Ankara yeni bir oyun öğrendi

Japonların inşa ettiği nükleer santrali Çin füzeleri koruyacak

İstanbul Boğazı'nı denizaltından raylı sistemle geçen Marmaray'ın açılışı için İstanbul'a gelen Japonya Devlet Başkanı, ayağının tozuyla Sinop'ta yapılacak nükleer santral için Başbakan Erdoğan ile önemli bir anlaşma imzaladı. Başbakan Erdoğan'ın nükleer enerji konusunda Türkiye'nin atılımlarını anlatırken " birinci adımımızı, Rusya Federasyonu ile attık. İkinci adımı da şu anda Japonya ile atıyoruz" demesi bu açıdan Ankara'nın enerji politikaları konusunda Tokyo'ya önem verdiğinin göstergesi. Bu anlaşmanın, Atlantik ittifakının pek de hoşuna gitmeyen Çin'den hava savunma sistemi alımına denk gelmesi, işi daha da ilginç kılıyor. Keza uzun bir süredir Tokyo ve Pekin'in arası hiç de iyi değil. İki ülke arasında 2012'de patlak veren Japonya'nın Senkaku, Çin'in Diaoyü olarak isimlendirdiği takımadaların kime ait olduğu tartışması bugün hala devam etmekte. Batı medyasının gözlüğünden bakıldığında Çin Denizi'nde iki ülke arasında sıcak çatışma yaşanması içten bile değil. Ve Türkiye her iki ülkeyle de stratejik açıdan ciddi anlaşmalar yapıyor. Aslında iş şu kadar basit:Ankara'nın oyun planı tutarsa, Japonların inşa ettiği nükleer santrali Çin füzeleri koruyacak.

Türkiye'nin aynı anda üç büyük asya gücüyle hem enerji hem de savunma alanında önemli anlaşmalara imza atması, batı başkentlerinde nasıl karşılanıyor, üç aşağı beş yukarı biliyoruz. En fazla itiraz şimdiye kadar "Çin füzelerine" geldi. Oysa nükleer enerji meselesinde Washington'un karnından konuştuğunu biliyoruz. 2011 tarihinde ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman, "Türkiye'nin İran'ın kızıştırdığı nükleer silah yarışına katılarak, Suudi Arabistan ve Mısır ile birlikte kendi nükleer silahlarına sahip olmak isteyeceğini" yazmıştı. Geçtiğimiz haftalarda bu senaryo Temsilciler Meclisi'nde satır aralarında tekrar edildi. Bu demek oluyor ki, orta vadede Ankara'nın nükleer enerji hamlesine "Çin füzeleri" hikayesinde olduğundan daha sert "eleştiriler" gelebil