Oysa Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'tan Başbakan Danışmanı Yalçın Akdoğan'a kadar herkes bu belgenin kadük kaldığına dair yorumlarını paylaştı.
Esasen tüm Türkiye, bu kararların uygulanmadığını, 1 yasa bile çıkarılmadığını, kararları uygulamak bir yana, Gülen Hareketi'ne en çok yardım eden hükümetin de AK Parti Hükümeti'ni olduğunu biliyordu.
AnalizMerkezi.com olarak bir şeyi hatırlatmayı uygun buluyoruz.
Velev ki, Gülen'i Bitirme Kararları diye servis edilen 2004 MGK Belgesi imzalandı.
Ne olurdu ki? Tıpkı Gezi Eylemleri sırasında, Türkiye'nin 10 sene önceki durumunu bilmeden sokaklara dökülen gencecik insanlar gibi, Fethullah Gülen'in 26 Nisan 1997'de MGK Kararları için "MGK içtihattır, yanlış da olsa sevaptır, doğru olup olmadığına daha sonra bakılır!" dediğini bilmeyen çocuk yaştaki öğrencileri ve gencecik müslümanları Erdoğan'a karşı tahrik etmenin, akıl, insaf, din ve vicdanla bağdaşır bir tarafı olabilir mi?
Sözü daha fazla uzatmadan Fethullah Gülen'e bırakırsak, Emperyalizm'in uzantısı olduğunu daha önce çeşitli vesilelerle canlı yayınlarda ve yazılarımızda def'aten belirttiğimiz Taraf Gazetesi ve Gülen Hareketi'nin bu sabahki atraksiyonuyla, Fethullah Gülen'i ve bizatihi hareketin kendisini inkar ettiğini görebilir ve ispatlayabiliriz.
28 ŞUBAT DARBESİ VE FETHULLAH GÜLEN
28 Şubat Kararları Ne Darbedir Ne de Muhtıra, Bilakis Tavsiyenamedir
Son birkaç yılda 28 Şubat söz konusu olduğunda Gülen medyası konjonktüre uygun olarak “28 Şubat postmodern darbesi”, “28 Şubat darbesi” veya “28 Şubat askeri müdahalesi” kavramlarını kullanmakta beis görmemektedir. Oysa Fethullah Gülen, 28 Şubat sonrası kendisiyle yapılan röportajlarda 28 Şubat kararlarına değil darbe, muhtıra dahi denemeyeceğini açık ve net bir şekilde ifade ediyor. 28 Şubat’ın en fazla bir tavsiyename olduğunu söyledikten sonra bunun ‘Milli Güvenlik Kurulu Sosyal Mutabakat Metni’ şeklinde algılanması gerektiğinin ısrarla altını çizip 28 Şubat’a muhtıra demenin askeri suçlamak olacağını vurguluyor:
“…Dış yapısı itibariyle kararlara bakılınca bir muhtıra şeklinde de yorumlayabilir bazıları. Ben şahsen öyle yorumlamak istemiyorum. Öyle yorumlamamak için de bazı sebepler var. Bunun kitaplardaki yerini aramaktan ziyade 12 Mart muhtırasına muhatap olan insanlardan biri olarak yaşadım, gördüm. Muhtıra muhtıraydı. Doğrudan doğruya devletin dışında, Cumhurbaşkanı ve Başbakanın dışında, Bakanlar kurulunun dışında, devlete tavsiye şeklinde değil, doğrudan doğruya bazı şeyler gönderdiler ki, devlet tecrübesi olan Cumhurbaşkanı devleti devretti. Bu millet, avam halk bile muhtıranın ne olduğunu gördü.
Oysa burada belli ölçüde Milli Güvenlik Kuruluyla, Dâhiliye Vekili ve Hariciyeden insanlar var. Devletin başındaki insan başbakan var. Oturuyorlar bunlar aralarında konuşuyorlar, Türkiye’nin bir krize doğru kaydığını müzakere ediyorlar. Bazı aşılmaz problemler ve ileriye matuf endişe verici bazı şeylerin söz konusu olduğu kararına varılıyor ve sonrasında ortaya bir tavsiyename çıkıyor. Bir tavsiyename diyoruz. Bu tavsiyenameye orda herkes imza atıyor, bir ikisi de sonra atıyor. İmzayı geciktirmede kendi açılarından bir mülahazaları olabilir… Burada tavır koymadan daha ziyade, Jan Jaqoues Rousseou mülahazasıyla yaklaşacak olursak Güvenlik Kurulu İçtimai Mukavelesi denebilirdi. Yakışıksız bir şey oldu ama karşılıklı oturup bazı şeyleri görüşmüşler ve mukaveleye imza atılmış.
Bu mukavelede ele alınan tavsiye kararlarını bu açıdan ben şahsen muhtıra şekliyle algılanmasını telif edemiyorum. Niçin bu işin üzerinde bu yorumlarla duruluyor, askeriye muhtıra verdi diye suçlanıyor? Ben bunu yanlış buluyorum.” (Samanyolu TV / Osman Özsoy ve Mim Kemal Öke İle / 29.03.1997)
28 Şubat Kararları İçtihattır ve İçtihat Edenler de Düşüncelerinde Masumdurlar
Yine aynı dönemde MGK kararlarını dayatanların sorumluluk bilinciyle hareket ettiklerini, bu nedenle yaptıklarından dolayı masum olduklarını, hatta bu kararlara içtihat mantığıyla da yaklaşılabileceğini, isabet ettilerse iki sevap etmedilerse bir sevap alacaklarını ifade ediyor Gülen:
“ Soru: MGK kararlarının siyasetteki yeri nedir sizce?
Cevap: … Mesela şimdi onlar da şöyle düşünüyorlarsa, biz burada milli güvenlik, milletimizin güvenliğini şayet koruma mevkiinde bulunuyorsak ister gerçekten öyle olsun ister bizim içtihatlarımıza, algılamalarımıza göre şu gelişmelerde rejim için şayet bir tehlike ise bizim sorumluluğumuz altındadır bunlara müdahale etmek. Müdahale etmediğimiz zaman tarih önünde suçlu oluruz mülahazasıyla hareket ediliyorsa meseleyi böyle algılıyorsa bana göre onlar masumdurlar. Eğer işin içinde bir hata varsa bu içtihat hatasıdır. Hatta fakihlerin mülahazasıyla da yaklaşılabilir, içtihattaki hatalar bir sevap kazandırır, isabet olursa iki sevap kazandırır mülahazası.” (Kanal D / Yalçın Doğan’a Verdiği Mülâkat / 16.04.1997)
Fethullah Gülen'e bağlı Youtube hesabında bulunan röportaj videosunun, tam olarak 57:08-59:39 saniyeleri arasında, Fethullah Gülen'in MGK ile ilgili şok sözleri seyredilebiliyor: