WikiLeaks belgelerinde, Fethullah Gülen grubunun korku imparatorluğu oluşturarak muhalif sesleri susturduğu ve fişleme yaptığı iddia ediliyor.
WikiLeaks belgelerinde yer alan 4 Ağustos 2005 tarihinde, ABD’nin İstanbul Başkonsolos Vekili Stuart Smith tarafından Washington’a gönderilen “gizli” statülü telgrafta, Fethullah Gülen’in ikametini almak için yürütülen çalışmalar net olarak görülüyor. İstanbul Hahambaşı İshak Haleva’nın imzalaması için Gülen’e bağlı Vakıf tarafından hazırlanan mektup, ABD hükümetine gönderilerek Gülen’in ikamet sorunu halledilecekti, fakat Haleva mektubu imzalamıyor. Belgede bu nokta dikkat çekiyor.
Ayrıca Stuart Smith’in telgrafında ‘Gülen’in korku imparatorluğu’ oluşturduğu, fişleme yaparak istediklerini elde ettikleri iddia ediliyor. Türk polis teşkilatına ve devlet kurumlarına sızdığı özellikle vurgulanıyor.
‘KORKU İMPARATORLUĞU OLUŞTURULDUĞU’ YAZIYOR
Gülen Grubu’nun “devlet içinde paralel devlet kurma”ya çalıştığına dair 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonlarından sonra ciddi belge ve bilgiler ortaya çıktı. Gülen’e bağlı Zaman grubunun devlet içindeki paralel örgütlenmeyle ilişkili olduğu iddia edilen bürokratları ve savcıları savunan manşetler atması da bu yapılanmaya dair kuşkulara haklılık kazandırıyor. Diğer bir nokta ise Gülencilerin devletin imkanlarını kullanarak kişilerin özel hayatlarını röntgenledikleri ve yasadışı yollarla dinlediklerine dair iddialardı. 2005′teki ABD devlet yazışmalarında da Gülen grubunun emniyet ve istihbarat içindeki bu yapılanmasına dikkat çekiliyor.
Belgelerde ayrıca şu hususlara dikkat çekiliyor:
“Tutulan kayıtlarla karşıt görüşlü insanların konuşması engellenerek korku imparatorluğu kurulduğu da iddia ediliyor.”
“Gülenistlerin Polis Teşkilâtı’na ve medya organlarına sızdıklarına bakılırsa ve Gülen’i eleştirenlerle ilgili kayıt tutulması dikkate alınırsa, Gülen’in niyetinden şüphe duyan diğerleri görüşlerini alenen ifade etmekten korkuyorlar.”
“Gülen hareketinin nihai niyetleri konusunda derin ve yaygın kuşkular hala geçerli. Bu hareketin bünyesindeki çeşitli çevrelerin içine çektiği insanlar üzerinde uyguladığı baskıya ilişkin ipucu veren anekdotlara sahibiz…”
Kendi hareketlerinin içinde bulunan insanlara baskı yapıldığının belirtildiği görülüyor:
“Hareketinin çeşitli halkalarının kendi içlerine çektikleri insanlara uyguladıkları baskılarla (örneğin; Gülen okullarına veya faaliyetlerine para yardımında bulunmaya devam eden işadamlarına yönelik ciddi baskılar) ilgili söylentiye dayalı delillere sahibiz.”
‘HER YERE SIZIYORLAR’ ENDİŞESİ HAKİM
ABD Başkonsolos vekili Smith’in telgrafının sonundaki ‘yorum’ bölümünde Gülen grubunun Türk teşkilatına ve devlet kurumlarına sızdığı belirtilirken, bu durumun ABD’de de olabileceği vurgulanıyor:
“Bu gerçekler Gülencilerin Türk Polis Teşkilâtı da dâhil olmak üzere devlet kurumlarına sızdıkları da düşünüldüğünde…”
“…gelecek nesillere şekil verilmesi için gösterilen Gülenci çabalar ile sadece Türk iş çevreleri değil aynı zamanda hükümet kurumlarına da sızmak için belgelenmiş gayretleri…”
***
İşte WikiLeaks belgelerinde yer alan 05ISTANBUL1336_a kodlu o belgenin tercümesi:
HOCA İÇİN DESTEK ÇAĞRISI
Bu mesaj Ankara’daki büyükelçilikle koordinedir.
