mahkemeler, sıra yine özellikle Türk Azınlık karşıtları tarafından Türk Azınlık basınına açılan davalarda daha önce benzeri görülmemiş astronomik tazminat ve yüksek hapis cezalarını vermekte tereddüt dahi etmemektedir. Bunun göstergesi de, halen Millet aleyhine kolayca açılan sayısız dava ve verilen ağır cezalardır. Papadopulos'un yargılandığı bu davada savcının yalan haber suçlamasıyla cezalandırılmasını talep etmesine rağmen hakimin beraat kararı vermesi, Türk gazetecilerin yargılandıkları davalar göz önünde bulundurulduğunda "Adalette böyle çifte standart olur mu?" sorusunu gündeme getirdi.

Hatırlanacağı üzere okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirildiği dönemde, Şahin Türk Azınlık İlkokulunda yaşanan kayıt problemi sebebiyle meydana gelen protesto olaylarından sonra gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Cengiz Ömer haksız bir şekilde hapse çarptırılmıştı. Söz konusu olayları değerlendirdiği ve Batı Trakya Türklerinin bu konuda çift dilli azınlık anaokulu talebinde ısrar etmesi gerektiğini dile getirdiği yazısında, hakkında suç duyurusunda bulunulmuş, yargılandığı davada yazdığı yazı olaylardan sonra olmasına rağmen bu yazının olayların müsebbibi olduğu iddiasında bulunulmuştu. Ancak hakkındaki iddialar mahkemede ispat olunmamasına rağmen, savcı Cengiz Ömer'in bu yazıyı kötü niyetle yazdığına kanaat getirdiğini belirterek cezalandırılmasını talep etmiş ve savcının "Bu yazıyı kötü niyetle yazdığına inanıyorum" şeklindeki kanaatiyle Cengiz Ömer hapis cezasına çarptırılmıştı.

TÜRK KARŞITI YORGO MEHMETE KARŞI OLUNCA HER ZAMAN HAKLIDIR

Hukukun sabit ve somut deliller ile hüküm verme ilkesiyle bağdaşmayan bir şekilde Türk Azınlık mensubu gazetecilere ceza yağdırılan mahkemelerde kanaat ve zanna dayanan zorlama yorumlarla siyasi ve yanlı bir tutum sergilendiği, suçu sabit olan Türk Azınlık karşıtı Yunan gazetecilerin aklanmasıyla anlaşılmaktadır.

Batı Trakya’da özellikle Türk Azınlık meselelerini ilgilendiren konularda -devlet politikası gereği- olaylar kesinlikle Türk Azınlık aleyhine geliştiği zaten bilinen bir gerçektir. Yunanistan’ın 90’lı yıllardan önce azınlık insanına ayrımcılık yaptığı Yunan siyasilerinin bir itirafıdır. Başbakan Miçotakis’in her fırsatta gururla söylediği, “Batı Trakya’da kanun ve devlet önünde eşit haklar politikasını biz getirdik”  ifadesi devletin yakın tarihe kadar ayrımcılık yaptığının bir delilidir. Ancak Türk Azınlığın karşı karşıya kaldığı haksızlıklar bu ayrımcılığın bitmediğinin açık göstergesidir. Azınlığın milli kimliğinin inkarı, eğitim, din ve vakıf idaresi alanında haklarının ihlali, kamuda ayrımcılık halen devam etmektedir. Bu yargı alanında da böyledir. Devletin politikasına hizmet edenler haksız da olsa haklı, Türk Azınlık karşıtları ise kesin haklı bulunuyor. Yani Türk Azınlık karşıtı bir gezeteci Azınlığı karalayan yalan haber yaptığında herhalükarda haklıdır. Ama bu yalan haberler karşısında hakkını arayan Türk Azınlık insanı her zaman suçludur. Bu adalet anlayışına göre; Yorgo Mehmet’e karşı olunca haksız da olsa haklıdır. Mehmet ise haklı da olsa Mehmet olduğu için suçludur. Yani Mehmet’in en büyük suçu Türk olmaktır. Daha doğrusu Türk Azınlık Haklarını savunan bir Mehmet olmaktır. 

Cengiz Ömer’in 5 ay hapisle cezalandırıldığı Azınlık Anaokulları davasının bir üst mahkemeye götürülmesi de yine mahkemenin davayı takip eden avukatın oyuna getirmesiyle engellenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gidildiğinde Azınlık insanının kesin haklı bulunacağı tahmin edilen davalarda devlet mekanizması kendine göre tedbirlerle (ayak oyunlarıyla) azınlık insanının hakkını aramasına ve bu haksızlığı dünyaya duyurmasına engel olmaktadır. Bu da bizim gazete olarak tecrübe ettiğimiz bir olaydır. Bakalım bu memlekette Türk Azınlık olarak haklarımızı savunmaya devam ettikçe, haksızlıklar karşısında dik durdukça Türk Azınlık insanının başına daha neler gelecek.

 

https://www.trakya22.com adresinden 22 Kasım 2024, 18:54 tarihinde yazdırılmıştır.