ADALET
''Meyve dalına konsa bir karınca/Vebali olur mu karıncayı kırınca?'',
''Yarın Hak divanını kurunca/Kanuni'den hakkın alır karınca''
Başbakan Erdoğan, Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü ile Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından ''Adalet'' ana temasıyla düzenlenen İstanbul Küresel Forumu'nun açılışında yaptığı konuşmada,
Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın, ''Meyve dalına konsa bir karınca/Vebali olur mu karıncayı kırınca?'' diye sorusuna, Şeyhülislamın''Yarın Hak divanını kurunca/Kanuni'den hakkın alır karınca'' cevabını verdiğini belirterek,
Dünya o zaman ''Bunu diyebilen şeyhülislamlara, bu cevabı kendisine düstur edinen yöneticilere sahipti. Bugün dünyanın yeniden adaletin hakim olduğu bir yer haline gelebilmesi noktasında, zalimin karşısına dimdik durabilmesi için, bizim işte bu anlayışla çalışan uluslararası kurumlara, liderlere, dini liderlere ihtiyacımız var'' dedi.
Başbakan Erdoğan''Adaletin, sadece bireylerin huzuru ve güvenliği için değil, toplum düzeninin ve yönetimlerin bekası bakımından da hayati öneme sahip bir kavram olduğunu biliyoruz''
Adaletin kelime anlamı, her şeyi yerli yerine koymaktır. Adaletin, tavır, davranış ve hükümlerde doğruluk, herkese hakkını vermek, haksızları terbiye etmek, eşit davranmak, insaflı, hoşgörülü olmak gibi anlamları da bulunuyor dedi.
Evet bizlere bunları söyleyen bir başbakanımız var.
Ama gelin bir bakalım, Genelde Ülkede, yerelde şehrimizde, böyle yöneticilere sahip miyiz?
Yani Milletvekillerimiz,Belediye Başkanlarımız,Oda Başkanlarımız, Siyasi Partilerimizin İl-İlçe Başkanları, Valimiz,Kaymakamlarımız,Emniyet Görevlilerimiz,Kısaca İdarenin tüm görevlileri Adalet konusunda nerdeler ? Hepsi adaletin önemini biliyorlar mı ?Verdikleri kararlar Adaletli mi?
Yukarıda saydığımız Makam sahiplerinin, varlık sebebi olan biz Vatandaşlara, Adalet kavramına uygun davrandıklarını söyleyebilir misiniz?
Başbakan” Adaletin, tavır, davranış ve hükümlerde doğruluk, herkese hakkını vermek, haksızları terbiye etmek, eşit davranmak, insaflı, hoşgörülü olmak gibi anlamları da bulunuyor.” Diyor.
Bu sözlerin öncelikle birinci derecede muhataplarının, Başbakanla birlikte siyaset yapanlar olması gerekmez mi?
Bu soruya evet cevabını veriyorsak o zaman bu siyasilere yani Milletvekili,İl-İlçe Başkanları ve bunların yönetiminde bulunan isimlere gelin bu kavramın ışığında birlikte bakalım.
Seçiminden beri geçen bunca zamanı ısınma turları diye tanımlayan,Şehir için Vizyon,marka tanımlamaları ve cek-cak lardan başka hiçbir icraatına tanık olmadığımız,seçimden hemen sonra kendine telefonlarla ulaşmak isteyen ”Asıllara” ben santral memuru değilim diyen,hiçbir yaralı parmağa çiş etmeyip Sadece Başbakanın icraatlarını anlatmakla seçim kazanılacağına inanan, kendine” uyumlu” ,onun varlığını ululayan, yetersiz, kimsenin hiç tanımadığı, bir il başkanını Edirnelilere rağmen bir defa daha Edirne’ye musallat eden bir Milletvekili sizce Adil bir yönetici olabilir mi?
Kendini seçenlere, seçilmesinden sonra( öncesi değil)ben santral memuru değilim diyen bir vekilin bu davranışında-davranışlarında herkese hakkını vermek, doğruluk,insaf,hoşgörü nerede?
Başbakan adil olmayı, insaflı olmak, herkese hoşgörülü olmak,herkese hakkını vermek,hükümlerde doğru olmak diye tanımlarken sayın vekilin icraatları bu tanımlarla uyuşuyor mu?
