MHP’nin önünde üç temel konu bulunuyor.. Her birinde alınacak pozisyon toplamda bir başarı(sızlık) ortaya çıkaracak.. Bu politik iksirin acı mı tatlı mı olacağını şimdiki yönetim belirleyecek..
Milliyetçi Hareket Partisi’nin liderlik geleneği diğer siyasi partilerden farklı. Bu bilinmeyen bir durum değil. MHP’de Genel Başkan’a muhalif hareketlerin yeşermesi, hele başarıya ulaşması zor. Bu partinin “tabiatıyla” ilgili.
Öte yandan bugün için partinin önünde bulunan karar vermesi gereken 3 temel konu, MHP’nin ve yönetiminin yakın gelecekte başarı/başarısızlık karnesini liderlikten bağımsız olarak verebilir.
1. Seçimler. 2. Parti içi dengeler ve 3. Çözüm sürecine yönelik alınan pozisyon. Bunların hepsinin birbirini etkilemesinden oluşacak siyasi sonuç nasıl olabilir?
Önümüzdeki seçimler döneminde partinin başarısı biraz da diğer iki maddenin nasıl yönetildiğine bağlı olacak.
MHP’de parti içi havanın şu anki temel konusu süren il kongreleri. Daha doğrusu bu kongrelerle birlikte partide yaşanan tasfiye hareketleri. Sakarya, Rize, Konya, Muğla, Çankırı, Kütahya, Edirne vb. il teşkilatlarının kapatıldığını bilmeyen yok. Devam edeceği de söyleniyor.
Bunun nedeni 4 Kasım’da yapılacak parti kongresi ve yukarıda sayılan illerin MHP yönetimine muhalif tavır sergilemeleri. Tasfiyelerin devam edeceğine ilişkin kanaat ve bunun kongre ile ilgisi noktasında çok laf dolaşıyor partide.
Keza, parti içi demokrasi açısından da irdelenebilir bir konu olmakla beraber, nihayetinde iş parti kongresinde sandıktan çıkacak isme bakacak. Ama asıl sonuç, bu iç savrulmaların büyük sandığa nasıl yansıdığı ile sandıktan her ne çıkar ise bu savrulmalara nasıl yansıdığı ile ilgili olacak.
Üçüncü konu ise partinin çözüm sürecine yönelik aldığı pozisyon. MHP’nin tüm konsantrasyonu bu maddeye yönelmiş görünüyor. MHP tüm kadro ve gücüyle, çözüm sürecine ve hükümetin bu noktadaki girişim ve eylemlerine en ağır biçimde muhalefet ediyor.
Fakat bunun politik karşılığı, sandığa nasıl yansıyacağı konusu hayli tartışmalı. MHP söyleminin doğrulu yanlışlığından çok, kamuoyunun bu konuya yani sorunun çözülmesine verdiği destek şu anda hayli güçlü ve yeni/yaratıcı bir söylem kullanamayan MHP’ye bakarak bu desteğinin yönünü değiştirmesi zor.
Haliyle MHP bu kulvarda zaten kendisiyle aynı fikirde bulunanlara konuşuyor. Bunun anlamı siyaseten başarının artmayabileceği demek.
Öte yandan partinin bu konuda bir açmaz içinde olduğu da görülmeli; sürecin başarılı olması halinde hanesine yazılacak puanlar Başbakan ve AK Parti’nin bir daha durdurulamaz bir siyasi zirveye tırmanmasını sağlayabilir.
MHP’nin bu dosyada yürüttüğü muhalefetin niteliği de kamuoyunun gözünden kaçmıyor. Sürece tam cepheden ve en ağır söylemlerle saldırmanın “Kürt sorununa” yönelik bir iyileştirme getirmediği hissediliyor.