Başbakanlık Teftiş Kurulu’na yakınlığıyla bilinen Cem Küçük, “Bu arkadaşın ‘Bir Ermeni Var’ adında bir de kitabı mevcut. Başbakanlık Teftiş Kurulu kayıtlarında bu kitabın belgelerini veren polis konsorsiyumu tüm detaylarıyla mevcut. Polis kayıtlarında Adem Yavuz’a beyaz bere ile kurşun gönderme eylemi de yer alıyor.”diye yazdı. Bu satırlar resmen Adem Yavuz Arslan’a beyaz bere ve kurşun gönderme eyleminin polis tarafından tezgahlandığı, o kitabın da polis tarafından yazdırıldığı anlamına geliyor. Çünkü o dönem cemaat ve Arslan beyaz bere ile kurşun gönderme olayını Ergenekon yaptı gibi göstermişlerdi. Eğer Cem Küçük’ün iddiası doğruysa karşımızda Ergenekon gibi yeni bir örgüt olduğu ortada.
İşte Küçük’ten sarsıcı yazı:
ARSLAN AĞZINI BİLE AÇAMADI
Geçen hafta Tarafsız Bölge programında Nedim Şener ısrarla cemaatin polis teşkilatındaki en güçlü bürokratın kendisini tutuklattığını söyledi. Gazeteci Adem Yavuz Arslan ise anlaşılmaz bir şekilde Nedim Şener’e tutuklanma gerekçesi olarak Başbakan Erdoğan hakkında yaptığı haberleri işaret edip, ‘Başbakan’ı kızdırdın o da seni tutuklattı’ demeye getirdi. Adem Yavuz Arslan Oda TV davasının arkasında da ‘MİT’ten giden bilgiler’ olduğunu iddia edince davaya çok iyi hakim olan Nedim Şener, ‘Bu davada tek bir kelime, belge MİT’ten geçmiyor’ diyerek Arslan’ın iddiasını çürüttü. Arslan tabii ağzını açamadı.
ARSLAN SÜREKLİ O POLİSLERİ KORUYOR
Adem Yavuz Arslan sürekli açıkça Nedim Şener’i tehdit eden o polis şefini korumaya aldı. Arslan için bu da yetmedi. Ferhat Kentel’in bile ‘Son anda tutuklanmaktan kurtuldum’ dediği KCK davasında Arslan yine o polisleri korumaya aldı.
Bu arkadaşın ‘Bir Ermeni Var’ adında bir de kitabı mevcut. Başbakanlık Teftiş Kurulu kayıtlarında bu kitabın belgelerini veren polis konsorsiyumu tüm detaylarıyla mevcut. Polis kayıtlarında Adem Yavuz’a beyaz bere ile kurşun gönderme eylemi de yer alıyor.
TEZGAHI O DÖNEMDEN SEZENLER VARDI
Aslında bu tezgahı taa o zamandan sezenler vardı. 25 Ocak 2011′de Kürşat Bumin bakın bu kitapla ilgili Yeni Şafak’ta ne yazmıştı birlikte okuyalım: ‘…kitabın sonuna geldiğinizde Hrant Dink Cinayeti’nin artık herkesin dilinde olan Emniyet Teşkilatı içindeki ‘çekişme’de taraf olduğu iddia edilen cenahlardan birinin açısından nasıl değerlendirildiğine şahit oluyorsunuz. Yani özetle, Hrant Dink Cinayeti’nin aydınlatılmasına katkı sağlayacak bir kitap değil bu. Başka bir amaçla yazılmış sanki…
O KİTAP BİRİLERİNİ TEMİZE ÇIKARTMAK İÇİN YAZILMIŞ
‘Esrarlı sözler’ ettiğim kanaatine varılmasın. Okuduğunuzda siz de göreceksiniz ki, bu kitap bugüne kadar cinayet dosyasında adı geçen bazı kişi ve kurumları ‘temize çıkartmak’, bazılarını ise doğrudan işaret etmek amacıyla yazılmış.’
Cengiz Çandar ise bu kitapla ilgili 21 Ocak 2011′de şöyle yazıyordu: ‘…Hrant’ın kardeşi Hosrof (Orhan Dink)’e sordum. ‘Çok yeni, daha önce hiç bilinmeyen ve önemli yeni bulgular olduğunu’ teyit etti. Avukat Fethiye Çetin ise kinayeli bir havadaydı. ‘Bu bilgilerin, başından beri devlet kurumlarının elinde olduğu anlaşılıyor. Cinayetin aydınlatılması için sunacaklarına, anlaşılan, gazetecilere kitap yazdırmak için tutmuşlar’ dedi.’
Aynı Adem Yavuz Arslan benim sözlerimi bile çarpıttı. Ben çıktığım her kanalda ve yazımda emniyet ve yargıdaki cuntaya er ya da geç operasyon yapılacak dememe rağmen o, ‘Cem Küçük cemaate operasyon yapılacak. Bu tehdit değil mi?’ diye yazmaktan hiç hicap duymadı.
ARSLAN KİMLERİ KORUYOR?
Adem Yavuz Arslan Emniyet’teki bazı polis şeflerini korumaya almış gibi yazılar yazıyor, demeçler veriyor. Onları üzecek tek habere imza atmıyor. Birilerini aklayacak kitaplar kaleme alıyor. Üstelik kitabın doğru düzgün bir sistematiği yok. Belgeler ve tutanaklarla dolu bir kitap bu.
AVUKATLARA BİLE VERİLMEYEN BELGELER İPEK MEDYA’DA
Ama insan bu ülkede hiçbir şeye şaşırmıyor. Özellikle son günlerde İpek-Medya Grubu’nun 17 Aralık operasyonunda sanık avukatlarına bile verilmeyen belgeleri nasıl elde ettiğini sormadan edemiyor. Ve bu belgeleri, İpek Medya Grubu soruşturmanın gizliliğine rağmen çarşaf çarşaf yayınladı. Aynı gurubun Başbakan’a yönelik tutumuyla, emniyet ve yargıda birilerinin sözcülüğünü yaptıkları çok belli.
Kanaltürk aynı Tuncay Özkan’ın Kanaltürk’ü gibi olmuş. Bugün gazetesi ve Bugün TV Erdoğan’ı yıpratma amaçlı her haberi itinayla kullanıyor. Demokrasiyi değil vesayeti savunuyorlar. Seçilmişlerin değil, atanmışların yanındalar. Hatırlatmak isterim ki bu kavgayı seçilmişler kazanacak, atanmışlar değil.