1. (C) Özet: Başkonsolos için düzenlenen veda (öğle) yemeğinde İstanbul Hahambaşı İshak Haleva, hâlen Amerika Birleşik Devletleri’nde (Amerika) ikâmet eden ve büyük bir Müslüman cemaatinin Türk-Müslüman lideri Fethullah Gülen’e destek verilmesi için yerel (Türkiye içi) bir vakfın kendisinden zor bir ricada bulunduğunu ve bununla başa çıkmaya çalıştığını kaydetti. Haleva, gelenlerin yakında Gülen’in Amerika’daki göçmen statüsünün yenilenmesi talebinde bulunacağını ancak Amerikan hükümetinin bazılarınca kendisinin verdiği ılımlı mesajın altında örtülü radikal ve tekinsiz bir gündeme sahip “radikal İslâmcı” olduğuna inandıklarını ve bunun üzerine gidebilmek için de tavsiye mektubuna ihtiyacı olduğunu belirttiklerini söyledi. Görünüşe göre bu kaygı kısmen Gülen takipçilerinin kısa bir süre önce Amerika’da Bilgiye Erişim Özgürlüğü Yasası ( Freedom of Information Act (FOIA)) başvurusu üzerinden aldıkları FBI belgelerinden kaynaklanıyor. Ayrıca Gülen’le iş bağlantıları olan kişiler bu tür mektupları Gülen’in şahsî ricası üzerine talep ettiklerini teyit ederken Gülen bağlantılı polis aracılar da İstanbul Hukuk Ataşesi (Legat)’nden Gülen için bürodan (FBI) “sağlam raporu” verilmesini istediler.
2. (C) Vakfın Yaklaşımı: Konsolos ile öğle yemeğinde (bir araya gelen) Haleva, vakfın ricasının kendisinde uyandırdığı ikilemi vurguladı. Hahambaşı, bir yandan Gülen’in asıl niyetini kesin olarak bilmediği için ucu açık “İlgili makamın dikkatine” (vakfın teklif ettiği mektup metni 6. paragrafta) tarzı bir tavsiye mektubunun geniş kapsamlı kullanılabileceği düşüncesiyle vermek istemezken, bir yandan da Gülen’in geçmişte Türkiye’deki Musevî Cemaati’ne (yaptığı) yardım dikkate alınınca bu ricayı bir kenara bırakamadı. Son karar (henüz) verilmezken Haleva Amerikan muhaceret yetkililerine (kendisi bizden uygun bir muhatap adı istedi) daha sınırlı bir mektup verme eğiliminde olduğunu belirterek cemaatinin Gülen ve Gülen Hareketi ile ilişkisini sınırlamaktan yana meylettiğini kaydetti. Haleva bilahare Ekümenik Piskopos ve Ermeni Piskoposu’na da benzer şekilde yaklaşıldığını ama reddedildiğini öğrenince Başkonsolos’a sınırlı bir mektubun bile uygun olup olmadığını yeniden düşündüğünü söyledi.
3. (C) Övgüler: Haleva ile Ortodoks ve Ermeni mevkidaşlarının endişeli tavırları birçok Türk yetkilisinin, İslâm ve Türk kardeşliği/tarikatları konularını iyi bilen muhafazakâr Türkler arasındaki bağlantılarımızın kaygılarına benzer. Ancak Gülen’e övgü sunulan tersi bir durum da söz konusu. Bunlar arasında en fazla dikkat çekeni, Vatikan Papalık Elçisi’nin kısa bir süre önce burada Kongre delegasyonunun ziyareti sırasında gerçekleştirilen kahvaltı toplantısında delegasyonun Gülen’e yeterince coşkulu övgüde bulunmamalarına şaşırması ve Gülen hakkında bir kitabı delegasyon başkanına sunması oldu. (Birkaç yıl önce Türkiye’de tartışmaya yol açan ve Gülen’in Papa John Paul II ile buluşması nedeniyle bazı rakip cemaatler/tarikatlar Gülen’i satıcılıkla/kendini satmakla suçlarken en iyi irtibat hâlinde olduğumuz diğer bazı dindar Türkler bunun en üst düzeyde bir ikiyüzlülük olduğu değerlendirmesinde bulundular.) Gülen keza gazete yorumcularının da ilgisini çekiyor. Aralarında özellikle Gülenci Zaman gazetesinde yazan veya İstanbul Fatih Üniversitesi öğretim görevlilerinin de bulunduğu yazarlar veya kendilerinin bu harekete yakın olduklarını belirten