Arkadaşlarıyla açıklama yapan avukata dayak AİHM'lik oldu. Polisin savunma CD'sinden tüm avukatları itip kakma çıktı
Eski Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şube Başkanı Murat Çelik, 2000 yılında 39 avukatla yaptıkları basın açıklaması sonrası dövüldüğü ve yüzüne gaz sıkılıp bayıltıldığı iddiasını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdı. “Biz Murat Çelik’i dövmedik” diye savunma yapan hükümet, polisin çektiği görüntüleri yolladı. Fakat polisin CD’sinden ‘Milenyum Türkiyesi’nin şu manzarası çıktı: Yüzlerce çevik kuvvet polisi 39 avukatı çembere alıp açıklama yaptırmıyor, kenetlenen avukatlar tek tek tartaklanarak gözaltına alınıyor, arbede otobüste sürüyor.
Türkiye gündemi, 2000 yılında F Tipi cezaevleriyle meşguldü. Daha sonra ‘Hayata Dönüş’ adı verilecek operasyondan aylar önce Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukatlar protesto amacıyla 16 Eylül 2000’de Beyoğlu’ndaki İstiklal Caddesi’nde toplandı. Aralarında kadınların da olduğu 39 avukattılar. İstanbul Şube Başkanı Murat Çelik öncülüğünde bildiri okumaya hazırlandıkları sırada, çevrelerinde yüzlerce polis vardı. Polis, dağılmalarını istiyor, avukatlar ısrar ediyordu. Çok geçmeden müdahale edildi. Aralarında Murat Çelik, eşi Several Çelik, Mehmet Ali Kırdök, Behiç Aşçı ve Gülizar Tuncer’in de olduğu tanınmış avukatlar tek tek tartaklanarak gözaltına alındı.
Daha sonra beş avukat; Murat Çelik, Cahit Özdemir, Gülizar Tuncer, Behiç Aşçı ve İbrahim Ergül darp gördüklerine ilişkin bir rapor aldı. Rapora göre Çelik’in gözünde morartı, boynunda kızarıklık, gözde ve boğazda yanma vardı. Beş gün iş göremeyecekti. Çelik, 18 Eylül’de Beyoğlu Savcılığı’nda şikâyetçi oldu. İddiaları şöyleydi:
“Tekme ve yumrukla dövüldük. Ayrıca ‘Şerefsizler, o... çocukları, sizi yaşatmayacağız’ dediler. Hakaret ve müessir fiilin büyük bir bölümü bindirildiğimiz polis araçlarında gerçekleşti. Araç içindeyken gaz sıkılarak bayıltıldım. Şube başkanı olduğum için bu davranış bana özel olarak yapıldı.”
İlk olarak, 39 avukat 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten Beyoğlu 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandı. Mahkeme, engellenen basın açıklamasının ‘anayasal hakkın kullanımı’ olduğunu belirtip beraat verdi. Avukatlar da polisten şikâyetçiydi. Dönemin Valisi Erol Çakır, üçü kadın altı polis hakkında soruşturmaya izin vermedi. Karar İdare Mahkemesi’nden dönünce yargılamanın önü açıldı. Altı polise, ‘kötü muamele’ iddiasıyla dava açıldı. Beyoğlu 4. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki yargılama sonucunda, ‘Şiddette bulunanlar arasında sanıkların bulunup bulunmadığı kesin olarak bilinemediği’ gerekçesiyle beraat kararı çıktı.
‘Bakın, nasıl tartakladık’
Türkiye’deki yargılama bir sonuca ulaşmayınca Avukat Murat Çelik, dosyayı AİHM’e taşıdı. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin işkence, haksız gözaltı, adil yargılama ve benzeri iddialarıyla 2007’de şikayetçi oldu. Hükümet, 2010 yılı sonunda mahkemeye yanıt gönderdi. Yanıtta avukatın iddiasının aksine, eylemcilerin yolu kapattığı, uygun olmayan alanda gösteri yaptıkları ve Çelik’e şiddet uygulanmadığı anlatıldı. Kanıt olarak da polis kamerasınca kaydedilen görüntüler yollandı. Fakat, “Biz Murat Çelik’i dövmedik” demek için gönderilen CD’den, 39 avukata yüzlerce polisin çemberi ve açıklama başlamadan tartaklanarak gözaltına alma görüntüleri çıktı.
Bu ilk CD vakası değil
Avukat Murat Çelik, 12 yıl önce de polis şeflerinin ceza aldığı bir işkence davasının karar duruşmasındaki şiddeti AİHM’ye taşımıştı. Türkiye, Çelik’in gerek duruşma salonunda gerekse adliye çıkışında dövüldüğü iddiasını yalanlamak için davanın görüntü kayıtlarını gönderdi. Ancak görüntülerde, Çevik’in değilse de, aynı gün bir o kadar şiddet gören gazeteciler Ahmet Şık, Mert İlkkutlu, bazı avukatlar ve katılımcıların dayak yeme ve bayılma anları yer aldı.
Avukat Çevik, “Benim görüntülerim ayıklanmışsa da bu görüntüler de işkenceyi anlatmaya yeter” diye kendisini savundu.
Karar: “Türkiye’nin 9 bin euro cezalandırılmasına...”
AİHM’ye giden 15 dakika
Görüntülerde, Avukatlar Galatasaray Lisesi önünde çembere alınıyor. Önlerinde polis otobüsü var. Avukat Murat Çelik (beyaz gömlekli), açıklamayı bitiremiyor. Polis çemberi birden daralıyor. Birbirlerine kenetlenen avukatlar polislerce tek tek çekilerek otobüse bindiriliyor. Avukat Several Çelik iteklenerek; Mehmet Ali Kırkök ise ensesine basılarak götürülüyor. Otobüste arbede olduğu görülüyor. En son Murat Çelik ve birkaç arkadaşı itilerek ikinci otobüse bindiriliyor. Murat Çelik, bir polis tarafından kollarından çekilerek içeri sokuluyor. Hükümetin CD’si üzerine AİHM’ye verilen yanıtta, görüntülerin bile avukatlara yönelik haksız şiddeti doğruladığı belirtildi