Barış sürecinin kendine has hassasiyeti ile Başkanlık tartışmasının yeni bir sistem sunan potansiyeli birleştiğinde, seri seçimler de üzerine eklendiğinde Türkiye’nin nabız atışları yükselebilir!. Bir de basit ama ilginç bir soru var ortada..
Günlük politika ağzına bakıldığında, muhalif kesimlerin kolaylıkla paralellik kurduğu “barış süreci ile başkanlık süreci” ilişkisi, o mahut kritikler bir yana bırakıldığında, çalışan makineyi tamir etmek anlamına da gelebilir mi?
Demokrasinin boyu son 11 yılda hayli uzadı ve meseleleri aşma pratiği de keskinleşti. Bunda tartışma yok. Diğer taraftan, önümüzdeki yıl yaşanacak seri seçimler ve barış sürecinin dinamikleri cerrah hassasiyeti gerektiriyor.
Bunların üzerine aslında koltuk değişikliği değil, “sistem değişikliği” anlamına gelen Başkanlık sistemine yürümek bünyeyi yorabilir mi? Günlük politika ağzı ve muhalefet dili açısından bakarsanız, “başkanlık istiyorlar” deyip işin içinden çıkılabilinir.
Ancak sistem değişecek ve bu demokrasi kalitesi açısından değil yapısal değişiklik anlamına geliyor. Öyle ise hem barış süreci hem de seçimlerin hızla yaklaştığı bir zamanlamada sistem değişikliği üzerinde daha teferruatlı düşünmek gerekmez mi?
Bir soru daha var ortada! Üstelik bu soru muhalefetten değil AKP’ye yakın kesimlerden geliyor; “Sistem gayet işi çalışıyor! Neden değiştirilsin ki?”