diğerleri Gülen’in halka verdiği “diyalog” mesajının İslâm’ın tekâmül etmiş bir ifadesi olduğunu ileri sürüyorlar. Gülenistlerin Polis Teşkilâtı’na ve medya organlarına sızdıklarına bakılırsa ve Gülen’i eleştirenlerle ilgili kayıt tutulması dikkate alınırsa, Gülen’in niyetinden şüphe duyan diğerleri görüşlerini alenen ifade etmekten korkuyorlar. Bu kişiler özelde şunları belirttiler: 1) Gülen’in 1970’ler ile 1980’lerdeki ateşli İslâmcı vaiz olarak ciddi radikal geçmişi; 2) Kendisine en yakın halkalardaki takipçilerini pervasızca uzaklaştırması (Gülenciler bizzat bize “hata” yapmaktan çok korktuklarını itiraf ediyorlar); 3) Gülen ve en yakın halkalarındakiler Gülen takipçilerinin İslâm’la ilgili çalışmalarını tamamen onun yazıları üzerinden edindiklerinde ısrar ediyorlar; yani muhalefete veya eleştirel düşünceye tolerans yok ve 4) Gülen ve hareketinin katmanları küresel okul ağı, medya organları ve iş derneklerinde kült-benzeri itaat ve riayette ısrar ediyorlar.
4. (C) Bir Gülenci Amerika’nın Gülen’e karşı olumsuz tutumlarından endişe duyuyor ve bu kısmen Gülen’in avukatının FOIA talebi üzerinden edindiği Kasım 2004 tarihli bir FBI raporundan kaynaklanıyor. Üç üst düzey Türk Polis Teşkilâtı üyesi kısa bir süre önce bu konuyu İstanbul’da hukuk ataşesine açarak Gülen’le ilgili malzeme temin edip FBI’nın onun için bir tür “sağlam raporu” verip veremeyeceklerini sordu. (Not: Böyle bir malzeme ile bir halkla ilişkiler kampanyası düzenleme niyetinin bariz olması nedeniyle ataşe bu isteği geri çevirdi.) Konsolos’a bir başka veda ziyaretinde Gülen bağlantılı İş Hayatı Dayanışma Derneği (İSHAD) Genel Sekreteri Mustafa Günay [Şu an TUSKON Genel Sekreteri ve Gülen’in yayınlanan ses kayıtlarında görüştüğü kişi / Çevirmen Notu] Gülen’in iyi karakterini tasdik etmek üzere tavsiye mektupları alınması için genel bir çabanın sürdüğünü teyit etti. Günay bu girişimin, Amerikan göçmenlik bürosu yetkililerinin bu yıl ilk kez Gülen’e ülke dışına çıkma izni verilmemesi kararına bakılırsa Amerika’da bazı çevrelerin kendisinin iyi niyetinden şüphe ediyor olabileceği endişesini taşıyan Gülen tarafından bizzat başlatıldığını not etti.
5. (C) Yorum: Gülen’in halka verdiği tolerans ve “diyalog” mesajı ve aynı paraleldeki İslâm’ı bilim ve modernlik ile barıştırma çabaları dikkate alındığında, bazı Batılı gözlemciler “Ilımlı İslâm’ın” sesi olarak görmeyi tercih ettikleri Gülen’i Müslüman bir öğretmen (veya “hoca”) olarak görüyorlar. Gülen (kimi Kuran ayetleri ile İslâm adına terörist şiddet arasındaki bağı araştırmamak konusunda dikkatli olmasına rağmen) sık sık terörizme karşı konuşuyor ve Musevî cemaatinin varlığını destekleyici olarak yorumladıkları biçimlerde davranıyor.
6. (C) Bununla birlikte Gülen hareketinin niyetlerine yönelik ciddi ve yaygın kuşkular devam ediyor. Hareketinin çeşitli halkalarının kendi içlerine çektikleri insanlara uyguladıkları baskılarla (örneğin; Gülen okullarına veya faaliyetlerine para yardımında bulunmaya devam eden işadamlarına yönelik ciddi baskılar) ilgili söylentiye dayalı delillere sahibiz. Birçok güvenilir kaynak Gülencilerin okul ağını –ki Amerika’da düzinelerce okul da bunlara dâhil – kendilerine en uygun şekilde dini yaymak üzere kalıba sokabilecekleri öğrenciler seçmek için kullandıklarını bildiriyor ve mütemadiyen bu okullarda yatılı öğrencilerin beyinlerini nasıl yıkadıklarına dair haberler alıyoruz.
