Tutunak cümleleri sızıntının adresini gösteriyor...
Abdullah Öcalan’la BDP’li milletvekillerinin İmralı’da gerçekleştirdiği görüşmenin metni basına (Milliyet) sızdı ve bu gerçekten de önemli bir konu. Kimin sızdırdığı sürecin dinamikleri hakkında kritik ipuçları vereceğinden, şimdi herkes metnin içindeki mesajlar kadar, sızdığı yeri de arıyor.
Ancak şu ana kadar somut bir odak işaretlenmiş değil. Spekülasyon elbette çok ve doğal. Ortadaki genel kanı şu; ya görüşmedeki resmi görevliler ya da BDP’liler bu tutanakları sızdırmış olmalı.
Kuvvetle kabul edilen, ortada iki metin olduğu, bunlardan birinin resmi görevlilerce birinin de BDP’liler tarafından tutulduğu. İşte kilit de burada olabilir...
Yani kaynağı en azından “sızma yolu”nu işaret eden ipuçları burada olabilir. İki metin birebir aynı olamayacağına göre, aynı cümleleri birebir yazsalar bile, “üslup ve dilbilgisi” açısından eşit olmaları mümkün görünmüyor.
Basında yayınlanan metin ile devletin elindeki zabıtlardaki tek bir fark, sadece bir fark, bir harf hatası, bir yanlış anlama/aktarma, cümleyi kısa veya uzun yazma vb. sızıntının yolu hakkında açık bir fikir verebilir.
Peki basında yayınlanan metinde bu türden “izler” var mı? Var.. Hem de bakın, nasıl basitten kuvvetliye doğru gidiyor… Basına yansımış zabıtdaki hatalar, ilginç notlar, izahlar şöyle...
* “Şimdi kadar yaşadıklarımız
deveden kulak kalır” (“Deveden” değil, “devede”)
* “PKK’yi” (Terör örgütünün ismi genellikle BDP'liler tarafından
“pekeke” olarak telafuz ediliyor. Doğal olarak “yi” eki geliyor. “pekaka” olarak telafuz edenlerin, “yı” eki kullanması gerekir. Metindeki tüm PKK ifadeleri, “pekeke” okunuşuna göre eklendirilmiş. Aynı örnek
KCK yazımları için de geçerli; “KCK’ye” gibi.)
“Ben bu deyimi
rast gele seçmedim” (Rast gele değil,
“rastgele”)
“Ergenekon’u saptılar umarım bu sefer böyle olmaz” ("Ergenekon'a" olacak.)
“Çay geldi”, “Durdu yeniden söze başladı”, “İlker Başbuğ’u kastetti”, “hazırladığı mektuplara vurarak”, “heyeti kastederek”... (Bu tür ayrıntı tespitleri genellikle resmi ifadelerde bulunur. Zabıtlarda konuşmanın kesildiği anlar ve bu sırada olaylar yazılmış. Elbette kesin bir tespit olamaz ama o sırada not tutan BDP’lilerin “çay geldi” yazması hayatın akışına uygun görünmüyor.
“Önce cevap vermek istemedi” şeklinde bir açıklama notu da var. Bu da resmi tutanaklara konucak bir bilgi, bakış değil. BDP’lilerin durumu anlama ihtiyacına binaen alınmış olabilir.)
Bir başka örnek, BDP’li milletvekilinin “
Rojava (Suriye’nin Kürt bölgesi) için bir aktarımınız olacak mı?” sorusunda gizli. Buradaki açıklama kime yapılıyor? BDP’linin veya Öcalan’ın Rojava’nın neresi olduğunu bilmeme durumu var mı? Yani bu notu BDP’li birinin düşmesi zor ihtimal.)
“AKP’ye korkunç
ranta imkanı çıkar” (Ranta değil rant.)
“10 bin kişiyi içeri aldılar,
Bu güç MİT’e de darbe planladı.” (Virgül’den sonra büyük harfla başlanmış.)
“Bu ilişkileri sabote edilmeye başladı.” (Düşük cümle. Ağızdan çıkan bu şekilde olmayabilir. BDP notları ile resmi zabıtlar ayrışabilir.)
“Emre Uslu, Mehmet Baransu MİT’i hedef aldılar
,.” (Bariz bir imla hatası;
“,.”)
“
Suidi Selefiler çok tehlikeli” (Bariz bir hata daha; “Suidi” değil, “Suudi”)
“
AKP Parti Ankara milletvekili,” (İlginç bir hata. “AKP” dendikten sonra yeniden “Parti” denmez. Açık hali, AK Parti Parti oluyor. Bu hatanın iki ayrı metinde eşit biçimde yer alması neredeyse imkansız.)
“Mektubun
cevası gelecek” (Açık ve ayrıştırıcı bir hata daha; “cevası” değil “cevabı” olacak.)
“Seçime giderken HDP ile
gidereseniz eş başkanlar değişebilir.” (“Gidereseniz” değil, “giderseniz”.)
“Ama sürekli katliamlar ve ölümlerden
bahsediyorular…” (“Bahsediyorular” değil, “bahsediyorlar” olacak.)
“Aslında Sırrı Sakık’ın Kafkaslardan geldiler sözü
doğruldu ama açıklayamadı” (“Doğruldu” değil, “doğruydu”.)
Garip örneklerden biri de şu;
“Sırrı cebindeki kağıdı çıkararak, bilgi aktarmak istiyor…” Resmi tutanak dili, “Sırrı” demez. Ama BDP’liler arkadaşlarına böyle hitap edebilir. Fakat burada bitmiyor; “Pervin: Hareketin göndermiş olduğu iki ayrı mesaj var. Eşbaşkanlara iletilmiş. Biz mi okuyalım, siz mi okumak istersiniz’ deyip; yazılı kağıtları başkanın eline veriyor.” Yani? Aynı olayla ilgili aynı bilgiyi veren iki açıklama notu alt alta! Birisi “Pervin’in ağzından çıkıyor gibi.
“
Adından partinin görüşlerini aktardı.” (Açıklama metinlerindeki ilk harf hatası! “Adından” değil “Ardından” olacak.
“Kadını özgür
almayan bir halk özgür alamaz” (Seri “a” ve “o” hataları. “Almayan” değil “olmayan”, “alamaz” değil, “olamaz”.)
Ve işte en açık ipuçlarından biri;
“Heyette bulunan 3 kişi odadan çıktık. 15 dakika sonra tekrar çağırdı bizi”. Bu açıklamayı düşen kim?..
Bu hata ve gariplikler, basındaki metin ile resmi metin yanyana konduğunda, bir turnusol kağıdı gibi kaynağın "yol izi"ni işaret edecektir. Bu da gösteriyor ki, şu an devlet tutanakların hangi kanaldan çıktığı biliyor.