ABD seçimleri geride kaldı. Şimdi bir adım sonrasını düşünme vakti...
İkinci kez başkanlık koltuğuna oturacak Barack Hussein Obama'nın yeni dönemi basında tartışıladursun, biz bir adım sonraki hamleye bakıyoruz. Yani Çin'deki yönetim değişikliğine...
8 Kasım’da, yani yarın, 92 yıllık Çin Komünist Partisi’nin 18. kurultayı toplanacak. Parti kurultayında Çin yönetimi yenilenecek. Hatırlayacak olursanız yeni yönetimde olması muhtemel isimlerden biri, geçtiğimiz aylarda tuhaf bir şekilde ortadan
kaybolmuş, haftalar sonra tekrar ortaya çıkmıştı. Bu olay Çin'de işlerin pek de süt-liman ilerlemediğini göstermişti.
Çin üzerine kalem oynatan çeşitli uzmanlar, Çin yönetiminin başına geçecek yeni isimlerin, şovenist duygularla hareket etmesinden korktuğunu söylemişti. Bu uzmanlar arasında uluslararası ilişkiler uzmanı Zbigniew Brzezinski geliyor. Brzezinski'nin geçen sene yapmış olduğu tespitlere bir kez daha dikkat
çekelim:
"Rusya, ABD'ye karşı Çin kartını kullanıyor ancak esas olay şu: Rusya derin bir şekilde Çin'den korkuyor. En büyük korkularımızın ışığında geleceğe önyargı ile bakıp, Çin saldırgan davranabilir inancıyla, acele ittifaklara girişilmemeli"
Bu bağlamda herkes önümüzdeki dönem için ABD'ye bakarken, biz spotu Çin'e çevirmenin daha anlamlı olduğunu düşünüyoruz. Keza Obama odağına Çin'i koyduğunu ilan etmişti. Pekin ise ABD'nin bölgedeki faaliyetleriyle Çin'i çevrelemeye çalıştığını düşünüyor.
Çin'i sıkıştıran başlıca konular ise şunlar:
- Kanada'nın Hindistan'a uranyum satması (Çin'e karşı nükleer silah?)
- ABD'nin açıkça askeri gücünü Pasifik'e kaydırması, bölgedeki ülkeleri Çin'e karşı ittifak şemsiyesine sokması.
- Arap Baharı ile birlikte Çin'in Kuzey Afrika'daki enerji yatırımlarına set çekilmesi. Özellikle İran ve Suriye üzerinden Çin'in fosil yakıt ithalatını etkileyecek gelişmelerin yaşanması
- Japonya, Vietnam, Hindistan ve Tayvan ile deniz ve toprak bazlı anlaşmazlıklar.
Sadece ABD değil, İngiltere ve onun Ortadoğu'daki derin işbirliği içersindeki müttefikleri de Çin ile yakından ilgileniyor. Dün ajanslara düşen şu haber bu açıdan dikkat
çekici
"Wall Street Journal'ın haberine göre, Çin'de gözden düşen Komünist Parti yetkilisi Bo Xilai'ın karısı tarafından öldürüldüğü söylenen İngiliz iş adamı MI6'e istihbarat sağlıyordu. Gazete, Heywood'un 2011'de öldürülmeden önceki en az bir yıl süresince İngiliz istihbarat örgütüyle irtibatta olduğunu yazıyor."
İngiltere'nin yönetim adayları ile bu kadar yakından ilgileniyor olması, Anglo-Sakson dünyasının Çin'den ne kadar çekindiğini gösteriyor.
Son olarak Türkiye ile Çin arasındaki ilişkiler ne durumda, ona bakmak gerekiyor. Başbakan'ın son Pekin ziyaretinden beri Çin Türk basının radarlarına pek girmedi. Ancak geçtiğimiz günlerde ortaya çıktı ki, Türkiye'nin ilk askeri gözlem uydusu Çin'den fırlatılacakmış. (Kimse sormadı biz tekrar tekrar soralım: NATO ittifakına üye bir ülkenin askeri gözlem uydusu neden Çin'den atılıyor? Bu, Türkiye ile Çin arasında askeri bir işbirliği olduğuna dalalet eder mi?)
Yarın başlayacak kurultay, Obama'nın esas takip edeceği seçim olacak.