Mavi Marmara Gemisi'nde yer alan insan hakları savunucusu Mehmet Arif Koçer Türkiye'ye manevi tazminat davası açtı. Mavi Marmara Gazisi İsrail ile Anlaşma Onur Kırıcı dedi.
Mavi Marmara Gemisi'nde yer alan insan hakları savunucusu Mehmet Arif Koçer, manevi tazminat davası açtı. Koçer, “Uzunca bir süre Türkiye'nin Gazze'ye yönelik ambargonun kaldırılması için adım atmasını bekledik. Bu adım gelmeyince ve İsrail ile yapılan anlaşma ambargoyu kaldırmayınca dava açma gereği duyduk" dedi.
AKP hükümetinin İsrail Devleti ile imzaladığı anlaşmaya rağmen Mavi Marmara Gemisi'nde bulunanların adalet arayışı devam ediyor. 8 yıl önce İsrail'in, Gazze'ye yönelik uyguladığı ablukaya karşı insani yardım götürmek için yola çıkan gemide bulunan dönemin Mazlum Der GYK üyesi Mehmet Arif Koçer de dava açtı.
İsrail askerlerinin uluslararası sularda yaptığı müdahalede yara almadan kurtulan Mehmet Arif Koçer, müdahalenin ardından 3 günlük gözaltı sürecinde insani olmayan koşullara tutuldu. İmzalanan anlaşmadan dolayı hukuki olarak İsrail Devleti'nin sorumluluğu ortadan kaldırıldığı için Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı dava açmak zorunda kalan Koçer manevi tazminat talebinde bulundu.
Koçer ile dava açma gerekçeleri ve Türkiye'nin İsrail politikalarını üzerine konuştuk. Gemide bulunma nedenlerini hatırlatan Koçer “Gazzeliler, temel insani ihtiyaçlarına ulaşamayan bir durumdalardı. Bu ambargoyu kırmanın yolunun tüm dünyadan vicdanlı, erdemli insanların gideceği bir gemiyi ulaştırma kanaati bizlerde oluştu. Gemide Mazlum Der'den 15 kişi vardı. Temel amacımız İsrail'in ablukasını yıkmak ve Gazze'ye temel insani yardım götürebilmekti. İsrail askerleri ile çarpışma, fiili mücadele değildi ancak baskınla engellendik. O baskında yaklaşık 10 arkadaşımız öldürüldü. 50-60 kişi ise açılan ateş sonucunda yaralandı, kalıcı sakatlığı olan dostlarımız oldu. Benim bir yaralanma durumum olmadı ama ciddi bir manevi travma yaşadım, gemideki bütün insanlar gibi" dedi.
‘ANLAŞMA AMBARGOYU KALDIRMADI’
Uzunca bir süre Türkiye'nin Gazze'ye yönelik ambargonun kaldırılması için adım atmasını beklediklerini ifade eden Koçer şunları söyledi: “Biz İsrail'le yapılan anlaşmanın Gazze ambargosunu kaldırmadığını düşünüyoruz. Ufak tefek yardım gitse de temel de ambargo devam ediyor. Filistin halkı ciddi bir mağduriyet içinde. Türkiye İsrail'le, o gün gemide bulunanlara danışmadan, rızasını almadan bir anlaşma yaptı, ona dayalı olarak devam eden İsrailli üst düzey yetkililerle ilgili açmış olduğumuz davamız düştü. Biz bir sonuç alabiliriz, bize bu mağduriyeti yaşatanlar ceza alabilir, en azından 10 ölen arkadaşımızın ve yaralı arkadaşlarımızın ödediği bedel Gazze ambargosunun kalkması ile sonuçlanır diye bekliyorduk fakat bunlar olmadı. Olamayacağı kanaati oluşunca biz de bize yönelik mağduriyetin bedelini muhatap olan ödesin diye dava açtık. Davamız devam ediyor. Kabul edileceğini düşünüyoruz. Daha önce kazanılmış emsal davalar da bulunuyor"
‘FİLİSTİN'LE İLGİLİ KALICI POLİTİKALAR OLMALI’
Türkiye hükümetinin Filistin konusunda ciddi ve kalıcı bir politikası olmadığını da belirten Koçer “Bir kriz çıktığında hamaset içerikli bazı beyanatlar veriliyor daha sonra fiilen yapılabilecek şeyler devlet boyutunda yapılmadan mesela olduğu yerde kalıyor. Mavi Marmara Gemisi'ne baskın yapıldıktan sonra Türkiye bütün anlaşmaları askıya alabilirdi, almalıydı, biz bunu talep ettik. Bu yapılsaydı ciddi bir etkisi olurdu. Uzun vadeli, Filistin'deki insanların da hukukunu olumlu yönde etkileyecek bir stratejisi olması lazım Türkiye Devleti'nin. Bunun olmadığını düşünüyorum açıkçası. Bunun da bir sonuç vermeyeceğinin kanaatindeyim. Uzun vadeli bir politika adım adım uygulanmalı. Gazze'ye bombalar yağdığında 3-5 nutuk atıp miting yapıp, sonra kamuoyunda bu konu unutulduğu zaman olayı olduğu gibi bırakmak ciddi bir strateji ve politika değildir” dedi.
Mavi Marmara Gazisi: İsrail ile Anlaşma Onur Kırıcı
Anlaşmanın içeriğine değinen Koçer şunları söyledi: “Türkiye Devletini bu kadar sorumluluk altına sokan bir anlaşma neden yapıldı ben halen anlayabilmiş değilim. Bu anlaşma metninde geçen İbranice 'ex gratia' lütuf, ihsan anlamına gelmiyor. İsrail Devleti suçunu kabul etmiyor, bir lutüf olarak bu parayı veriyor. Bunu da onur kırıcı olarak görüyorum. Hem uluslararası sularda insanların üstüne ateş edeceksiniz, öldüreceksiniz veya ölüm korkusu yaşatacaksınız, 20 saat aç susuz bırakacaksınız, ters kelepçe yapıp saatlerce bekleteceksiniz, ardından da lütuf olarak bu paraya verecekseniz. Onların parası bize lazım değil. Biz dava açarak İsrail'i mahkum etseydik, dünya çapından İsrail'in saldırganlığı tescil edilmiş olsaydı bu paradan çok daha önemli bir şeydi. Umarım Gazze ambargosu kalkar , Gazze'ye ambargo sürdüğü sürece bizim bu yaşadığımız acıların bir sonuca ulaşmadığını düşünüyorum. Bir gün mutlaka Gazze ambargosu kalkacaktır, zulüm devam etmeyecektir”