Bu haber 02 Haziran 2012, Cumartesi 01:15 tarihinde eklendi. 1033 kez okundu.
Elçiliği Silahla Korumak Zorunda Kaldı
Türkiye'nin Şam Büyükelçisi Ömer Önhon, Şam'da gerginliğin arttığı günlerde büyükelçiliğe saldırı düzenlendiğini, kendilerini korumak için silah çekmek zorunda kaldıklarını anlattı.
Önhon "Defalarca ateş arasında kaldım" dedi.
Türkiye'nin Şam Büyükelçisi Ömer Önhon, 26 Mart'ta Suriye'den Türkiye'ye döndü. Şimdi Dışişleri Bakanlığı'nda Şam'daki ekibiyle birlikte çalışmalarını sürdüren Önhon, yaşadıklarını ve gördüklerini ilk kez anlattı. İşte Büyükelçi'nin gözünden Suriye'de yaşananlar: Kasım ayında büyükelçiliğimize yapılan saldırı basında geniş bir şekilde yer aldı. Oysa asıl saldırı haziranda gerçekleştirildi. Duvarların üzerine tırmandılar, binaya Suriye bayrağı dikmeye çalıştılar. Bunun üzerine müdahale ettik, kendimizi silahlarımızla koruduk.
KAN İZLERİ SİLİNİYOR
Bir defasında Şam'ın göbeğindeki kafelerin bulunuduğu Mezze semtinden geçerken iki ateş arasında kaldım. Yakınlarda zaman zaman uğradığım bir dürümcü vardı, oraya sığınarak kurtulduk. Bundan 2-3 hafta önce Şeyh Saad Camii'nde gösteri oldu, birkaç kişiyi öldürdüler. Ertesi gün ölenlerin cenazesine gittik, bir de baktık ki en az 35 bin kişi var. Biraz sonra gözlerimizin önünde çatışma çıktı. Bizim ardımızdan müsteşarım gitti oraya, yollardaki kan izlerini ve ayakkabıları anlattı. Ancak iki saat sonra her yer pırıl pırıldı, sokaklar hızla yıkandı ve bütün izler yok edildi. Kasım ayındaki saldırının ardından tahliye başladı. Tedbirlerimizi almıştık. Türkiye yolu çok tehlikeliydi. Şam ile Türkiye sınırı arasındaki 350 kilometrelik mesafede her şey yaşanabilirdi. Bu nedenle Lübnan üzerinden Türkiye'ye gidilmesini daha uygun bulduk, arkadaşlarımızı gruplar halinde tahliye ettik. Son ana kadar sefaretimiz açık kaldı. Sadece çok büyük gösterilerin düzenleneceği bir gün kapattık.
ESAD'A ANLATTIM
Ağustosta Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu ile Beşar Esad arasında gerçekleşen 7 saatlik görüşmeden önce bu yönetimin değişim için ehil olmadığını anlamıştım. Etki-tepki oldu maalesef, şiddeti kendisi azdırdı. İlk gösterileri yapanlar Suriyeliydi, oranın kendi insanlarıydı. Esad görüşmede "Asker ve polis halka ateş açmıyor" deyince, Bakan Bey kendisine anlattığımı Esad'a da anlatmamı istedi. Cuma namazından sonra Meydan semtinde göstericilerin üzerine ateş açıldığını gözlerimle gördüğümü anlattım. Esad "Doğru olamaz, araştıracağız" dedi. O görüşmede bir yol haritasında mutabık kalındı, ama uygulanamadı.
REJİM KIŞKIRTIYOR
Hama'da ilk olarak bizi vali gezdirdi. Resmi binaları, orduevini ve polis merkezini gösterdi, "Buraları teröristler yaktı" dedi. Sonra yalnız başımıza şehri gezerken camiye gittiğimizde herkes etrafımızı sardı. Caminin yanında bir park vardı, orada 12 tane mezar gördük. Çatışmalarda ölenleri mezarlığa götürememişler, parka defnetmişler. Bunu hiç unutamıyorum. Şehirden ayrılırken muhaliflerden bir genç motosikletle yanımıza geldi ve bir flash disk verdi, içinde çatışmaların fotoğrafları vardı. Artık rejim Hama, Humus ve İdlib'e giremiyor. Suriye'de bir mezhep çatışması yok. Demokrasi isteyenlerle totaliter rejimin mücadelesi var. Mezhepçi yaklaşımı bu rejim kışkırtıyor. Şu an muhalefet saflarında pek çok Nusayri bulunuyor.
sabah
|
|