Amerikan Gizli İstihbarat Teşkilatı, (CIA )’nın Eski Sovyet İstihbaratı KGB’nin çok gerisinde gizli bir takım parapsikolojik ve psişık etkileşim çalışmaları ile istifade yoluna gitse de bu konu ile hayli ilerlediğini görmüş bulunmaktayız.
Geçtiğimiz günlerde bir büyüğümden aldığım bilgilerde , ki kendisi istihbari konularda eski uzmanlardandır. Bana artık istihbarat yöntemlerinin çok yönlü olarak değiştiğini teknolojinin yanında bir takım güçlerinde kullanıldığını söylemesi beni bir hayli bu konunun içine itti ve araştırmalarımızı bu yönde yapıp yazımızı da kaleme aldık.
Amerikan Gizli İstihbarat Teşkilatı, (CIA )’nın Eski Sovyet İstihbaratı KGB’nin çok gerisinde gizli bir takım parapsikolojik ve psişık etkileşim çalışmaları ile istifade yoluna gitse de bu konu ile hayli ilerlediğini görmüş bulunmaktayız. Üstelik bu istifade ettiği çalışmaları kurumsal bazda ele alıp belli bir disiplin ile yönetmesi işin ne kadar önemli olduğununda göstergesidir. TBMM ‘nin kayıtlarına geçip hatta ve hatta gensoru olarak da sunulan Abd’li parapsikolog ve psişık konularında uzman olan istihbarat ajanlarının Türkiye’nin de belli başlı bölgelerinde , muhtelif alanlarda “cinci” “medyum” “büyücü” “üfürükçü hoca” diye tabir edilen insanlar ile temasa geçtiği, ziyaret ettikleri gelecek ile alakalı bilgiler almaya çalışarak, rüyaları dinleyerek,?bunları daha sonra fizik veriler ile derleyip değerlendirmek amacı ile çalışmalar yaptıkları bilinmektedir..
Üstelik bu parapsikologlar uzayda bozulan telekomünikasyon veya casus uyduların tamiri için yapılan çalışmalarından bahsedip bu konuda metafiziki varlıklardan yararlanabilir miyiz? şeklinde materyalist kafalarla pompaladıkları sözde pozitif bilimin bile akıl alamayacağı çalışmalara direkt müdahil olmuşlar ve çalışmalarını bu yönde yapmışlardır.
Biliniyor ?ki?bir?dönem?KGB, CIA’nın?bu?çalışmalara başlaması için ABD’deki ajanlarıyla medyaya servis ettirdiği dosyalarla bu çalışmalara hurafe edebiyatı karalamalarıyla engellemeye çalışmıştı.?ABD halkına sizin ödeneklerinizle bakın devletiniz ne yapıyor? İpe sapa gelmez işler ile ciddi manada paraları çöpe atıyor demeye getirip?kamuoyu baskısı ile engel koymaya çalışmışlardır.
Bu izlenimden hareket edersek KGB ve CIA’nın çeşitli bilimler ile alakalı devamlı çekişmeleri olmuştur. Bilhassa Ufo ve Uzay bilimleri ile alakalı çok ciddi çalışmalarda birbirlerinin tezlerini hem tehlikeye atan girişimler hemde tez anti tez usulü birbirlerine değişik varyasyonlar ile istihbari alanda yalan yanlış bilgide pompalamışlardır.
Şimdi Ergün Arıkdal’ın Gizli Parapskolojik Savaş adlı eseri başta olmak üzere, CIA’nın bu yapmış olduğu çalışmalara tanımlanamayan cisimlerde (UFO) dahil olmak üzere bir takım incelemelere beraber göz atalım…
Gizli ?servisler bu icat edilmiş tezahürlerden neden istifade ediyorlar? Çünkü bir uçan dairenin görüldüğü bildirildikten sonra yapılan araştırmalar sonucu konuyu ciddiye alan medya kısımlarında yayınlanır. Buna göre bu belgelerdeki o bölgeyi kapsayan radarların şok gönderme sayısı, frekans ve pozisyonu ile ortaya çok yakın D.C.A (Defensive Counter Air) üsleri gibi askeri üslerin pozisyonu ve beklenmedik durumlarda askeri bölge ve durumları korumakla görevli avcı gruplarının durumlarını gösteren çok kıymetli bilgiler çıkarabilir.
Vaktiyle bakan olan Gerald Ford’un (Abd ‘nin 38. Dönem Başkanı) dikkati bu konuya çekilmişti. Sovyetler de kendi bakımlarından boş durmadılar ve sıkı tedbirler aldılar. Olaylar etkileyici idi. Kartal gibi kanat çırpan Amerikan casus balonları ve Mayıs 1978’deki Japonya ile Ural Dağı’nı birbirine karıştırarak, uçuş yolundan 400 km sapan bir Güney Kore uçağının bu can sıkıcı uçuş hatası, uçağı gizli tesislerin üzerinden uçmaya tesadüfen yöneltmişti.?
Uçak yere indirilince KGB ajanları tüm fotoğraflara el koydu. Kazada sadece üç yaralı vardı. Kaza raporu, genel kurmaya ve bilimler akademisine gönderildi. Bir metre çapında ve yirmi km.’den daha aşağıda uçan her cisim, bundan böyle uçan daire olarak belirlenmedi. Ayrıca ne fotoğraf çekildi, ne de radarlarla tespit edildi.. Yerden yirmi km yukarıda ise oldukça dikkat çekici başka şeyler mevcuttu.
Yüz km’ye doğru uzaydan atmosferimize düşen antimadde taneciklerinin yok olmasından meydana?gelen bir radyasyon…?Sovyet?bilimler akademisinin çeşitli komiteleri bundan
şu sonucu çıkardılar:
“Uçan daireler saf bir uydurmadır!”
Mevcut olsun veya olmasın, kesin olan husus Sovyet uçan dairecilerin CIA’ya bilgi sağlamak istememeleridir. Oysa diğer ülkelerin uçan dairecileri KGB’ye dikkate değer bilgiler?vermişlerdi. Pentagon ise çelişik tutumuyla durumu düzeltmiyor, zira görünüşte kim olursa olsun herkes bu saygıdeğer binada bir belge üzerine “çok çok gizli” damgasını vurmak hakkınada sahiptir.?
NASA’ya gelince Pentagon’un durumuyla bağdaşık bir durumda olmaması onu sıkmamaktadır.?Jim?Oberg’e uçan daire görmüş astronotlar hakkında araştırma görevi verildi. Çoğu zaman bu görme işi gazetecilerin?biraz?bir’e?iki katması işi gibiydi. Yada gerçekten bir cisim görülmüştü.?Ne dersiniz??Nasa neyi gizliyordu??Ya da UFO’lar ile hangi gizemli olay örtbas ediliyordu?
Yazımı Jim Oberg’in Nasa’nın izniyle başlığı şöyle olan bir makale başlığı ile sonlandırmak istiyorum. “UFO Unidentified Fraudulent Objects”?(Kimliği Bilinmeyen Hileli Cisimler)
Aklınızda soru işaretleri kaldı değil mi? Evet çünkü Nasa Metafizik istihbarat boyutta çalışmalarına ?devam ediyor…
Gelecekte çok şeyin aslında bize aksettirilen yanlış bilgiler olduğunu anlayacaksınız..!
Erkan Macit