ki ay önce Hürriyet gazetesinin Moskova temsilcisi Nerdun Hacıoğlu, Rusya'ya dair çok önemli bir haber geçti. O
haber özetle şuydu:
“Türkiye’de Ergenekon davasıyla adını duyuran ve Rus basını tarafından “
Ergenekon’un beyni” olarak adlandırılan Moskova Üniversitesi Sosyoloji Profesörü Aleksander
Dugin’in Kremlin Sarayı’ndaki koltuğa üçüncü kez oturan Vladimir
Putin için yeni bir "Avrasya Birliği" ideolojisi kaleme alacağı açıklandı.”
Kamuoyu için Ergenekon ve Rusya arasındaki bağlantının, Türk basınının “Amiral gemisinde” anılması ilk değil. 2008 ve 2009 yılları arasında Hacıoğlu imzası ile Dugin ve Ergenekon'u birlikte anan birden fazla haber yayınlandı. Ergenekon davasında henüz tünelin sonu gözükmemişken, Dugin'in farklı bir içerikle Türk kamuoyunun dikkatine sunulması, ilgimizi çekti. İyibilgi olarak Putin gibi bir liderin üzerinde hayli etkisi olduğu anlaşılan Dugin ismi üzerinde hafıza tazelemeye karar verdik. Türk-Rus ilişkilerinin en hareketli olduğu şu dönemde, Putin için emperyal proje hazırlama işine giren bu ismin fikirleri, Türkiye'nin etkin bir bölgesel güce evrilme sürecinde muhakkak karşısına çıkacak, tıpkı Ergenekon'da olduğu gibi.
Dugin hayli üretken bir isim. Kimileri onu akademik kimliğinden dolayı bizim Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na benzetiyor. İkisi arasında akademisyenlik dışında, benzerlikler çok da ileri gitmiyor. Ayrıca Ergenekon davası başladığı gün bizzat Rus gazetesi Kommersant tarafından Ergenekon’un beyni olarak lanse edilen bir ismi Davutoğlu’na benzetmek ne kadar doğru olur, o da ayrı bir konu. Bizce Hürriyet gazetesinin başarılı dış haberler editörü Emre Kızılkaya’nın Dugin için kullandığı “tersten bir Brzezinski” tespiti gayet yerinde.
‘Ergenekon’un beyni’ Dugin’i Türkiye’deki örgüt ile ilişkilendirebilecek yazılı veya sözlü kaynak hayli az. Olanların çoğu da Hürriyet gazetesi kaynaklı, hemen hemen hepsi Nerdun Hacıoğlu imzalı. Dugin’in Ergenekon sürecinde görüşlerinin geçtiği haberlerden satırbaşları kısaca şöyle:
"
Ergenekon davasında tutuklanan kişiler, Türkiye’deki ABD karşıtı lobinin temsilcileri. Bu kişiler Türkiye’nin ABD yanlısı politikaları terk ederek, Rusya ile yakınlaşmasını istiyordu. Burada suç unsuru NATO karşıtı olmak. İşte bu yüzden harekete geçen NATO yanlısı güçler, tıpkı diğer Doğu Avrupa ülkelerinde olduğu gibi aktif kişileri toplumdan uzaklaştırmak istiyor."
22.10.2008
"
Türkiye, Batı ve ABD ile ortaklığın kendisine yarardan çok daha fazla zarar verdiğinin kanaatine varmakta. Rusya'dan ise hiç bir tehlike gelmediği gibi ikili işbirliğinin yaratacağı menfaatler çok büyük"
18.02.2009
Batı basınında genel olarak faşist olarak anılan, Türkiye'deki ulusalcı çevrelerde bir aralar çok popüler olan Dugin’in Ergenekon hariç “özgün” fikirlerini ortaya koyan 2009 tarihli bir videoya denk gelmeseydik, adını sadece Ergenekon ile anmaya devam edebilirdik. Ancak Dugin’in Post-modernizm akımını eleştirdiği o
videoda iyibilgi’nin üzerine eğildiği konulara paralel olması açısından ilginç tespitleri var. Post-modernizmin “hiçliği” hedefleyen bir akım olarak yeren Dugin, Fransız düşünür Deleuze’un tezleri üzerinden sözlerine şöyle devam ediyor:
“
[Deleuze’ün tezlerine dair] Devasa bir post-modern programdır, arkaik ve dini açıdan bakıldığında ise saf ve mutlak bir satanizm. Aslında, batının inşa ettiği toplum, Deccalcıdır. Bir takım kara büyü ve kan dondurucu başka şeyler olacaktır. Genetik mühendislik -bana göre, son insanları görüyoruz. Çok yakında gelecek olan “post-insanları” henüz görmedik. Bunlar mutantlar, klonlar, cyborglar olacak. Ve onlar sadece bilimkurgu veya fantezi değiller. 19. yüzyılda yazılmış tüm bilimkurgu külliyatı 20. yüzyılda gerçekleşti. Bütün bunlar yarının şeyleri, ki hepsini göreceğiz. Ve bu, batı toplumunun post-modernite altında ulaştığı dejenerasyonun sonu bile değil.”
Batı toplumu ile ilgili bu tespitler Dugin’e özgün değil. Özellikle modernite, batı ve Deccal ile ilgili kıyaslamaları daha önce farklı şekillerde Nietzsche gibi isimler de dile getirmişti. Ancak genetik mühendisliği üzerinde “post-insanlar”ın yakında ortaya çıkışından bahsedilmesi, bilimkurguya dikkat çekmesi ve teknolojik ilerlemeyi “dejenerasyon” ile birlikte anması, Rusya lideri Putin’in akıl hocalığını yapan biri açısından yabana atılmamalı.
Dugin’in bilimkurgu ile ilgili söyledikleri başka bir
dışişleri bakanının yakın zamanda söylediklerini akla getirdi… “Ergenekon’un beyni”, Davutoğlu’ndan çok o isme yakın olmasın?
Not: Dugin'in 4. Politik Teori adlı kitabına ait kapak görselindeki 8 uçlu yıldızı nasıl yorumlamak lazım? "Süleyman'ın Mührü" ?