Bir türlü tamamlanamayan saraçhane köprüsü,ışıklandırılamayan ecdat yadigarı diğer köprüler,bitirilemeyen duble yollar,bitirilemeyen sulama projeleri,icraat yapmaya getirdik işlerine karışamayız denilen valinin ilginç işleri,kendinden başkasına sorumlu olmayan, kendisinden vatandaşın işlerinle ilgili talepleri olan il yönetim kurulu üyelerini makamlarından kovan müdürlerin şehre atamalarını yapan bir vekil sizce adil midir?
Yanında taşıdığı, danışmanları olduğunu söylediği, ancak biraz araştırılınca siyasi geçmişlerinde ki “ilkeli duruşlarını” öğrendiğimiz sorumsuz zevatı siyasi çalışmalar için şehrin mahallelerine gönderen ve yönetimlerin önüne geçiren bir vekil acaba ne kadar adil olabilir?
Gelelim İl Başkanına; görevde bulunduğu sürede partisinin oylarını arttıracağına kendi servetini arttıran,şehirdeki varlığını muhtac olduğu insanı dahi, ilgisizliğiyle üzen ve kendinden uzaklaştıran,işgal ettiği makamın gücünü sadece kendi istikbaline kullanan,İl de ki İdari Makamlara, müdürlüklere, vekil marifeti ile yapılan atamalarda yapıldıktan sonra haberi olan,Madem” her işi vekil kendine göre yapıyorsa bizim burada bulunmamızın nedeni ne” diye soran yönetim kurulu üyesine verilecek cevabı olmayan,”ben rızkımı yaptığım işten elde ediyorum diyerek kendisine sizin gibi” siyasetten” değil imasında bulunan il başkan yardımcısına cevap veremeyen,adı işgal ettiği makamının gücünü bir gümrük komisyoncusu edasıyla hayvan ithalatçılığındaki ortaklığında kullanması ile anılan, göbeğini sıkıca saran, pantolonunun üzerine çıkarttığı tişörtleri ve yaz günlerinde ayağından hiç çıkarmadığı “şıpıdık” terlikleriyle (bir partiyi temsil ettiğini hiç düşünmeden) vatandaşın partiye gelip kendinden ihtiyaçlarıyla ilgili taleplerde bulunmasından rahatsız olup,parti binası aranırken binanın şehir merkezinden uzak olmasını ve vatandaşça kolay ulaşılır olmamasını isteyen,aslında genel merkez nezdinde etkin birinin şehirde milletvekili olmasından fevkalade rahatsız olup ,elinden bir şey gelmediğinden ram olan biri, sizce adil bir yöneticimidir?
İşgal ettiği makamın, adaletin tecellisindeki önemi ve birlikte yürüdüğü Başbakanın söylediği sözlerle bu arkadaşın yukarıda saydığımız davranışları ne derecede uyumludur?
Gelin bir daha hatırlayalım ne demişti Başbakan,
“Dünya o zaman ''Bunu diyebilen şeyhülislamlara, bu cevabı kendisine düstur edinen yöneticilere sahipti. Bugün dünyanın yeniden adaletin hakim olduğu bir yer haline gelebilmesi noktasında, zalimin karşısına dimdik durabilmesi için, bizim işte bu anlayışla çalışan uluslararası kurumlara, liderlere, dini liderlere ihtiyacımız var''
Adaletin kelime anlamı, her şeyi yerli yerine koymaktır. Adaletin, tavır, davranış ve hükümlerde doğruluk, herkese hakkını vermek, haksızları terbiye etmek, eşit davranmak, insaflı, hoşgörülü olmak gibi anlamları da bulunuyor. “
Buradan bu zevattan, Liderlerinin bu sözlerini hatırlatarak, bir gün kendilerinin de ihtiyacı olacak olan kavramı yani Adaleti önemsemelerini ve davranışlarını bu kavrama uygun hale getirmelerini isteyelim
Ve Sultan Kanuninin sorusuna, zamanın şeyhülislamının verdiği cevap ile uyaralım:
''Meyve dalına konsa bir karınca/Vebali olur mu karıncayı kırınca?'',
''Yarın Hak divanını kurunca/Kanuni'den hakkın alır karınca''
Saygılarımla………
Not :
Gelecek yazımızda son 10 yılda şehirde servet yapanları işleyeceğiz. Neydiler? ,Ne oldular?, Nasıl oldular? ve bunlar Kimlerdir?Vergilendirilmiş gelirleri ve servetleri nedir?
http://www.hurgazete.web.tr/yazar.asp?yaziID=5850 ilgili kısım