Cemaat ve Fethullah Gülen hakkında yazdığı yazılarla gündem olan ve çoğu analizinde doğru tespitler yapan Ahmet Taşgetiren yine çok konuşulacak bir tespitte bulundu.
Amerika'dan dönmek gibi problemimiz var' diyen Star Gazetesi köşe yazarlarından Ahmet Taşgetiren, Fethullah Gülen'in bundan sonra atması 3 muhtemel adımı köşesinde yazdı.
Taşgetiren, Tayyip Erdoğan kalıcı ise Amerika ne yapar, gidici ise ne yapar, Amerika Erdoğan'ın gitmesi için bir şey yapar mı, Erdoğan'ın gitmesi için Amerika'nın bir şeyler yapmasından bir şeyler ummak, nasıl bir "Türkiye önceliği" ile bağdaşır? sorusunu da sormayı ihmal etmedi.
Dün de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Almanya'ya gitmeden önce isim vermeden şu açıklamayı yapmıştı:
"Dünyanın değişik bir ucunda durup da Türkiye yönetilmez, çıkar gelirsin ne yapmak istiyorsan yaparsın."
İşte Taşgetiren'in 'Amerika'dan dönmek' başlığıyla kaleme aldığı yazısı:
"En son çağrıyı Mehmet Ali Şahin yaptı:
- Dön Hocam, dedi. Sonra ilave etti:
- Yoksa sizi orada zorla mı tutuyorlar?
Bu soru bana o kadar çok soruldu ki:
- Yoksa Hocaefendi'yi orada rehin olarak mı tutuyorlar?
Ben de mukabil sorular sorarak cevap aramaya çalıştım:
- Ne için rehin olarak tutuyor olabilirler?
Ak Parti yokken ya da henüz yeterince iktidar olamamışken "Acaba gelirse kendisine karşı bir hareket yapılır mı?" kaygısı taşınırdı. Sonra kendisi "Gelip de ülkede bir tansiyon yükselmesine sebep olmak istemiyorum" gibi değerlendirmeler yaptı.
Bir ara ben de, Hükümet - Cemaat geriliminin henüz filizlendiği günlerde "Tayyip Bey ile Hocaefendi bir telefonla görüşseler bu işler durulur" gibi gene bana özgü "naif" düşünceler seslendirdim. Şimdi daha iyi anlıyorum sıkıntının derinliğini okumakta ne kadar naif kaldığımı... Ama kaç kişinin "safmışız" dediğine bakınca, olayın derinliğini okumakta zorlananların kendimle sınırlı olmadığını açık seçik görüyorum.
Evet, Amerika'dan dönmek diye bir problemimiz var. Her halükarda var. İster "Hocaefendi dönerse, daha birebir görüşmeler olur, problemin çözüm yolu açılır" gibi bir iyi niyetle bakanlar için var. İster, "Orada olmak her halü karda bir uluslararası hesaba konu olmak anlamına gelir. Bu ise, Hocaefendi'nin durumunu krizin derinleştiği her geçen gün daha problemli hale getirir" düşüncesinde olanlar için var. Türkiye ile ilişkilerini her olayda yeniden değerlendiren Amerika açısından da var.
Şimdi kim, Amerika'nın, tüm diplomatik misyonları dahil, merkezde karar vericiler dahil Türkiye siyasetini böylesine etkileyen bir olayı ve ona müdahil olan aktörleri tahlil etmediğini düşünebilir?
Der Spiegel'in "Paralel yapı"nın Almanya ayağına ilişkin haberi görmezden gelinebilir mi?
Bunu yazıp duruyorum: Siz Türkiye'de devlet içinde bir paralel yapı izlenimi verirseniz, yarın hareketin tüm ülkelerdeki çalışmaları böyle bir izlenimin yükünü taşımaya başlar.
Şayet bu hareketin lideri, Amerika'da yaşıyorsa, Amerika bunu iki kere dikkate alacaktır.
Amerika ki, Ortadoğu'ya ilişkin bir gelecek tasarımı yapmaya çalışıyor, oradaki siyasi - dini aktörleri, etnik yapılanmaları, mezhebi oluşumları okuyor, İslam yorumlarına varıncaya kadar tahliller yapıyor.
Mısır'daki darbe de gündeminde Amerika'nın, Suriye'deki kan banyosu da. İhvan da gündeminde, Hamas da, Raşid Gannuşi de, İran da Türkiye de. Muhakak ki Fethullah Hoca da, Mısır'daki Selefiler de...
Tayyip Erdoğan'ın geleceği de... Mahalli seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve ötesi de...
Amerika'nın bütün bunları dikkate aldığını, Hocaefendi'nin gördüğünü düşünmek de kaçınılmaz ki, son zamanlarda Batılı medyaya verdiği demeçlerde olsun, Türkiye'deki Hizmet aktörlerinin diline yansıyan değerlendirmelerde olsun, Batılı normların altının özenle çizildiği görülüyor.
Bundan hangi sonuç çıkıyor?
- Hocaefendi Amerika'da kalmaya kararlı. Bundan sonra hareket Batı ülkelerinde büyümeyi önceleyecek.
- Hocaefendi Amerika'da duracak, orada ve Avrupa'da, Tayyip Erdoğan yönetimine karşı bir baskı alanı oluşturacak, sonra Erdoğan gidecek ve Hizmet hareketi yeniden etkili hale gelecek.
- Ve bunun ardından Hocaefendi de Türkiye'ye gelecek. (Bu gelişi Şah'ın devrilmesinin ardından Humeyni'nin İran'a gelişine benzeten birçok spekülasyonun olduğunu biliyorum, ama onları ciddiye almak gerekir mi bilmiyorum.)
Bu ihtimaller çerçevesinde, Camia için en iyimser olanı nedir, bilmek isterdim. Her ihtimal için kaç zamanlık bir takvim öngörülebilir, bilmek isterdim.
Yaşanan sürecin Hocaefendi'yi Amerika'da yaşamaya mahkum etmek gibi bir sonuç doğurduğu izlenimi yabana atılır gibi değil.
Amerika'nın böyle durumlarda, hangi gelişmeyi nasıl değerlendireceğini tahmin kolay değil. Tayyip Erdoğan kalıcı ise Amerika ne yapar, gidici ise ne yapar, Amerika Erdoğan'ın gitmesi için bir şey yapar mı, Erdoğan'ın gitmesi için Amerika'nın bir şeyler yapmasından bir şeyler ummak, nasıl bir "Türkiye önceliği" ile bağdaşır?
Hocaefendi'nin Amerika'da kalmasının da, memlekete dönmesinin de çok anlamlı hale geldiği bir döneme girilmiş bulunuyor. Ben her şeye rağmen memlekete dönmenin doğru olacağını düşünüyorum. Tabii, Cemaatin yeniden cemaat haline gelebilmesi için..."
analizmerkezi