Bu haber 19 Kasım 2013, Salı 22:49 tarihinde eklendi. 3585 kez okundu.
Fethullah Gülen, Hz.Meryem ile Hz.Muhammed'i Neden Nikahladı?
Fatih Tezcan, "Fethullah Gülen Hz.Meryem ile Hz.Muhammed'i Neden Nikahladı?" başlıklı makalesinde, Gülen'in din içerikli manupilasyonundan sadece birini ele aldı ve arka planını deşifre etti.
Konu benim gündemime Prof. Dr. Mehmet Bayrakdar’ın “Dinlerarası Diyalog ve Başkalaştırılan İslâm” başlıklı makalesi ile girmişti. (İslâmi Araştırmalar, c.20, sy.3, syf.290, TEK-DAV Yayını, Ankara, 2007)
Şöyle ki;
“Kur’an’dan İdrake Yansıyanlar” adlı kitabında Fethullah Gülen, Meryem Suresi 17. ayetin meâlini, kendi ifadesiyle şöyle veriyor:
“Sonra, insanlardan gizlenmek için bir perde germişti.Ruhumuzu göndermiştik de ona tam bir insan olarak görünmüştü ” (Meryem Suresi-17.Ayet)
Fethullah Gülen sonra şu yorumunu ilâve ediyor:
“Acaba ne idi bu ruh? Hemen büyük çoğunluğu itibariyle bütün tefsirler, ayeti kerime de: “… ruhumuzu gönderdik… ”diye belirtilen ruhun Cebrail (a.s.) olduğunu ifade etmektedirler. Ne var ki, burada Kur’an “Ruh” tabirini kullanıyor; ruh’un tayinin de ise ihtilaf vardır.İhtimalin sınırları ise ihtilafın çerçevesini aşkındır; hatta Efendimizin ruhunu içine alacak kadar da geniştir.Evet bu da muhtemeldir; zira Hz. Meryem çok afife ve nezihe bir kadındı. Bu itibarla da gözlerinin içine başka bir hayal girmemişti ve girmemeliydi de. Ona sadece kendisine helal olan biri bakmalıydı. O da olsa olsa Efendimiz olabilirdi; zira o bir münasebetle Hz. Meryem’in kendisiyle nikâhlandığına işaret buyuruyordu. Bu açıdan da “Ruh”un Efendimizin ruhu olabileceği de ihtimal dâhilindedir…”(Fethullah Gülen: Kur’an’dan İdrake Yansıyanlar, İstanbul, 2000, s. 247-248.)
Fethullah Gülen, cümlesinin sonunda bu konuda başka kanıtlar (?) bulunmadan kat'iyet ifade etmeyeceğini belirtiyorsa da, söz konusu çok şüphe çeken bir zorlamayla yaklaşıp, ayete işkence ederek böyle ütopik ve Kur’an’a aykırı bir şekilde yorumladıktan sonra ne kıymeti kalıyor?
Algıyı olgunun önüne geçirdikten sonra ne kıymeti kalıyor?
Saf zihinlere Peygamberlerinin aslında dünyanın en kalabalık mensuba sahip dininin Peygamberinin de babası olduğu rüşvetini verip, karşılığında Müslüman talebeler ve kendisine bir şekilde güvenmiş koca bir cemaat, farkında olmadan Hz.İsa merkezli diyalog zeminine çekildikten sonra, ne kıymeti kalıyor?
Üstelik konuyla alakalı şüpheye mahal bırakmayacak şekilde muhkem Kur'an ayeti varken!
Tembel talebelerin bile bildiği üzere İslam'da "nass'ın olduğu yerde içtihada mahal olmaz" iken yani kesin muhkem Kur'an ayeti'nin değindiği konuda alternatif yorum getirmek, İslam'a uygun olmuyor iken, Fethullah Gülen, kendi yorumuna Hz.Peygamberi de ortak ederek -haşa- “O, Hz.Meryem’in kendisiyle nikâhlandığına işâret buyuruyordu.” diyor.
Gülen'in sözünü ettiği işâret, Kenzu’l-Ummal’daki bir rivayettir.
Hadis uydurma yani kaynak olarak gösterilmesi, Peygamberin sahih hadisinde dile getirdiği üzere, 'cehennemde kendine yer hazırlamaya' karşılık geliyor.
Rivayet zincirlerindeki sıkıntılar bir yana konulup hadis sahihmiş gibi ele alınsa bile,
Hz. Peygamber’in Hz.Meryem ile nikâhının ve zevceleşmesinin Ahiret’te, Cennet’te olacağını söylediği görülüyor. (Bu nikahlanma olayına eserin 146 nolu dip notu ile Gülen, Ali el-Muttaki’ nin “Kenzu’l-Umma -l” (11/424) adlı eserinden dayanak gösteriyor.Ancak nedense rivayetin metnini vermiyor.Oysa orada Hz.Peygamber’e isnad edilen söz şudur: “Sa’d İbn Cünade’den, Allah Resûlü dedi: Cennet’te Allah beni İmrân kızı Meryem, Firavun’un hanımı ve Musa’nın kız kardeşi ile evlendirecek… ” Bu rivayet farklı ravilerden az çok farklarla Taberânî: Mu’cemu’l-Kebîr, VI, 52, no: 5485;Heysemî: Mecmu’a, IX, 128, gibi diğer kaynaklarda da geçmektedir.Ancak hadis, sahih veya sahihe yakın hadisleri topladığı söylenilen Kütub-i Sitte’de bile yok.)
