Bu haber 08 Temmuz 2014, Salı 11:36 tarihinde eklendi. 761 kez okundu.
1453 Gulyabanilerin saldırısı ve zulüm 1453'de başladı
Önce birincisini açalım. Tolkien'in "Noel Baba'ya Mektuplar" kitabının aslında, bu ifade geçiyor. Çevirmen Roksan Çağlar, yanlış anlaşılacağı için bu ifadeyi çevirmiyor.
1453 Gulyabanilerin saldırısı ve zulüm 1453'de başladı
Bu ifadelerden birincisi, İngiliz yazar J.R.R. Tolkien'e; ikincisi, bir gezi eylemcisine ait.
Önce birincisini açalım. Tolkien'in "Noel Baba'ya Mektuplar" kitabının aslında, bu ifade geçiyor. Çevirmen Roksan Çağlar, yanlış anlaşılacağı için bu ifadeyi çevirmiyor. Bu haber, kitap yayınlandığında basında yer aldı.
Roksan Çağlar, kitabı, 2005 yılında, 16 yaşında çevirdi. 16 yaşında bir genç kızın, direk ne olduğu belli olan bir ifadeyi , yanlış anlaşılır diye çevirmemesi çok ilginç bir durum. Aşkına laf söyletmeyen genç kız gibi diyeceğim, ama değil. Bu düpedüz Fatmagül psikolojisi. Tacizcisine aşık aptal kız durumu. Adam, seni gulyabani olarak görüyorsa onun kitabını Türkçe'ye çevirmek nasıl bir heves acaba?
Şimdi kitabın çevirisinden , üç beş yıl geriye gidelim. Onbir dalda oskar alan ve dünyada milyonlarca insanın seyrettiği ; üstelik, tüm zamanların en iyi filmlerinden olan "Yüzüklerin Efendisi" film serisinden bahsetmek istiyorum. Yönetmeni, Peter Jackson. Film, Tolkien'in fantastik kitap serisinden uyarlandı. Belki takib edenler hatırlayacaktır. Fantastik unsurlarla, Orta Dünya'ya orgların saldırısını anlatıyordu. Filmdeki kötülük diyarı Mordor'un, Anadolu; orgların ise Türkler olduğu yorumları yapıldı o yıllarda.
Orglar üzerinde durmak istiyorum biraz. İğrenç, vahşi, yağmacı yaratıklar... Ben, Tolkien'in orglar ile Müslüman Türkleri kast etdiğine inananlardanım. Fatih'in ordusuna "gulyabaniler" diyen birisinin bunu yapması gayet sıradan bir iş.
Şimdi biraz da tarihin kapılarını aralayıp, modern haçlı seferi sinemadan , gerçek haçlı seferlerine gidelim.
Doğu'nun zenginliği için yollara düşen aç, sefil ,yağmacı, çapulcu haçlı sürüsünü gözünüzün önüne getirin. Geçtikleri yerde arzı titretecek kadar kalabalıklar....
Kudüs'e gitmek için Anadolu'dan geçen ve sayısı yüzbinleri bulan bu sürüyü, Anadolu Selçuklu Sultanı Kılıçarslan, gerilla savaşı ile yıpratarak azaltmayı tercih etti.
Eğer, her seferinde, Anadolu'dan kayıp vermeden geçseler İslam dünyasının hali nice olurdu? Haçlıların görüntüsü ve yağmaları o kadar fena idi ki bazı Avrupa ülkeleri, yol boyunca onlarla çarpıştı.
Hatta, Türkler'e karşı onlardan yardım isteyen Bizans İmparatoru bile, İstanbul'a göz dikmesinler diye hızlı hızlı karşıya geçiriyordu. Yine de kısa bir süre İstanbul'a yerleşmelerine engel olamadı(1204-1261 Latin Krallığı).
Şimdi... Bir Avrupalı'nın , özellikle bir İngiliz'in gözünde, Anadolu'nun kötülük diyarı olması normal değil mi? Müslüman Türkler yüzünden, Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmadılar mı?
Bilmeyenler için tekrar edelim, Bu atasözü, haçlı seferlerine katılınca İngiltere'deki tahtından olan Aslan Yürekli Richard için söylenmiştir.
Elin oğlu boş durmuyor. Mazisinin kirli dönemlerini aklayacak ve gerçekleri tamamen tersine çevirecek şekilde filmler yapıyor.
Sinema sayesinde, tıpatıp haçlılara benzeyen orgları, Müslüman Türkler şeklinde algılatmayı başarıyor. (Yüzüklerin Efendisi serisinin tahribatını ve Fetih 1453 filminin bu tahribatı tamir etmedeki başarısını analiz eden bir yazı üzerinde halen çalışıyorum. Filmleri tekrar seyredip ileride paylaşacağım.)
Gelelim ikinci ifadeye..
Eğer, o duvara, "Zulüm, 1453'de başladı." yazan çapulcu, bir Rum veya herhangi bir Hristiyan ise sorun yok. Hatta, az bile demiş. Zira, onlara göre zulüm, 1071'de, Anadolu'ya gelmemizle başladı.
Yok eğer, kendisini tanımlarken "Müslüman'ım, Türk'üm" diyorsa vay halimize. Tolkien ve Peter Jackson zihniyetinin çabalarına helal olsun.
Türkiye'de, Batı'nın yağması sonucu aç ve sefil olan Asya- Afrika toplumlarından nefret eden ve kendisini Batılı olarak tanımlamakdan mutlu olan bir neslin ortaya çıkmasında büyük emekleri var.
Gezi eylemlerinin en hayırlı hizmeti bu galiba. İçimizdeki haçlılar, bir bir ortaya dökülmeye başladı. Bir Osmanlı düşmanlığı, aldı başını gidiyor. İslam ve milliyetçilik karşıtı birinin bu düşmanlığını anlayabiliyorum. Ama, " Ben Türk'üm , milliyetçiyim. İslam'a ve Osmanlı'ya karşıyım." diyeni anlayamıyorum. Ben milliyetçiyim diyen birisi, Osmanlı'yı reddedemez. Adama demezler mi "13, yy'dan, 20. yy'a ışınlandın mı?".
Esasında, bu, yavaş yavaş, Selçuklu'yu, Gazneli'yi, Karahanlı'yı inkara giden bir hastalık. Yani, İslam'ı kabul eden Türk devletlerini yok saymaya. Peki bu hastalık Karahanlı'da durur mu? Elbette ki hayır. Soyumuzu sopumuzu Etiler'e, Sümerler'e dayandırma meraklıları, Orta Asya Türklüğü'ne aşık zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Bu sefer de " Canım bırakın şu Tanrı Dağı efsanelerini. Anadolu'da ne güzel medeniyetler var." diyeceklerinden emin olun.
Tolkien'in de gezicilerin de 1453 yılı için aynı şeyi hissetmeleri ilginç değil mi?
|
|