"Dünyanın stratejik odağı Pasifik’e kayacak ve yeni dengeler yeni müttefikler arayacak" cümlesi ‘ilk kez’ burada, iyibilgi'de kuruldu...
Türkiye siyasi iktidarı ile ABD siyasi liderliği, Barack Obama Beyaz Saray’ı arasında ciddi bir uzlaşı, entegrasyon var. Obama’nın Mısır-Türkiye ziyaretlerini yaptığı andan itibaren pratiği başlayan bu işbirliği hali, her iki ülkenin siyasi ikbaline de katkı sundu.
Bu yüzden, Kasım ayında gerçekleşecek ABD Başkanlık seçimlerinde hem-genel olarak-Türk kamuoyu hem de AKP iktidarı Obama’yı destekliyor.
Beklenti; uyumlu bir partnerin oyunda kalmasını istemek kadar, Ortadoğu’nun kanlı kilitlerini açacak anahtarın da seçimden sonra serbest kalacağı yönünde...
Peki öyle mi?
Örneğin seçimlerin ardından Obama Suriye konusunda Türkiye’nin arzularına uyarak “hızlanacak” ve Şam’ın düşüşünü hızlandıracak fiili adımları atacak mı? Veya Ankara’nın gittikçe daha açık ve çetin rakibi haline dönüşen İran’ı dizginleyecek mi?
Bağdat’ın dizginleri boşalan liderliğine yeniden gem vuracak mı? PKK konusunda verdiği ve kısmen yerine getirmeye başladığı “söz”ü tutacak mı? Ankara’nın yeniden “model ülke” olma girişimine omuz verip, “sorunların sıfır”da kalmasına destek verecek mi?
Yoksa ağırlıklarını atıp, stratejik oturağını Pasifik’e mi taşıyacak? Sadece Basra Körfezi’ne yönelik riskleri tutup, İran’la zımni bir anlaşma ile Ortadoğu’nun gerisine körleşecek mi?
Bölgeyi gözden çıkarması mümkün olmadığına göre ABD’nin geride bırakacağı emanetin güvenli ellerde olması gerekiyor. Bu müttefikler kim ve birbirleri ile uyumlu mu?
Asıl mesele ise şu; Türkiye seçimlerden sonra bölgedeki kaynayan kazanın başında “yalnız”, “Amerikasız” kalabilir.
Bu durumda Obama ilk dönemindeki kadar Türkiye için önemli ve kritik mi? Cumhuriyetçiler ABD'nin Ortadoğu'daki geleceği için ne vaadediyor seçmenlerine!?
Türkiye’nin Cumhuriyetçilerle yakın geçmişi çok kötü anılara yaslanıyor. Bugün için yapılanların unutulması zor. Ama önümüzdeki 4 yıl Demokratlarla yeni ve kötü anılar yaşanmasına neden olabilir.