Dünyayı ve Türkiye’yi 'O ses Türkiye' üzerinden anlamlandıranlardan değilseniz, Reza Zerrab’ın Ebru Gündeş’in eşi olmasından gayrı özellikleri bulunduğunu görmeniz gerekir...
Türk vatandaşı olduktan sonra Reza Sarraf adını alan-ki mesleği ve şu an karşı karşıya bulunduğu iddialarla müsemmadır-Zerrab’ın, şu ana kadar yaptıklarını bir listeleyelim...
Zerrab/Sarraf,
1. altın kaçakçılığı, sahte belge ve hayali ihracat gibi yöntemlerle şüpheli para transferi (kara para transferi) yapmakla itham ediliyor.
2. 2009-2012 yılları arasında şüpheli para transferinin 87 milyar Euro’yu bulduğu iddia ediliyor. (Bu "nasıl bir para"dır ayrı konu.)
3. Türkiye’de 3 hayali şirket kurduğu,
4. İran’dan yüklü miktarlara para transfer ettiği,
5. Bu paravan şirketlere İran’da mukim Mellat Bank’tan-ki önemli miktarda hissesinin bizzat İran devletine ait olduğu biliniyor-devasa meblağlarda para aktığı,
6. Ta 14 Aralık 2011’de İstanbul’dan Rusya’nın Vnukovo Havalimanı’na giden üçü Azeri, biri İranlı 4 kişinin valizlerinde 14,5 milyon dolar ve 4 milyon Euro ile yakalanmasıyla alakalı olduğu,
7. Rusya'nın bu olayın soruşturulmasını istediği,
8. Zanlıların 37 seferde 40 milyon dolar ve 10 milyon Euro’yu valizlerle Rusya’ya taşıdığı,
9. (Paranın Azeri işadamları Nizami A., Surkhay H. ve Vidadi B.’ye ait olduğu iddia edildi.)
10. Paraların Dubai’den Türkiye’ye getirildiği, ardından da Rusya’ya götürüldüğü,
11. 14 kuryenin serbest bırakıldığı, yurtdışındaki 3 Azeri işadamı için yakalama kararı çıkarıldığı,
12. Adı geçen şirketlerin banka hesaplarının her birinde günde 5 milyon Euro işlem yapıldığı,
13. Para transferi talimatlarının İran’dan geldiği,
14. Yine ta 2008’de MASAK raporunda “şüpheli” olarak geçtiği,
15. Hakkında çeşitli resmi kuruluşlar tarafından raporlar, teftişler ve araştırmalar yapıldığı,
16. Buraya dikkat, aralarında akrabalarının bulunduğu kişilere vatandaşlık sağlamak için “Bakanlar Kurulu Kararı” aldırmaya çalıştığı,
17. İran’a gerçekleştirdiği yüksek meblağlı havaleleri Bakan Çağlayan vasıtasıyla Halkbank üzerinden gerçekleştirdiği,
18. Adı geçen bakanlara ve bürokratlara 137 milyon Tl. ödediği,
19. Ocak 2013’te İstanbul Atatürk Havalimanı’nda Ocak 2013’te 320 külçe altın yakalandı. Polis, Dubai’ye giden bir gruptan şüphelendi ve altınlar ortaya çıktı. Sahibinin Zerrab olduğu ortaya çıktı. Gerekli evraklar tamamlandı ve ertesi gün altınlar Dubai’ye uçtu!
20. O gün herkes Türkiye-İran arasındaki enerji-altın takasından bahsediyordu. Bu olayla ayyuka çıktı.
Dahası var ama burada keselim ve bugün Star Gazetesi’ndeki Cemil Ertem’in enfes köşesinden şu alıntıyı yapalım; “Zafer Çağlayan da şunu söylüyordu; ‘geçen yıl rekor seviyelere ulaşan altın ihracatı, talebin hangi ülkeden geldiğine bakılmaksızın devam edecek.’ Ancak 6 Şubat 2013’te gelen yaptırımlar Türkiye’nin İran’a transit ticaretini de engelliyordu. Bu durumda Türkiye çok önemli bir pazar ve ekonomik potansiyel kaybedecekti. İhracattan sorumlu Bakan olarak Zafer Çağlayan, bu durumu Başbakan’a anlattı ve onayı ile riski göze aldı. Yani Türkiye, İran’ın ekonomik potansiyelini, İsrail ve ABD’li neocon çetesi istedi diye Çin ve Rusya’nın kucağına bırakmayacaktı.”
O halde bu yazının okurlarına şu soruyu yöneltebiliriz: "Bu operasyonu kim yürüttü?"
Zarrab bunları tek başına yapabilir mi? Bu kadar olay nasıl olur da kimse fark etmeden, üstelik sayfa sayfa gazetelere düşerken fark edilmez?
Böyle bir operasyonu kim yürütebilir?
Bu sürecin taraflarını artık herkes biliyor...
Oslo, 7 Şubat, İran-İsrail-ABD hepsinde karşı karşıya gelen iki cephe vardı ama bu sefer birinin ismi hiç zikredilmedi.
Eşyanın tabiatı ve hayatın normal akışı diye bir şey var...
Zikredelim.. Daha doğrusu ilk biz "soralım".. Biz bilmiyoruz, belki bilen çıkar...
"Milli İstihbarat Teşkilatı" bu tablonun neresinde?
İran-Türkiye ilişkilerinin bu boyutu MİT tarafından mı takip edilmiştir? Bu bir MİT operasyonu muydu?
Öyle ise; dün başlayan operasyon ile MİT yine burun buruna mı gelmiştir?
Bu durumda başlıktaki sorunun yanıtı, "hedefinde" mi oluyor?
twitter.com/nedretersanel