Batı Trakya Türkleri Yunanistan’a ve dünya kamuoyuna kalemin kılıçtan keskin olduğunu gösterecektir.
Özerk Batı Trakya Müzakere Meclisi tarafından yapılan açıklamada “Batı Trakya Türkleri açısından Batı Trakya siyaseti artık tıkanmış, yeni bir yol açılması elzem olmuştur”
Yapıalan Basın açıklaması şöyle
Özerk Batı Trakya Müzakere Meclisi olarak kuruluş amacımız, daha önceki açıklamalarımızda da belirttiğimiz gibi Yunanistan’ın, Özerklik haklarımızın tamamını uygulamaya koymasını sağlamaktı, fakat geldiğimiz noktada artık bunun mümkün olmadığı görülmektedir.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın twitter üzerinden Batı Trakya ile ilgili yapmış olduğu paylaşım, 14 Mayıs 1919 tarihinde Fransız ve Yunan işgali altındaki Batı Trakya’da yapılan gayri hukuki plebisite atıfta bulunmakta, 14 Mayıs 1920 tarihinde Batı Trakya’yı işgal ettiklerinin 100. Yılını kutlamaktadır. Uluslar arası hukuka göre işgal altında yapılan bir plebisit geçerli olamaz.
Yunanistan Başbakanı Eleftherios Venizelos, Lozan’da Türkiye ile görüşme ve antlaşma imkanı yaratabilmek için, Konferansta Fransızca olarak şunları söylemiştir: “L’organisation hiérarchique des communnautés musulmanes est restée autonome. Les muftis sont designés par les communautés”. Türkçe çevirisi: “Müslüman cemaatlerin hiyerarşik örgütlenmesi –otonomdur- özerktir. Müftü cemaatlerin kendileri tarafından atanır.”
Venizelos’un bahsettiği ÖZERKLİK haklarımızı gasp eden Yunanistan’ın şimdiki Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın bu paylaşımı, artık Yunanistan’ın 1923 Lozan antlaşması ile Batı Trakya’nın durumunu sınırlandırıp durumu idare edemeyeceğinin bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Yunanistan da artık Neuilly antlaşması ve Yunan Sevr’i antlaşmasından Batı Trakya Türklerinin haklarının doğduğunu görerek karşı bir adım olarak 1923 öncesine atıfta bulunma ihtiyacı hissederek bu paylaşımı yaptığı ortadadır.
Batı Trakya Türkleri açısından Batı Trakya siyaseti artık tıkanmış, yeni bir yol açılması elzem olmuştur.
1919 yılında imzalanan Neuilly antlaşması’nın 48. Maddesine (Section III, Thrace, Article 48) göre: Batı Trakya bölgesi Bulgaristan’dan alınmış ve devletsiz (non-state) bölge olarak ilan edilmiş, 14 Mayıs 1919 tarihinde Fransız işgali ve Yunan tehditleri para diplomasisi kullanılarak alelacele bir plebisit yapılmış, Yunan Sevr’i öncesinde 14 Mayıs 1920 tarihinde Yunanistan tarafından Batı Trakya’nın resmen işgaline izin verilmiştir. 10 Ağustos 1920 yılında Yunan işgali altında Batı Trakya Yunanistan’ın imzaladığı Sevr ile Yunanistan’a bırakılmıştır. Yunanistan’ın Müslüman Türk Azınlığın özerklik haklarına riayet edeceği Sevr antlaşmasıyla koruma altına alınmıştı. Fakat Yunanistan anlaşmayla koruma altına alınan özerklik haklarını kendi iç hukukunda bir sürü düzenleme yaparak gasp etti. Dolayısı ile imzaladığı uluslararası anlaşmayı hiçe saydı, Batı Trakya topraklarını kendisine katmak dışında diğer maddeleri usulen reddetti.
Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi’nin 27. maddesinde, “Bir taraf bir andlaşmayı icra etmeme gerekçesi olarak iç hukukunun hükümlerine başvuramaz…” ifadelerine yer verilmektedir.; bununla, antlaşmaya taraf bir devletin, antlaşmanın geçersizliğinin değil; antlaşmadan doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesinin gerekçesi olarak, iç hukuk hükümlerini ileri süremeyeceği belirtilmektedir. Yani Yunanistan kendi iç hukukuna göre bu anlaşmanın maddelerini uygulamıyorum deme HAKKI YOKTUR.
Uluslararası Hukuk düzeni, bazı hallerde ilgilisine hukuksal işlemi tek taraflı olarak iptal edebilme imkânı da tanımaktadır. Burada, yalnızca yararı o hukuk düzenince korunan kişinin haklarının çiğnenmesi söz konusudur. Dolayısı ile burada Batı Trakya Türklerinin haklarının çiğnenmesi söz konusudur.
Batı Trakya Türkleri, isterse işlemin geçerliliğine razı olur, isterse belirli şartlar çerçevesinde geçersiz kılar. Yani uluslararası hukuk, Batı Trakya Türklerine, Yunanistan’ın haklarını çiğnemesinden ötürü Sevr anlaşmasının maddelerini geçersiz sayabilir. Dolayısı ile Batı Trakya yeniden Neuilly anlaşması ile devletsiz (non-state) bölge konumuna geri dönmektedir. DEVLETSİZ bölgede Batı Trakya Türkleri hükümet kurabilir, kendi kaderini tayin hakkını KULLANABİLİR. Uluslararası hukuk buna müsaade etmektedir.
“Batı Trakya Türkleri Yunanistan’a ve dünya kamuoyuna kalemin kılıçtan keskin olduğunu gösterecektir.”
Batı Trakya Türkleri uluslar arası haklarını eli silah tutan değil, eli kalem tutan bir siyasi hareket ile taçlandıracak, Libya’da gayri meşru ve silahlı Hafter güçlerini destekleyebilen Yunanistan’a ve dünya kamuoyuna kalemin kılıçtan keskin olduğunu gösterecektir.
1913 yılında Batı Trakya Türk Cumhuriyeti’ni tanıyan, uluslararası hukuka saygısı olduğunu beyan eden Yunanistan’ın aklı selim ile hareket edeceğine olan inancımızı her şeye rağmen korumaktayız.
Bu vesile ile Özerk Batı Trakya Müzakere Meclisi olarak, BATI TRAKYA SÜRGÜN HÜKÜMETİ kurulmasının çalışmalarını başlatmış olduğumuzu, Yunanistan ile diyalog kapımızın da daima açık olduğunu dünya kamuoyuna saygı ile duyururuz.”
Saygılarımla
Ferruh ÖZKAN
Özerk Batı Trakya Müzakere Meclisi Kurucu Başkanı