Bu haber 20 Temmuz 2012, Cuma 14:32 tarihinde eklendi. 1011 kez okundu.
Kutsal Emanetler Tehlikede mi ?
Karbon testini kimler ister?
Kutsal emanetlerin korunduğu ve sergilendiği Topkapı Sarayı'nın Müze Başkanlığı'ndan ayrılan İlber Ortaylı, yöneticilik yaptığı süre içersinde yaşadığı sorunları Radikal gazetesine anlatmıştı. Mülakat içersinde İlber Hoca'nın "güvenlik açığı" ile ilgili söylediklerine kimse dikkat etmedi. Ne demişti, İlber Hoca, hatırlayalım:
"Mesele taht değil, mesele bir müzenin idaresi, devlet ayağıyla ve umumi memurlukla ilgili kurallardır. Çok açık bunu ben gördüm, buradaki kurallar ihlal ediliyor. Herkes bazı işleri yavaş yapıyorsa tembelliğinden savsaklığından değil burası bakkal dükkânı değil. Buradaki objeler mobilya mağazasının objeleri de değil. Burası müzede değil aslında, burası doğrudan doğruya Osmanlı sarayının kendisidir.
Müzede güvenlik problemi var mı?
Her müzenin güvenlik problemi vardır. Çünkü St. Petersburg Müzesi öyle bir soyuldu ki hem de soyulmuşmuş devamlı. Sonunda ilan üzerine mafya acıdı paket içerisinde çöpe bıraktı eserleri. Müzelerin malları orada ikon mafyası yarattı. Avrupa’da insanlar birbirini öldürüyor bunun için. Bu sarayda öyle bir yağma da yok. Ama çok teknik bir gözle bakarsan var tabii. Güvenlik kamera ihalesi yapılamadı ama yapılması lazım. Güvenlik görevlilerinin eğitime alınması lazım. Müzede yetişmeyen insanların buraya alınmaması lazım. Fakat şirketler özelleşince personel de değişiyor. "
Ramazan'a çok az bir zaman kala yapılan bu uyarılar, gerekli yerlere ulaştı mı, emin değiliz. Ancak sadece Rusya'da değil, Mısır ve Yunanistan'da da cürretkar işlere imza atan uluslararası "ikon mafyasının" tüm dikkatini celbedecek çapta bir koleksiyona sahip olan Topkapı Sarayı'ndaki Kutsal Emanetler'e bölümüne Ertuğrul Özkök'ün, Ortaylı sonrası yaptığı ziyaret, 'derinlere' önemli mesajlar taşıyor. Üç gün boyunca haberleştirdiği ziyareti sırasında, Özkök paylaştığı bilgilerden çok , ilginç soruları ile dikkat çekiyor. Örneğin bunların arasında öne çıkanlar kısaca şöyle:
- Kutsal Emanetler Dairesi’nde, Hazreti Muhammed’e (s.a.s) ait, dokunabildiğimiz, gördüğümüz somut eşyalar var. Bunlardan biri de, kullandığı sandalet tipi ayakkabılar. Tabii hâlâ sapasağlam duran o sandaletlere bakınca, insanın aklına, “Acaba bunlar gerçekten Hazreti Muhammed’e mi ait” sorusu geliyor.
- Bazı inanışlara göre, Hazreti Mehdi’nin gelip bulacağı ahit sandığı, Samandağı’ndaki o ağacın civarında bulunuyor. Sandık açılınca, esrarı da çözülecektir. Çünkü, Kuran’a göre, sandıkta, Hazreti Musa’nın asası, Tevrat levhaları ve Hazreti Harun’un asası ve sarığı bulunmaktadır. Mehdi “Tabut-u Sekine’yi” Antakya mağarasından çıkaracaktır. Tabii o zaman akla şu soru geliyor. Hazreti Musa’nın asası, ancak Hazreti Mehdi’nin gelip bulacağı ahit sandığında ise, Topkapı Sarayı’ndaki asa, ona ait olabilir mi?
- Ve o hepinizin merakla beklediği tartışma: Hazreti Muhammed’in Hırka’sı, Musa’nın asası, Hazret-i Yahya’nın kemikleri gerçek mi? Gerçek diyenler ve değildir diyenler ne anlatıyor? Kutsal emanetlere karbon testi uygulandı mı? İnanmalı mıyız? İnanmış gibi mi yapmalıyız.
Baklayı sona saklayan Özkök'ün karbon testi ile ilgili söyledikleri ve "İnanmış gibi mi yapmalıyız" demesi, hafife alınacak cinsten değil. Son bir aylık performansı ile eski günlerine geri dönüş yaptığını açıkça ilan eden Özkök'ün satır aralarında ima ettiği şeyler, entellektüel merakından kaynaklanıyor gibi gözükse de haberi olmadan, "ikon mafyası" için kapı açabilecek cinsten
Olur da bir şekilde karbon testi için kapıyı aralamayı başarırsa, esas o zaman ima ettiği şey gerçekleşebilir, kutsal emanetler 'değiştirilebilir'. Özellikle de Hz. Davud'un kılıcı ile ilgili olarak dikkatli olmak gerekebilir...
|