Rusya ve ABD’nin Suriye’nin akıbeti için Cenevre-2 toplanmasında anlaşmalarının ardından, Amman'da Suriye'nin Dostları toplantısı düzenlendi ve Türkiye, ABD, İngiltere, Katar, Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, İtalya, Almanya ve Fransa dışişleri bakanları katıldı.
Ve, Cenevre-2’nin 6 ay ertelenmesi gündeme geldi! Bu sırada muhalifler de İstanbul’da bir toplantı yapıyorlardı ve “geçişin Esad'sız olacağı”nı tekrarladılar!
Böylece ortaya şöyle bir tablo çıktı; bir kısım bölge ülkesi Suriye sorunun bir an önce çözülmesi için elden geldiğince hızlı davranılmasını isterken, bir kısım ülke de, ki bunların için Cenevre-2’nin tasarlayıcıları da var, “uhuletle ve suhuletle” söylemi ile süreci zamana yaydı.
Alenen zikretmese de bu yayvan hal üzerinde mutabık kalan çok ülke bulunuyor. ABD ve Rusya’nın kendi pencerelerinden baktıklarında bir yavaş çekimin işe yarayabileceği fikri var. Aslında Türkiye’nin de öyle.
Rusya, uzayan zamanın Esad’ın iktidarı ve bu iktidar düşse dahi Esad’ın mirası yönetimin geçiş sürecinde iktidarı paylaşabileceğini.. ABD ise, zaman uzadıkça Suriye, İran ve Rusya’nın maddi-manevi yorulacağını, şu an avantajlı görünen pozisyonlarının pazarlık masasında nefes nefese kalacağını kestiriyor.Katar ve S.Arabistan gibi ülkeler ise hızdan yana. Bir an önce Suriye meselesinin halledilip, Esad’ın derhal oyundan atılması noktasında ısrarlılar.
Ya Türkiye? Ankara ise bu iki seçenek arasında kararsız; kâğıt üzerinde Cenevre-2 sürecinin ve Esad’ın gitmesi noktasında bir anlaşma görünse de, değişen konjonktürün Esad’ın kalmasını da gündeme getirebileceğinden rahatsız.
Bu yüzden devam eden sürecin, hele hem ABD’nin hem de “Suriye’nin dostları”nın muhalefete vereceği destek noktasında verdikleri sözü tutmaları halinde biraz daha sabır etmenin iyi olabileceği de akıllardan geçiyor.
Her halükarda, Suriye oyunun temel aktörleri ayaklarını sürümeye başlamış durumdalar. Kaplumbağa yavaşlığı ne kadar eleştirilmeli bilinmez ama tavşanla yarışının sonucu anımsandığında...