O zaman sorun ne?
Fethullah Gülen, Hz.Meryem ile Hz.Muhammed'i Neden Nikahladı?
Gülen bu din, akıl ve mantık dışı yorumlarıyla Hz.İsa’nın babasının yani Hz.Meryem'in kocasının -haşa- Hz. Muhammed olduğunu iddia ederken ve buna kitabında yer vererek ABD’de olanlardan habersiz cemaate duyururken amacı ne?
İşte burada 'Emperyalizm'in Dinler Arası Diyalog Operasyonu' ve bu operasyondaki Gülenizm faktörü akla geliyor...
Yoksa İslam'da hangi sözün ne zaman hadis olarak kabıl edilip edilemeyeceğini, mevzu (uydurma) hadisi sanki gerçekmiş gibi nakletmenin vebalini veya başka bir bağlamda ifade edilmiş Peygamber sözünü kendi sözüne adeta yalancı şahid kılmak için kırpmanın ve bağlamından koparmanın ne derece büyük bir günah içerdiğini Fethullah Gülen'in bilmediğini düşünmek için, Fethullah Gülen Düşmanlığı gibi eklektik bir sığlıktan boğulmak gerekiyor.
Hayır, öyle değil; Gülen emekli bir vaiz ve bunları pekala çok iyi biliyor!
O halde?
"Hz.Meryem kimseyi hayal etmemişti, ona tertemiz biri yaklaşabilirdi, o da Hz.Muhammed olabilirdi" gibi din ve mantık dışı bir ifadenin maksadı olarak, hayatları arasında 600 yüzyıl olan Hz.Meryem annemizi ve Hz.Muhammed efendimizi değil de, Emperyalizm'in Dinler arası Diyalog Operasyonu'na gönüllü veya farkındalıksız bir Hizmet hamlesi ve Hz.İsa’nın etrafında temerküz etmiş bir faaliyet olarak, Hıristiyanlığı ve İslâmı “evlendirmeye ” yönelik girişim şüphesi doğuyor.
Kur’an-ı Kerim, hassas konuyla ilgili Meryem Suresi gibi müstakil bir sure tahsis ediyor ve surenin 20.ayetinde Hz.Meryem Yahudilere ‘bana bir beşer dokunmadığı halde…’ diyerek iman edenlere bütün yorum ve tahmin kapılarını kapatıyorken,
ABD’de yaşayan emekli vaiz Fethullah Gülen’in ‘Hz.Meryem’e ancak Hz.Muhammed dokunmuş olabilir’ imâsının arka planında, Hz.İsa merkezli bir düşün dünyası oluşturarak Emperyalizm’in Dinler Arası Diyalog Operasyonu’na Hizmet yatmıyorsa, başka ne gibi bir amaç olabilir?
Bizce her şey net ama sanırız sonra çokça üzülmemek için, Kur’an’ın bir diğer kritik ayeti olan Tevbe Suresi’nin 31.ayetine, daha doğrusu bu ayetin ışığında Adiyy bin Hatem ile Alemlere Rahmet Peygamberimiz’in arasında geçen diyalogdaki ‘Peygamber Tefsiri’ne çok dikkat etmek gerekiyor.
Ayette Allah,
“Onlar, ahbarları (dîn adamlarını) ve ruhbanları (rahipleri) ve Meryem oğlu Mesih'i Allah'tan başka Rab'ler edindiler. Oysa tek bir ilâha kul olmalarından başka bir şeyle emrolunmadılar. O'ndan başka ilâh yoktur. Allah Onların şirk koştukları şeylerden, münezzehtir.” buyuruyor.
Hrıstiyan iken Müslüman olan Adiyy bin Hatem’in Peygamberimize gelip ayetin bağlamını sorması üzerine Allah’ın Resulü, kanaat önderlerinin her dediğini benimsemenin, helal dediğine helal, haram dediğine haram demenin, yani Allah’ın çizdiği çerçeveleri kaale almadan kendi zannınca veya kalabalık etrafınca yüceleştirilmiş kimlikleri izlemenin, ayette sakınılması gereken Şirk’in tam da kendisi olduğunu ifade ediyor.
Allah muhafaza buyursun…
Kendisine beşer değmeyen Meryem’in Rabbi,
Kulluğuna beşer değdirmeyenlere, yeter...
Fatih Tezcan
|
|