Türkiye ile Libya arasında tarihi anlaşma: Doğu Akdeniz'deki Yunan işgaline son verecek

Dolmabahçe Sarayı dün Doğu Akdeniz'deki gelişmeler için tarihi bir anlaşmaya ev sahipliği yaptı. Türkiye ve Libya 'deniz yetki alanlarını' belirleyen anlaşmayı resmen imzaladı. Yeni Şafak, herkesin merak ettiği "Mutabakat Doğu Akdeniz'deki gelişmeleri nasıl etkileyecek? Türkiye anlaşmayla neler kazanmış oldu?" sorusunun yanıtlarını aradı. Gazeteci Mehmet Kancı, bu mutabakatın Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ın 15 yıldır devam eden uluslararası hukuka aykırı girişimlerine kaçınılmaz olarak son vereceğinin altını çizerek, "Türkiye'nin Marmaris-Fethiye-Kaş kıyı hattı ile Libya'nın Derne-Tobruk ve Bordiya kıyı hattı komşu olmuştur. Bu hattı birbirine bağlayan en batıdaki çizgi Girit Adası'na bir kaç deniz mili mesafeden geçmektedir. Türkiye Doğu Akdeniz'deki çıkarlarını tehdit eden gelişmeleri bundan böyle Girit Adası açıklarından itibaren karşılama hakkına sahip olacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye ile Libya arasında tarihi anlaşma: Doğu Akdeniz'deki Yunan işgaline son verecek

Turiye'nin kuzeydoğusundaki terör yapılanmasına büyük darbe vuran Türkiye, Doğu Akdeniz'de tarihi bir adımı attı.


Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez Al Sarraj dün Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası imzaladı.

 

 

Gelişmeleri yenisafak.com'a değerlendiren Gazeteci Mehmet Kancı, Türkiye ile Libya'nın deniz yetki alanlarını belirleyen bu anlaşmanın Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin Münhasır Ekonomik Bölgesi'nin batı sınırının belirlenmesi açısından büyük önem taşıdığını belirterek, "Türkiye'nin Marmaris-Fethiye-Kaş kıyı hattı ile Libya'nın Derne-Tobruk ve Bordiya kıyı hattı komşu olmuştur. Bu hattı birbirine bağlayan en batıdaki çizgi Girit Adası'na bir kaç deniz mili mesafeden geçmektedir. Yani Türkiye Doğu Akdeniz'deki çıkarlarını tehdit eden gelişmeleri bundan böyle Girit Adası açıklarından itibaren karşılama hakkına sahip olacaktır. Kıbrıs Türkünün ve Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon yatakları üzerindeki haklarını görmezden gelerek Kıbrıs Adası açıklarına gelmeye kalkan sondaj ve araştırma gemileri için çizilen sınır çizgisidir aynı zamanda bu" değerlendirmesinde bulundu.

ANLAŞMA BİRÇOK AÇIDAN STRATEJİK

Libya ile Türkiye arasındaki anlaşmanın sadece enerji açısından önemli olmadığının altını çizen Kancı, "Akdeniz'in su altı zenginliği, gıda güvenliği meselelerinde de Türkiye artık daha fazla söz hakkına sahip olacaktır. Hatırlanacağı gibi 26 Haziran 2019 tarihinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Atlantik Ton Balıklarının Korunması Uluslararası Komisyonu (ICCAT) Denetimleri kapsamında orkinos balık türlerinin korunmasına yönelik olarak Doğu Akdeniz'deki yetki alanımızda denetimler yapmıştır. İşte bu denetim alanı da artık Girit Adası açıklarına ulaşmıştır. Görüldüğü gibi mesele Türkiye'nin gıda güveliği ve Akdeniz'deki sualtı yaşamının korunması açısından da önem içermektedir" ifadelerine yer verdi.

Türkiye'yi 41 bin kilometreye hapsetmek istediler

"Türkiye ve Libya arasında imzalanan 'Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası' neden önemli?" sorusuna yanıt veren Kancı şu ifadelere yer verdi:


"Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan, 2003 yılından itibaren Avrupa Birliği'nin de desteğini alarak Türkiye'yi Doğu Akdeniz'de 41 bin kilometrekarelik bir deniz alanına hapsetmek için sistematik bir çalışma yürütüyordu. Zaman içerisinde, bölgedeki jeopolitik gelişmelere bağlı olarak Türkiye ile çıkarları çatışan Mısır ve İsrail de bu ikiliye katıldı. Türkiye'nin karşısında oluşan bu ittifakın temel amacı bir yandan Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon yataklarından Türkiye ve Kıbrıs Türkünün pay almasını engellemek, bir yandan da Türkiye'nin Kıbrıs Adası ile bağlantısını tamamen keserek jeostratejik ve ekonomik düzeyde Türkiye'nin çıkarlarına zarar vermekti. Uluslararası Adalet Divanı'nın geçmişte aldığı, özellikle hakkaniyet prensibini çiğneyen bu yaklaşıma karşı Türkiye, Libya ile deniz sınırı olduğu gerçeğini mücadele sahasına sürdü. Yunanistan kısa süre önce İyon Denizi ve Girit çevresindeki tek taraflı düzenlemeleri ile Libya'nın deniz alanlarını da gasp etmişti. Ankara ile Trablus arasında tesis edilen bu anlaşma ile hem Yunanistan hem de GKRY'nin 15 yıldır devam eden uluslararası hukuka aykırı girişimleri kaçınılmaz olarak son bulacak."

HAFTER'İN SALDIRILARI AKDENİZ'DEKİ MÜCADELENİN BİR PARÇASIYDI

Libya'da darbeci Hafter güçlerinin saldırısının Doğu Akdeniz'deki gelişmelerden bağımsız olmadığını belirten Kancı, şu değerlendirmelerde bulundu:


"Libya'da uluslararası toplum tarafından tanınan ve meşru kabul edilen Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne yönelik saldırılar düzenleyen General Hafter güçlerinin, Yunanistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından neden desteklenmekte olduğunu bu anlaşmadan daha iyi açıklayacak bir örnek herhalde olamaz. Hafter'e bağlı güçlerin, Trablus'u ele geçirmek için başlattıkları son teşebbüs aynı zamanda Akdeniz'deki hakimiyet mücadelesinin bir parçasıydı. Öncelikle, Türkiye, Birleşmiş Milletler tarafından meşru kabul edilen Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin yanında oldu ve Libya'da bugün yaşanmakta olan kaosun kaynağını oluşturan Hafter güçleri püskürtüldü. Şimdi hem Libya hem de Akdeniz'de barışı tesis edecek adımlar sırada. Libya ve Türkiye arasında imzalanan anlaşma Yunanistan-GKRY-Mısır-İsrail dörtlüsünün amaçlarına ulaşamayacağını ortaya koyduğu için belki bundan sonra General Hafter'e verdikleri desteği keserek uzlaşmayı hedefleyen daha rasyonel politikalara yönelme yolunu tercih edebilirler"


https://www.trakya22.com adresinden 23 Kasım 2024, 06:05 tarihinde yazdırılmıştır.