Bu haber 11 Mart 2012, Pazar 21:29 tarihinde eklendi. 1359 kez okundu.
Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın
Alpaslan Çankaloğlunun trakya22.com a yazılı açıklaması : İstiklal Marşı mızın kabulünün 91. yıldönümünde mili şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u, istiklalimizi bize kazandıran tüm İstiklal Savaşı önderlerini ve İstiklal Marşımızı ayakta alkışlayarak kabul eden birinci TBMM üyelerini saygı ve minnet duyguları ile anıyor, Allah’tan rahmet diliyoruz.
Milli mücadelenin en çetin döneminde büyük Türk Milletinin milli ve manevi duygularına tercüman olacak, milleti millet olma şuuru ile harekete geçirecek, tarih boyunca hiçbir fani güce boyun eğmemiş, yaklaşık on asır İslam’ın bayraktarlığını yapmış, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini taçlandıracak ve al bayrağımızın dalgalandığı her yerde büyük Türk Milletini temsil edecek bir milli marşımız yoktu. Bu eksikliği gidermek için TBMM bir İstiklal Marşının yazılmasını istemiş, bu sebeple bir müsabaka açılmış ve müsabakada birinciliği alacak marşın yazarına 500 lira mükafat verileceği ilan edilmiştir.
Ülkenin her tarafından 500’ün üzerinde şiir müsabakaya gönderilmiş, fakat yazılan marşlar milletin hissiyatına tercüman olmadığı için beğenilmemiştir.
Mehmet Akif marşın yazılma işinin mükafatlı olmasından dolayı müsabakaya katılmamıştır. Hamdullah Suphi’nin;
“Pek aziz ve muhterem Mehmet Akif Bey, İstiklal Marşı için açılan müsabakaya sırf ödüllü olduğu için katılmama sebebinizi ortadan kaldırabiliriz” şeklindeki mektubundan sonra Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşımızı yazmıştır ve onun yazdığı bu marş, 12 Mart 1921 tarihinde TBMM’de Hamdullah Suphi tarafından okunmuş, tüm meclis üyelerinin ayakta alkışlarıyla kabul edilerek milli marşımız olmuştur. Daha sonra Anadolu’nun her köşesinde büyük bir kabul görerek heyecanla okunmuştur.
Mehmet Akif’e niçin İstiklal Marşını “Safahat”ına koymadığı sorulduğunda büyük şair “o benim değil ancak milletimindir” diye cevap vermiştir. Ödül olarak kendisine verilmek istenen 500 lirayı da bağışlamıştır ve bu şekilde ödül meselesi halledilmiştir.
Giyecek bir paltosu dahi olmayan, Ankara’nın ayazında Meclise paltosuz gelip giden, “milletin yemediğini nasıl yer, içmediğini nasıl içersiniz?” diye kardeşinin evinde çayı şekerle içenleri uyaran Mehmet Akif’in İstiklal Marşımızı nasıl bir hissiyat içerisinde yazdığı bu davranışlarından anlaşılmaktadır. Onun bu hissiyatını anlamayan ya da anlamaktan uzak olanlar ancak dillerinde zoraki bu marşı okuyabilirler. Asıl olan bu marşı, ruhunun tüm derinliklerinde hissedebilmektir.
İstiklal Marşı Türk Milletinin manevi ruhunda yanan bağımsızlık ateşidir ve dünya alem bilmelidir ki bu ateş dünya var oldukça yanmaya devam edecektir. Bugüne kadar bu ateşi söndürmeye çalışanların gayretleri nasıl boşa çıktıysa bundan sonra da beyhude bir çaba olarak kalacaktır.
Milli şairimiz “acaba İstiklal Marşı yeniden yazılsa daha iyi olmaz mı?” diyenlere “Allah bir daha bu memleketin, bu milletin istiklalini tehlikeye düşürmesin ve bir daha onu istiklal marşı yazmaya mecbur etmesin” diyerek cevap vermiştir.
Mehmet Akif’in o gün ne demek istediği bugün daha iyi anlaşılmaktadır. Milletimizin tüm hissiyatına tercüman olan bu marşı yazdığı için milli şairimize bir kez daha minnet ve şükranlarımı sunuyor, Allah’tan rahmet diliyoruz.
Milletimizin tüm fertlerini bu marşı, bugünün hatırasına bir kez daha gür bir sesle, ruhunun tüm derinliklerinde hissederek okumalarını tavsiye ediyoruz.
Tüm halkımızı bizi milletçe birleştiren İstiklal Marşımızın ifade ettiği madde ve mana etrafında birlik olmaya ve İstiklal Marşımızın ruhunda yeniden milli bağımsızlığımıza sahip çıkmaya çağırıyoruz.”
|
|