7. (S) Bu gerçekler Gülencilerin Türk Polis Teşkilâtı da dâhil olmak üzere (İstanbul hukuk ataşesi toplantısında yansıtıldığı gibi — başka bir Ankara belgesi (telgraf) bu gelişmenin polisin anti-terör mücadelesine etkilerine değinecek) devlet kurumlarına sızdıkları da düşünüldüğünde; dünya çapında daha sert ve İslâm adına dine döndürme misyonunun derinde yatmakta olduğuna işaret etmektedir. Kısacası, uluslararası okulları (Türkiye üzerinden ve Amerika’dakilere ilâveten Asya’da (örneğin; Afganistan ve Pakistan’da), Afrika’da mevcut) vasıtasıyla gelecek nesillere şekil verilmesi için gösterilen Gülenci çabalar ilesadece Türk iş çevreleri değil aynı zamanda hükümet kurumlarına da sızmak için belgelenmiş gayretleri,Türk İslâm’ında hâkim ses olmaları durumunda ılımlı olup olamayacaklarına dair soru işaretlerine sebep olmaktadır. Dolayısıyla Haleva’nın temkinli olması yerindedir.
8. (C) (Gülen Vakfı tarafından (hazırlanması)) teklif edilen ancak Hahambaşı Haleva’nın kabul etmediği taslak mektup metni: İlgili Makamın Dikkatine, Dünya şiddet, düşmanlık ve zulmün ızdırabını yaşarken insanlık anlayış, tutku (sevgi anlamında) ve cömertliğin değerini anlayabileceği bir çevrenin var olmadığını acı bir şekilde fark etmektedir. Bu meyanda sizinle Türk-Müslüman âlim ve küresel iman esaslı bir hareketin manevî lideri olan Sayın Fethullah Gülen hakkında konuşmak isterim. Sayın Gülen birçoklarını şiddet ve zulüm de dâhil olmak üzere dünyanın sıkıntılara etkili bir biçimde cevap vermek üzere hoşgörü ve diyalog ortamı oluşturulması için yönlendirmiştir. Bildiğim kadarıyla kendisi “barış dünyası” diyebileceğim (bir ortamı) başarmak için insanları bir araya getirebilecek lider figürlerden biridir. Sayın Gülen Müslümanlar arasında diyalogun esas olduğunu vurgulamıştır. Ancak Sayın Gülen’in hoşgörü ve diyalogla ilgili fikirleri yalnızca Müslümanlarla sınırlı olmayıp aynı zamanda Hıristiyanlar, Museviler ve diğer inanç gruplarına da uzanmaktadır. Sayın Gülen insanları farklı inançlardan olsa bile onları birbirinden ayıran bağlardan çok bir araya getirecek bağ olduğunu ileri sürmektedir. Bütün sosyal katmanlar arasında diyalog ve hoşgörüyü teşvik eden bir grup olan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın kurucu üyelerinden olan Sayın Gülen farklı yaşam gruplarının hemen hepsi tarafından memnuniyetle karşılanmaktadır. Bu diyalog perspektifi ile kendisi aralarında Papa John Paul II, Vatikan’ın Türkiye Büyükelçisi, Türkiye Ortodoks, Rum Ortodoks ve Ermeni Cemaati Hahambaşılarını, Türkiye Musevî Cemaati Hahambaşısı olarak beni, önde gelen gazetecileri, köşe yazarların, televizyon ve sinema yıldızlarını ve aydınlarını ziyaret etmekte ve onları kabul etmektedir. Kendisini diğerlerinin iyiliğine adayan, inançları ve fikirlerine bakmaksızın kucaklayan Sayın Gülen’in misyonunu açıklamak için bana vakit ayırdığınız için teşekkürlerimi sunarım. Gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ederim ve Allah’tan barışçıl bir dünya kurma misyonumuza yardım etmesini niyaz ederim.
Saygıyla,
Türkiye Musevi Cemaati Hahambaşı İshak Haleva
medyagündem