medyagundemin haberi şöyle
Gülen örgütü Türkiye Cumhuriyeti devletinin kararıyla MGK’da belirlenen “güvenlik hassasiyeti” ile artık “terör örgütü” niteliğinde.
Devleti illegal yollarla dinleyip yabancı ülkelere servis eden, kumpaslar kurup sahte delillerle masum insanlara zulmeden, devletin kalbine kadar girip her türlü yasadışılıkla “paralel devlet yapılanması” kurmaya çalışan Gülen örgütü artık hukuki ve toplumsal meşruiyetini de yitirdi.
Bugün devlet için tehdit olan bu örgütle mücadele devletin polisi, savcısı, hakimi için bir görev olmalıdır.
Dolayısıyla Gülen örgütünü deşifre eden haberlere bizzat Fetullah Gülen tarafından açılan davaların bir “hukuki meşruiyeti” yoktur.
Dün “bebek katili” denilen PKK lideri Abdullah Öcalan’ı gidip mahkemelerde “bana hakaret ettiler” diye dava açması nasıl bir absürtlükse, artık Gülen’in de “bana örgüt” dediler diye mahkeme mahkeme gezmesinin hukuki bir meşruiyeti yoktur.
Bugün Gülen örgütünün açtığı davalara bu gerçekleri görmeden işlem yapan savcı da hakim de paralel terör örgütüyle “suç ortağı” haline gelir.
PARALEL ÖRGÜT YARGIYI ESİR Mİ ALDI?
Geçtiğimiz Haziran ayında MEDYAGÜNDEM’de “Şu peruklu haşhaşiye hesap soracak bir savcı yok mu?”dedik.
Gülen örgütü militanlarından Samanyolu TV spikeri Asım Yıldırım’ın sosyal medyada infial yaratan devletin hakimini, savcısını, polisini tehdit eden twitini ve verilen tepkileri haber yaptık.
Devletin savcısı bu tehditkar haşhaşiye işlem yapmayı bırakın, o haşhaşinin MEDYAGÜNDEM için yaptığı suç duyurusunu işleme koydu.
Devleti tehdit eden haşhaşi için devletin savcısını göreve çağırıyoruz, devletin savcısı devleti tehdit eden haşhaşiyi koruyor!
O nedenle savcılar bundan böyle Gülen örgütünün “hukuki meşruiyeti” kalmadığını bilmek zorundalar.
Her kim bu örgütle mücadele yerine tutup da MEDYAGÜNDEM örneğinde olduğu gibi böylesi hukuki kararlar alırsa paralel terör örgütüyle işbirliği halinde demektir.
Yani bir “terör örgütü”nün “hukuki meşruiyeti” olamaz, “hukuki hakkı”ndan söz edilemez.
medyagundem