“Kiraz Festivali
'Türkiye'de 485'in üzerinde diri fay parçası var'
McDonalds’a Konya’dan Sürpriz
Ateistlerin Cenaze Namazı Nasıl Kılınır?
Bu haber 20 Mart 2012, Salı 12:40 tarihinde eklendi. 624 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

"Türkiye Elini Kolunu Sallayarak Girer"

"Türkiye Elini Kolunu Sallayarak Girer" Stratfor analistleri Türkiye'nin gizli bir anlaşmaya dayanarak Suriye'ye müdahale edebileceğini savundu.

"Bundan birkaç gün önce Türk diplomatik bir kaynak, Türkiye-Suriye arasında 1998'de imzalanan antlaşmadaki bir maddenin, Türk birliklerine Suriye sınırının birkaç kilometre içerisine girme imkânı sağlayacağına değinmişti. Antlaşmanın kamuya açık erişimdeki metnini taradık ve bu maddeye uzaktan yakından benzeyen tek bir satıra rastlayamadık. Fakat başka bir kaynakla izini sürünce, şunları buldum:

20 Ekim 1998'de Suriyeliler ile Türkler, iki ülke arasındaki çatışmayı noktalayan ve ikili ilişkilerini düşmanlıktan işbirliğine dönüştüren, gizli belge mahiyetindeki Adana Antlaşması'nı imzaladı.

Antlaşmanın şartlarına göre Suriye, Hatay konusundaki toprak talebinden feragat etti ve Türk ordusunun Kürt isyancıları, öncesinde Suriyeli yetkililerin iznine gerek olmadan, Suriye sınırının 5 km ötesine kadar takip edebilmesine izin verdi (bazı internet siteleri Hafız Esad'ın Türk ordusunun Suriye topraklarının 15 km içerisine kadar girmesine izin verdiğini söylüyor ama 5 km'lik izin daha mantıklı geliyor).

"ANLAŞMA İTİNAYLA GİZLENİYOR"

Türk ordusunun tanklarını sınırın öbür tarafına sürmesinden korktuğu bir dönemde Suriye'nin verdiği çok büyük bir taviz. Adana Antlaşması'nın şartları kamuoyuna açıklanmadı çünkü bu Suriye için Türklerin taleplerine karşılık topyekûn bir kapitülasyondu. Kimileri anlaşmayı Camp David Sözleşmesi'nin Türkiye-Suriye versiyonu olarak da tanımlıyor. Aşağıdakiler Adana Antlaşması'ndan söz eden ve Türkiye'ye Suriye toprağına girme hakkı tanındığını gösteren Arap siteleri." [Bhalla bu noktada dört internet sitesinin adresini veriyor]

"TÜRKİYE, PKK'YI BAHANE EDİP GİRER"

Bhalla'nın gönderdiği adreslerdeki bilgileri inceleyen analist Omar Lamrani [Stratfor'un Arapça bilen uzmanlarından], iki adreste, 'PKK üyelerini izlemek için sınırın 15 km ötesine, birinde beş km, bir diğerinde ise belirli bir mesafe kat etmesine izin verildiğinin' yazdığını belirtiyor. Ancak Lamrani hiçbirinde tampon bölgenin söz konusu olmadığına ve Suriye sınırının en fazla 15 kilometre içine girilebilecek şekilde bir 'takip/sıcak takipten' söz edildiğine işaret ediyor. Bunun üzerine Bhalla şöyle karşılık veriyor:

"Evet bu bir sıcak takip maddesi. Fakat buradaki ana fikir Türkiye'nin bu sıcak takip maddesini sınırın öteki tarafına birliklerini gönderme ve orada mevzilendirmek için gerekçe olarak kullanmayı göz önünde bulundurması. Bu kuralları esnetmek olur ve Türkiye'nin o bölgedeki bir Kürt tehdidine yanıt verecek (veya icat edecek) şekilde böylesine bir müdahaleyi meşru kılması gerekir.

Bhalla yazışmanın son bölümünde ise sorular üzerine Türk diplomatik kaynağının söylediklerini şöyle aktarıyor: "Bunlar Türk diplomatik kaynağın söyledikleri –Türkiye, topraklarını PKK saldırılarından koruyormuş gibi yapıp sınırın ötesine birlikler gönderecek ve 1998'deki antlaşmanın maddelerinden faydalanacak. [...]"

ŞAM, PKK KARTINI KULLANIRSA MÜDAHALE GELİR

Reva Bhalla, Adana Antlaşması'nın tartışıldığı yazışmalarda ayrıca şöyle bir analizde bulunuyor: "Türkiye'nin hâlâ askerî bir tampon bölge oluşturmaya yakın olduğunu düşünmüyorum, ancak yapacak olsalardı bunu nasıl hayata geçireceklerini ciddi bir şekilde inceliyoruz.

Akılda tutulması gereken birkaç şey var:

*Omar'ın işaret ettiği gibi 1998'de yapılan gizli antlaşmada böyle bir madde olsa dahi, rejimin devrilmesinin çıkarına olacağını açık ettikten sonra Türkiye bunu Suriye toprağına [metinde muhtemelen hatalı olarak 'Türkiye toprakları' olarak geçiyor] birliklerini göndermek için kullanacaksa, Suriye'nin buna riayet edeceğinden şüpheliyim. Bu Suriye (ve uzantısı İran) nezdinde, bir işgal, dolayısıyla savaş nedeni olarak görülecektir. Bu Türkiye'nin sadece Suriye ordusuyla karşı karşıya olmayacağı, aynı zamanda militan saldırılara da maruz kalacağı (mesela Hizbullah ve muhtemelen PKK, vs.) anlamına geliyor.

*Kuzeyde Türkiye'nin oluşturacağı askerî tampon bölgenin, Sünni muhaliflerin yoğun olduğu ve saldırıya uğradığı bölgelere faydası yok. Humus ve Hama için doğal kaçış yolu kuzeye doğru, Lübnan üzerinden (burada da Suriye avantajlı konumda). Kuzeyde Kürt bölgeleri (merkez Kamışlı) ve Suriye'nin güçlerini yoğunlaştırdığı önemli şehir Halep var.

*Türkiye'nin Suriye hususundaki esas çıkarını hatırlayın. [...] Asıl endişe Kürt ayrılıkçılığı/militanlığı. Şu ana dek Suriye'deki Kürtler görece sakindi (Kürt Bölgesel Yönetimi'nin Suriyeli Kürtlere fazla ileri gitmeme tavsiyesi verdiği konusunda bilgi almıştık). Dolayısıyla Kürt tehdidi Türkiye'nin müdahalesini gerektirecek seviyelere tırmanmadı.

*Ama –Türkiye bir şeyler yapabileceğini göstermek istiyor. Buna rağmen bence Türkiye tampon bölge oluşturarak Suriye ile savaş (İran ile de temsili bir savaş) riskini almaya değmeyeceğini düşünüyor.

Ama –Türkiye'nin, Suriye ve İran'ın PKK kartını kullandığını düşünmesi için geçerli bir sebebi olursa, o zaman işler değişebilir."

Yazdır Paylaş
ETİKETLER :
Diğer Haberler
EN ÇOK OKUNANLAR
Sitemizi Nerede Duydunuz?
Google
Facebook
Arkadaşım
Diğer
Trakya22 Haber Portali